eighteen

37 4 3
                                    

Chishiya hücresinden çıktığında Matsushita'yı gafil avlamıştı. Matsushita panik içinde vale olduğunu inkar ederken Chishiya nasıl kazandığını anlatıyordu. Banda onu destekleyecek şekilde kendi açısından anlatmış az sonra Yaba denen adam da yanlarına gelmişti. Matsushita çaresizce suçu birer birer onların üzerine yıkmaya çalışıyordu. Kotoko ölmüştü, Mei ise, sanırım o da ölmüştü. Ortalıkta yoktu, üstelik Matsushita ona yalan söylemişti. Kazanacağından emindi, Banda ve Kotoko onun tarafındaydı. Üstelik Mei'yi de kontrol ettiğini düşünüyordu. Sonuçta Chishiya ile kavgası işine gelmişti ve kimsenin Chishiya'ya simgesini söylemeyeceğinden emindi. Bu durumda Kotoko, Yaba'ya yalan söyleyip öldürmeliydi. Kendisi de Mei, Kotoko ve Banda'ya yalan söylerek öldüreceğini düşündü. Geriye kalan Chishiya'ya Yaba söylemediyse doğru söyleyecek kimse kalmıyordu. Ama Yaba Kotoko'dan başka kimseyle iletişim kurmamıştı. Yine de sadece Mei ve Kotoko'yu eleyebilmişti. Bu durumda kendisini ele vermiş ve kazanma koşulunu tamamen ortadan kaldırmıştı.

Şimdi ne yapacağını düşünürken Mei'nin olduğu hücrenin kapısı açıldı ve genç kız dışarı adımladı. Matsushita onu gördüğünde neredeyse dehşetle baktı. Mei gülümsedi ve ona el salladı. "Sanırım hayatın boyunca önemli biri gibi hissettiğin tek andı. Mahvettiğimiz için kusura bakma." dedi. Chishiya'nın yanına geldi ve oğlanın elini tutmasına izin verdi.

-Geriye dönüş-

Yedi kişi kalmışlardı. Urumi takımından Ippei, Chishiya ve Mei kalmıştı geriye. Mei ve Chishiya havayı sezdi. Ippei gittikçe umutsuzlaşıyordu. Muhtemelen simgesini bilerek yanlış söyleyecekti. Bu durumda vale harekete geçecekti. Onlar önce davrandı. Anlaşmaları için birbirlerine bir bakış atmaları yetti. Böyle bir ortamda kıyıya köşeye gidip plan yapma riskini almayacaklardı. Birbirlerini anlayabildikleri için şanslı olduğunu düşündü ikiside.

Birbirlerine simgelerini söyleme sırası Mei'ye geldiğinde arkasını döndü ve saçlarını kaldırdı. "Kupa." dedi Chishiya. Ippei itiraz edecek gibi şok olmuş gözlerle oğlana baktı. Mei durumu anlamıştı. Yapabildiği kadar inandırıcı bir şekilde role girdi. "Şimdi de benden mi şüpheleniyorsun yoksa amacın sadece beni öldürmek mi?" sesi biraz fazla yükselmişti.

"Kavga etmeyin lütfen." Ippei sızlandı.

"Öyleyse ne olacak?" dedi Chishiya. "Senin vale olmadığının bir garantisi var mı? Kazanmak istiyorsam kimseye güvenmemeliyim, değil mi?" Gülümsedi. Bunun gerçek olmadığını bilmesine rağmen Mei'nin içten içe sinirlendiğini anlamıştı.

Mei derin bir nefes verdi. Sinirden gözü seğiriyordu. "Senin dengesiz hallerinden bıktım. Duygularımı manüpüle ederek benimle oyun oynayamazsın. Umarım bir daha karşılaşmayız." Mei Chishiya'ya omuz atarak yanından geçti ve kafetaryaya indi.

Matsushita'dan simgesini öğrensede tabi ki ona inanmayacaktı. Yukarı çıktı. Chishiya'nın onu görebileceği, ama iletişimde olduklarını kimsenin anlayamayacağı bir yere geçti. Chishiya ona bakarken parmaklarını gösterdi ve dörde kadar sayar gibi yaptı. Baştan sona. Vermek istediği mesaj parmaklarına simgeleri alfabetik sırayla kodlamasıydı. Yani eliyle 'bir' gösterirse bu 'karo', 'iki' gösterirse bu 'kupa', 'üç' gösterirse bu 'maça' ve 'dört' gösterirse bu 'sinek' olacaktı. Daha yaratıcı bir şey düşünebilirdi, mesela Kotoko ve Matsushita gibi atıştırmalık paketleriyle iletişim kurabilirlerdi. Ama bu onlar tarafından daha önce keşfedildiği için kendilerini ele verebilirdi.

Mei oğlanın anladığını umarak simgesini gösterebileceği şekilde arkasını döndü. Dikkat çekmemeye çalışıyordu. Chishiya elini aşağıda tutarak, kimsenin göremeyeceği bir şekilde 'üç' işareti yaptı. Mei cevabını aldı ve oradan ayrıldı.

Sonraki tura geçilmişti.

Oğlan derin bir nefes aldı ve oturdu, sakince krakerini yiyordu. Mei ise kafetaryaya giriş yapmıştı. Yiyecek bir şeyler alıp gidecekti. Birkaç paketi kucağına doldurdu. Ama oğlanın bakışlarını arkası dönükken bile hissediyordu. "Bana bakmayı kes! Simgeni söylemeyeceğim. Umarım bu oyundan çıkamazsın." dedi, ona döndü eliyle 'bir' işareti yaptı ve dil çıkardı. Sonra koşar adım gitti. "Sanırım gerçekten intikam almak istiyorsun." diye mırıldandı oğlan kızın arkasından.

Chishiya gardiyan koğuşuna çıktı. Etrafa göz gezdirdi. Gözleri bir süre duvara yaslanmış Mei'nin üzerinde oyalandı. Eliyle yine kimsenin göremeyeceği şekilde 'iki' işareti yaptı ve kendi kendine konuştu. "Pekala. Bu son tur olacak."

I'll Never ForgetWhere stories live. Discover now