6

159 18 1
                                    

"Çünkü sen onun ben haricinde dikkatini çeken nadir şeylerden birisin." titrek bir nefes alıp yavaşça beni kendine döndürdü. Gözlerinin içine baktım, bu konuda cidden sıkıntılı görünüyordu ve ayrılmak istiyordu, bunu fark etmiştim. Veya sadece bunu diliyorsun.

Şimdi kendimle iç sesimle konuşmanın sırası değildi, elleri vücudumu bırakınca vücuduma soğuk bir serinlik rüzgar çarpmış gibi oldum hissetmiştim ama ortam kapalıydı. 

"Bundan dolayı iyi bir bahane olursun." bir elini bu sefer boştaki lavobaya dayadı ve beni süzdü tekrar. "Ne dersin." Yutkundum. Ne yapacağımı veya hissedeceğime karar veremezken biriyle bu şekilde oynayamazdım. Tehlikeliydi ve muhtemelen vicdan yapardım. Alt dudağımı dişledim. "Notu da sen mi yazdın?" kafa salladı ve burnuma parmağının ucuyla dokunarak kendi duruşunu dikleştirdi. Ben de ondan görüp duruşumu dikleştirdim ve burnuma parmağı ile doğununca gözlerimim kırptım.

Alt dudağımı tekrardan dişlerken gözleri dudağıma kaydı. "Ben yazmıştım." dudağımdan yanağıma geldi bakışları ve ardından soğuk avcunun içini yanağıma bastırdı. Bu kız gerçekten beni etkiliyordu. Gözlerim kapanırken refleks olarak yanağımı avucuna bastırdım. Bırakın yumruğunun acısını o yanağa gelen tüm acıların izini silmişti. Küçükken bisikletimle dolaşırdım, bir keresinde düşüp yanağımı çok kötü yere sürtmüştüm, bu kadar küçük anıları dahi süpürmüştü. Hafifçe gülümserken elini çekip boğazını temizledi. 

Gözlerimi açıp kendime geldim. "Üzgünüm, yapamam ama bunu." Hızla oradan koşarak lavabodan çıktım hızlıca arkadaşlarımın koşar adım yanına gittim ve gözlerim dolmuştu. 

Çünkü etkisinden çıkmak kötü hissettiriyordu. "Tam seni kontrole gelecektik yarım saat olacak." Oysa bana 5 dakika gibi sanki gelmişti. Gülümsemeye çalıştım ama gözlerim dolmuştu. "İyiyim sanırım nezle olacağım." burnumu çektim, az daha ağlayacağım için gerçekten akmıştı. "Eve gitsem iyi hissedeceğim." 

Bu fikri arkadaşlarım pek beğenmemiş ama ısrarda etmemişlerdi. Şu anda salonumda büyük pakette - yemediğimiz için paket yaptırmış ve bölüşmüştük- yarım da olsa kocaman pizza duruyordu.

"Sanki tiyatrodayız. Oyunmuş! Hah! Kabul etmedim işte rahatım." sinirle pizzaya ulaştım. Paketi açtım ve kocaman bir ısırık aldım. Kendimce söylenmeye devam ederken televizyonda saçma bir program açıktı.

Neden sevgilisi acaba beni dikkat çekici bulmuştu. Sürekli pembe kombinler yapan asla tam inek olmasa da sınav haftasından 1 gün önce inekleşen ve genelde sıkıcı olan basit kızdım.

Arasında problem ve dramalar olmayan bir arkadaş grubuna sahiptim. 

Çekici sevgililerim olmazdı, kendi tarzım olan insanlarla takılır genelde 5. günü birbirimizden sıkılıp ayrılırdık. 

"Tanrım çok sıkıcıymışım gerçekten." inleyerek pizza dilimini bıraktım ve kendimi hızla yukarı çıkıp odama ulaşmış ve yatağa atmış buldum. "Siktir ellerim yağlı, üşeniyorum." ellerimi yıkamaya bile üşeniyordum benden nasıl hoşlanabilirdi? Kim hoşlanıyordu ki sadece Freen bir kukla aramıştı sevgilisinin hoşlandığı falan yoktu.

Tuvalete gidip ellerimi yıkayınca camdan kirli çamaşırlarımı koyduğum sepeti ve içinde pembe eteğimi gördüm sol bacağımda dokunduğu yerlerde bir hissiyat olup heyecanlandığımda kafamı olumsuz anlamda salladım, karnıma dokunduğu yerlere de benzer his gelirken yüzümü de suyla yıkayıp hatta adeta suyla kendime tokat atıp çıktım. 

Kapım çaldığında hayretle kaşlarım havaya kalktı, Alves veya kızlar gelmiş olamazdı. Merakla aşağı kata inip kapıyı açtım. "Freen!?" sesimi kontrol edemedim, yüksek ve şaşkınlık dolu çıkmıştı. Gözlerini devirdi ve elinde birkaç poşetle içeri girdi. "Sana da merhaba (!)" arkasından bakıp kaldım. Sonunda kapıyı kapatmak aklıma gelince sinirlenmek istedim ama olmadı. Sanki onu buraya çağıran benmişim ve isteğimi başarmışım gibi hissediyordum ama bunu düşünmedim bile çünkü neden düşüneyim ki..... 

Bilinçaltı. Çok ondan fazla etkileniyorsun.

.

.

.

.

.

.

.

.

hate me Where stories live. Discover now