Şeytan İçin Toplantı

157 13 9
                                    


Bir süre olduğum yerde donakaldım. Hızlıca kıyafetlerimi giyip zırhımı kuşandım. Kılıcımı belime taktıktan sonra idman salonundan çıktım. Yaşadığım şeyler gerçek miydi? Belki de sadece kafamda kurmuştum. Bilmiyordum...

Kafamı yere eğip yürümeye başladım. Kendimi kandıramazdım, hayır... Herobrine ile gerçekten karşılaşmıştım. Ve evet, hiçbir şey yapamamıştım! Ne kadar aptalım!.. O şeytan ucube haklıydı, ben korkak ve acınasıyım. Bu hâlde nasıl kurtarabilirim ki krallığı? Bunca insanı nasıl koruyabilirdim? Üstümde büyük bir baskı hissediyordum. Bu böyle devam edemez, kendimi toparlamam lazımdı. Artık nerede olursam olayım hazırlıklı olmam gerektiğini anladım. Ayrıca ona korktuğumu da belli etmemem gerekiyordu. Yapmam lazımdı çünkü ben bütün bu insanların kahramanı, umuduydum. Onlar beni öyle görüyorlardı, çünkü onlar benim aklımı okuyamıyordu. Ama Herobrine denen iblis okuyabiliyordu zihnimi. Ve gerçek Steve'in güçlü, kaslı, savaşçı ve cesur bir adamdansa; naif, korkak, özgüvensiz ve yalnız bir genç olduğunu biliyordu. Maskem düşmek üzereydi ve endişeleniyordum. Umuyorum o şeytanın ağzı sıkıdır.

Notch'un kalesinin önüne gelince ne yapacağımı düşünmeye başladım. Eğer ona Herobrine ile karşılaştığımı söylersem ona saldırıp saldırmadığımı soracaktı. Ve ben doğruları söylersem tüm itibarımı, çabamı kaybedecek ve Nether'daki lav çukuruna atılacaktım. Yine de kaleye girmeye karar verdim, ona yalan söyleyecektim...

İçeriye dikkatli adımlarla girdim. Hemen Kral Notch ile görüşmek istediğimi söyledim. Beni onun yanına götürdüler. Taht odasına girince eğilip selam verdim. "Bir toplantı yapmalıyız efendim." Dedim ona. Şaşırıp "Neden?" Dedi. Ona kararlı bir bakış attım ve o da olayın ciddiyetini anlar gibi oldu. "Tamam, binbaşı Alex'i çağırın o da gelsin. Toplantı odasında onu bekliyoruz." Dedi Notch. Sonra toplantı odasına çıktık. Notch sordu:

- Sorun ne Steve?

- Herobrine yakınlarda olabilir. Bugün insanlara musallat ettiği kabuslardan birine denk geldim sanırım.

- Şu iblisin ismini söyleme! Belki de onun adını andığın için onu çağırmış oldun?!

- Hayır efendim, eğer o gerçekten karşımda olsaydı onu öldürürdüm!

- Seninle konuştu mu? Biliyorsun, eğer seninle konuştuysa onunla bizzat karşılaşmışsın demektir.

- H-hayır kralım. Sadece birkaç gölge gördüm ve...

"Ve yerinde kalakaldın, değil mi?"

Kimin konuştuğunu görmek için arkamı dönüp baktığımda Alex'i gördüm. Kızıl saçlarını yine örmüştü. Yüzünde bir çeşit tedirginlik vardı. Notch:

- Gel, Alex. Yoksa sen de mi kabus gördün?

Alex:

- Sanıyorum evet... Alevler içinde yanıyordum... Nefes bile alamadım ama sonra bir anda kendime geldim. Hayal gördüm sandım ama şimdi anlıyorum ki bir çeşit lanetli kabusa maruz kalmışım.

Notch:

- Bir çeşit önlem almamız lazım. Binbaşı, askerlerini özel eğitim programına başlat. Steve, sen de her zamankinden daha çok çalış. Sana güveniyoruz, tamam mı?

Alex:

- Herkesin en büyük umudu sensin Steve, bunu unutma. O şeytanı öldürebilecek tek kişi sensin...

Öfke dolu bir sesle onlara cevap verdim:

- Evet, onu kendi ellerimle geberteceğim!

"Sen bana aitsin..." (Herobrine X Steve)Where stories live. Discover now