"Tanrım... Bu 'o' mu?"

234 15 15
                                    


Her zamanki gibi sabah idmanımı bitirmiştim. Çok yorulmuş ve susamıştım. Ama önce duş almam gerekiyordu. Kendimi zorlayarak ayağa kalktım.
Bu avcılık işi bana çok saçma geliyordu aslında. Sonuçta avlamam gereken ŞEY bir şeytandı. Herkesin korktuğu bir şeytan... Onun ismi Herobrine'dı.

Kafamdaki düşünceleri bir kenara kaldırıp suyun sıcaklığını biraz daha arttırdım. "Kendine güven Steve!" Dedim kendime. "Sen onu öldürebilirsin..." Evet, onu öldürebilirdim ama rüyalarımda... Ben bu düşüncelerle boğuşurken bir anda dış kapının açıldığını duydum. İdman salonuma benden habersiz girilmesinden nefret ediyordum. Alelacele üstüme havlumu attım. "Kim var orada?" Diye seslendim. Büyük ihtimalle gelen kişi kral Notch'tu. "Notch, siz misiniz?" Diye sordum. Banyodan çıkıp salona göz attım. Etrafta kimse gözükmüyordu. Hızlı bir hamleyle kılıcıma uzandım. Elmas kılıcımı havaya kaldırıp daha sert bir sesle sordum "Kim var orada diyorum!" Kısa bir sessizlik sonrası şeytani bir kıkırdama duydum. Ses gittikçe yaklaşıyordu. Deli gibi etrafıma bakınıyordum. Derken ses tam arkamda kesildi. Soğuk terler döküyordum, elimdeki kılıç basit bir sopa gibi hissettiriyordu. Ellerim zıvanadan çıkmıştı, titriyorlardı. "Bu aptal his de ne? Korku?.. Heyecan?.. Stres?.." diye düşündüm. Kulağımda sıcak bir nefes hissettim. Bir ses kulağıma "Savunmasız ve acınası bir haldesin. Krallığı koruyacak ve kurtaracak kişi sensin ha, Steven?" Diye fısıldadı. Kalın, etkileyici bir erkek sesiydi bu. Sesinde sanki benimle alay ediyormuş gibi bir tını vardı. "Adım Steve." Diyebildim sesimi biraz da olsa toparlayarak. Sinir olmuştum bu adama. "İsmini elbette biliyorum, mankafa." Dedi ses, kimdi bu deli adam? "Hey korkak! Karşıma çıksana!" Dedim. Ciddileşmiştim. "Karşına çıkarsam bir daha duş almak zorunda kalırsın sevgili Steve." Dedi ses. "Ne alakası var?" Diye sordum. Elimdeki kılıcı benimle uğraşan her kimse kafasına saplamak istiyordum. "Orasını sen düşün, bu sayede beyninin ne kadar fesat olduğunu anlayabilirim." Diye cevapladı ses beni. "Adın ne senin?" Diye sordum. Ses, "Aptal olduğuna her geçen saniye daha da inanıyorum zavallı ölümlü. Sence ben kimim?" Dedi bana. "Tanrım... Yoksa bu o mu? Yoksa bu... Herobrine mı?" Diye düşündüm. "Tebrikler gerizekalı." Dedi sesin sahibi. Şok olmuştum. Aklımı okuyabiliyordu! Tabii ki okuyabilirdi çünkü o... Çünkü o Herobrine'dı.

"Kılıcımı kullanmaktan hiç çekinmem, haberin olsun!" Diye uyardım onu. Sesimin cesur çıkmasına özen gösteriyordum. "Bence kılıcını tutacağına havluna sahip çık. Yoksa asıl minik kılıcı göreceğiz." Dedi Herobrine. Havlum belimden kayacakken son anda tuttum havluyu. Onun o şeytani gülüşünü tekrar duydum. "Bu iş çok kolay olacak anlaşılan. Neyse, tekrar görüşeceğiz Stefan." Dedi. Odadan kara bir gölgenin çıktığını gördüm. Dilim tutulmuş gibiyken ağzımdan sadece şu sözcükler döküldü, "Adım... Steve."

Devam edecek...

"Sen bana aitsin..." (Herobrine X Steve)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin