59

16K 505 255
                                    

Sumru gözlerini açmaya çalıştı lakin hala karanlıktı. Bir şeyler görmesi için ışık gerekiyordu ve o şu anda yoktu. Dudaklarını aralayıp birilerini çağırmak istedi. Kutay diye seslenmek istedi lakin bunu da yapamadı. Çünkü dudaklarının üzerinde konuşmasını engelleyecek bir bez vardı. Sadece inleme tarzı sesler çıkarabiliyordu.

Korku bütün bedeninin diken diken olmasına sebep oldu.

Kaçırılmış mıydı?

En son hatırladığı şey bir adamın ağzına peçete kapatmasıydı. Sonrası yoktu. Kutay yoktu. Sahi o neredeydi?

Yokluğunu fark etmişti değil mi?

Sumru olanlara anlam vermeye çalıştı. Hindistan'daydı değil mi? Ve üstüne bir de kaçırılmıştı.

Kahretsin diye mırıldandı Sumru. Bu nasıl bir talihsizlikti böyle?

Onu kaçıran kişi ne isteyecekti? Para mı? İyi de kimden isteyecekti?

Bir ayak sesi işittiğinde zihnindeki cümleleri susturmaya çalıştı. Dikkat kesilmeliydi. Bir insanı yürüyüşünden bile tanıyabilirdi, biliyordu. Eğer buradan kaçarsa onun kim olduğunu bilebilmesi için her şeyi bütün detayıyla hatırlaması gerekecekti.

Sonra hiç beklemediği bir şey oldu. Dudaklarına sarılı bezi yanına gelen kişi çekti. Dudakları artık serbestliğini ilan etmişti.

" Kimsin? " dedi dudaklarından çıkan ses. " Ve ben neden buradayım? " dilini anlıyor muydu yanındaki şahıs? Bilmiyordu ama konuşmayı sürdürmek istedi. " Benden ne istiyorsunuz? "

İnsanlar neden kaçırılırdı?

" Tahmin edebileceğin bir şey değil istediğimiz. " dedi yabancı bir ses. Aynı dilini konuşuyorlardı.

" Direkt söyleyin. "

" Patron söylememizi isteseydi, söylerdik. " dedi aynı yabancı ses.

ŞARAPNEL +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin