☆28☆

2.5K 332 309
                                    


Birkaç hafta sonra

Avustralya'ya gidiyorduk!

Evet, Avustralya'ya gidiyorduk çünkü orada konserlerimiz olacaktı. Konserlerden birkaç gün önce gidecektik çünkü orada biraz tatil yapmak istiyorduk.

Üyeler Chan hyungun evine, Berry'yi görmeye gideceklerdi. Fakat Minho ile ben tatili tek başımıza geçirmeye karar verdik ve ikimiz için Avustralya'da bir otel ayarladık.

Yanıma çok fazla kıyafet almamıştım. Orada alışveriş yapacağımı biliyordum çünkü.

Küçük bir çanta hazırlayıp, odamdan çıktım ve alt kata indim. Önceden en geç hazırlanan hep ben olurdum ama buraya taşınınca, Felix ve Jeongin'in benden de beter olduklarını görmüştüm.

Salonda tahmin ettiğim gibi büyük üyeler vardı. Ben odaya girince hepsinin gözü bana döndü ama daha sonra tekrardan telefonlarına döndüler.

Çantamı koltuğa fırlattım ve sevgilimin yanındaki Hyunjin'i de bir kenara fırlattıktan sonra Minho'nun kolunun altına girerek onun baktığı şeylere bakmaya başladım. Ama bir süre sonra sıkıldım ve yerimde kıpırdanarak suratımı Minho'nun göğüslerinin arasına gömdüm.

"Küçük sincabım ilgi mi istiyor hm?" Dedi kıkırdayarak.

"Evet, hatta ona ilgi vermezsen birazdan seni ısıracakmış."

"Tamam teslim oluyorum." Dedi ve kollarını havaya kaldırdı. "Bir sincap tarafından ısırılmak istemem." Dediğinde sinirle ona baktım.

"Öyle bakacağına kucağıma gel de birazcık seveyim seni." Demesiyle yüzüm ona dönük bir şekilde kucağına oturdum.

"Iyy aşıklar sizi." Hyunjin'in homurdanmasıyla ikimiz de dik dik ona bakmaya başladık. Kollarını teslim olurcasına yukarı kaldırdı ve yerinden kalktı.

"Tamam, teslim oluyorum. Sakin olun. En iyisi ben gideyim de siz devam edin. Biraz daha burada kalırsam 180 derece 20 dakika fritözde kızartılacağım." Dedi ve yukarıya çıktı.

Nereye gittiğini tahmin etmek pek de zor değil.

Minho'nun boynuma öpücükler kondurmasıyla kıkırdayarak ona döndüm.

"Gıdıklanıyorum." Dedim gülerek.

"Tüh! Daha çok gıdıklanacaksın o zaman." Deyip daha çok öpmeye başlamasıyla, kahkahalar atmaya başladım.

O sırada diğerlerinin de çantalarıyla beraber merdivenden indiklerini gördüm.

"Minho, Jisung kalkın hadi gidelim, çok geç olmadan." Chan hyungun sözü üzerine oflayarak sevgilimin kucağından kalktım.

Koltuğa fırlatmış olduğum çantamı aldım ve Converse'lerimi giyip, dışarıya çıktım. Şoförümüz bizi kapının önünde bekliyordu.

Minho'nun da yanıma gelmesiyle birlikte, beraber arabaya bindik. Hepimiz tek bir arabaya sığamayacağımız için iki gruba ayrılmıştık.

Benim olduğum arabada, Minho, Chan hyung ve Seungmin vardı. Diğer arabada ise Changbin hyung, Hyunjin, Felix ve Jeongin vardı.

Araba hareket etmeye başlarken kafamı sevgilimin omzuna yaslamıştım. O ise saçlarımı okşamaya başlamıştı.

"Jisung, ilaçlarını içmeyi unutma." Chan hyungun konuşmasıyla kafamı yasladığım omuzdan kaldırdım.

"Az kalsın unutuyordum hyung. Hatırlattığın için teşekkürler." Dedim ve çantamdan haplarımı çıkardım.

Anxiety | MinsungМесто, где живут истории. Откройте их для себя