4| Gel(mey)işler

503 82 61
                                    

Selamlar, nasılsınız? Nasıl gidiyor?

Bölümü okuduğunu tarihi ve saati buraya alabilir miyim?

Yorumlarınızı, hissettiklerinizi okumak benim için çok keyifli, lütfen benimle paylaşmaktan çekinmeyin.

İyi okumalar herkese.

işte böyle sordu belki seni bulanlar yalnız

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


işte böyle sordu belki seni bulanlar yalnız

oysa söylemiştik önce karşılaşacağız ansız

kaç zamandır hala kül kokar bütün mahalle

🍋

Güney İtalya yazının kavurucu sıcağına karşın klimanın üflediği serinlik tek çaremiz gibi tutunmuş, bütün günü küçük evimin salonunda, kanepeye tüneyerek geçirmiştik. İkimizin de sahile inip Akdeniz'in ılık sularına kendimizi bırakma gibi bir niyeti yoktu, belki de arada bir birbirimizin dudaklarına kondurduğumuz minik öpücüklerin de etkisi vardı bunda. Woosung hyungu öpüşümün üzerinden birkaç gün geçmişti.

Zaten günlerimizin çoğu bundan, sıcaklık biraz olsun kırılana kadar akşama kadar evin içinde, klimanın serinliğinde uzanmak, akşam üstleri dışarıya çıkıp amaçsızca dolanmaktan ibaret geçiriyorduk, saymayı kısa zaman önce bıraktığımdan bir yıldan fazladır yeni bir hayat sürdüğümün farkındaydım. Bazen Woosung hyung demolarını bana söylettiği şarkıları için stüdyoya gidiyordu, ben de onun yokluğunda beynimi doğru düzgün anlamadığım bir dildeki yayınları izleyerek uyuşturuyordum.

Gecemi gündüzüme katarak, dişimi tırnağıma takıp çalışarak geçirdiğim yılların ardından beklenilmeyecek bir hızda bu hayata, hiçbir şey yapmamaya adapte olmuştum. Bu kadar kolaydı belki de bir şeylere alışmak, asıl alışamamak zordu belki de. Israr isterdi, kendini inatla bir adım öne taşımaya çalışmamak, olduğun yere kazık çakmak, adım atmaya çalışıp da dizlerinin üzerine kapaklanmaktan başka bir şey yapmamak, hep aynı oynak kayanın üzerine basmak büyük bir ısrar gerektirirdi. Ben de alışmıştım, çabalamayı bırakmış, ayağım her taşa takılıp yere kapaklandığımda etrafıma bakmayı bırakmıştım. Hoş, kendime bakmayı da bırakmıştım, kendimi suçlamayı, kendime kızmayı, aptallığım için kendi zihnimin içinde kendimle kavga edişimin beni bir yere taşımadığını fark edince bırakmıştım artık hepsini. Geriye hayatta kalan, yaralı diz kapaklarını bürüyen tozları her defasında silkeleyen bu kez başka bir taşa adım atan, kendini yarım yamalak bir tevekkülün içine yüzükoyun bırakıveren bir adam kalmıştı.

O gün, kapımı aralayıp da Seokjin hyungu karşımda bulduğumda daha silkelenmeyi bile doğru düzgün başarabilmiş bir adam değildim. Woosung hyung stüdyoya gitmek için çıkalı birkaç dakika olmamıştı bile, kapıda minik birçok öpücükle doldurmuştu dudaklarımı, yüzümü. Mutluydu, çok mutluydu, bana da sirayet ediyordu mutluluğu, gülüyorduk, seviniyorduk, sanki göğsümdeki hançer orada değilmiş gibi davranıyorduk.

marina riviera|yoonmin 🍋Where stories live. Discover now