1

30.7K 845 64
                                    

Umarım beğeneceğiniz bir kitap olur. Her şeyin güzel olması dileğiyle!

Keyifli okumalar!

1. BÖLÜM | "KUYARNA"

Unutmak kolaydır. Peki ya unutulmak?


Dokusu zedelenmiş kumaş üzerinde gezinen parmaklarım, hissiyatımın hangi noktada olduğunu sorgulatıyordu bana. Gözlerimi yıpranmış giysi parçasından ayırmadan, eklemlerimi hareket ettirerek kumaşı okşadım ağır ağır. Boğazımı birkaç öksürük dahilinde temizleyerek, oturduğum çimler üzerinden kaktım. Üniformama bulaşmış olan tozlar olduğunu fark ettiğimde, gözlerimi devirerek üstümü silkeledim. Uzun, kahverengi saçlarımı gözümün önünden çektikten sonra, inatla çalan telefonumu çantamdan çıkarmak için uzun süreli bir karıştırmanın ardından, telefonu bulmayı başarmıştım.

Hiç şaşırmamıştım, arayan elbette Jussy'di.

"Juss,"diye mırıldandım. Ağır adımlarla ilerlemeye başlamıştım bile. Tahmini on dakikam kalmıştı, derse gecikmemek için. Ve Jussy'de bunu haber vermek için aramış olmalıydı.

"Arlien," birkaç hışırtının ardından, birkaç kırılma sesi duyuldu. Kaşlarımı çatarak sokağın köşesiden dönerek, ilerlemeye devam ettim. Kim bilir ne haltlar karıştırıyordu orada. "Bebeğim neredesin?"

"Yoldayım,"dedim etrafa göz gezdirerek. Bir kadın, çocuğuna şeker alıyordu. Marketten çıkan genç görevli her gün rutini haline getirdiği sigara içme seansındaydı ve yaşlı adam her zamanki bankta oturmuş kuşlara yem atıyordu. Gayet normal bir gün daha demekti bu.

"Aslında gelmene gerek yok,"dedi. Bir şeyler atıştırdığını anlayabiliyordum. Hatta kırıntıları ortalığa serpiştirerek yediğine neredeyse emindim. Adımlarım daha monotonlaşırken, bu defa ne gibi bir şey yumurtlayacağını düşünüyordum. Topuklu ayakkabı reyonu indirime girdiği için mi okulu asmayı düşünüyordu acaba yoksa elbise reyonu mu? Kesinlikle iki şıktan biri olmalıydı.

"Ee Juss, hangisi indirimde doğruyu söyle. Elbise mi, ayakkabı mı? İçime ayakkabı doğdu ama bak emin olamadım şimdi."

Alayıma karşılık, güzel bir kıkırdamayla karşılık verdi.

"Ah, beni gerçekten iyi tanıyorsun," kıkırtısına kısa bir süreliğine ara vererek esnedikten sonra tekrar gülmeye kaldığı yerden devam etti. Bu haline ister istemez ben de gülerek, ışıklarda durdum. Tam yaya geçidine geldiğimde, arabalar için yeşil yanması ne kadar adaletliydi? "Ama bebeğim bu defa ikisi de değil."

"Ciddi olamazsın,"kulaklığı telefona takarak, iki ucunu kulaklarıma geçirdim ve telefonu arka cebime sıkıştırdım. Jussy'nin elbise ve ayakkabı haricinde bir şey için dersi kırmaya çalışması.. Tuhaftı. Kesinlikle, tuhaftı.

"Sakin ol, Ar," Sözünü bitiremeden homurdandım. "Bana böyle seslenmenden hoşlanmadığımı biliyorsun, o yüzden kes şunu."

"Anladım patron sensin, sakin ol," Güldü. "Okul bugün boş olacak biliyorsun ki." Elimi alnıma yapıştırarak, alt dudağımı ısırdım. "Ve tabiki sen bunu unutmuştun,"diye ekledi. Yayalar için yeşil yandığını fark ettiğimde, hızlı adımlarla karşıya geçtim ve postane binasının köşesinden döndüm.

Bugün Şehir festivali vardı ve cuma günü olduğu için haftasonu tatili ile birleştirerek okulu tatil yapmışlardı. Fakat ben yoğunluktan unutmuştum ve deli gibi okul üstüyle sokaklarda dolanıyordum. Demek ki yolda göz göze geldiklerimin neredeyse hepsinin bana olan tuhaf bakışlarının nedeni buydu. Yüzümü sıvazladım.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin