ŞARAPNEL +18

51

Sumru dudaklarını büzerek Kutay'a baktı. Gözlerini onun üzerinden çekmek istemiyordu. Onunla yaşadıklarını hatırladıkça yüzünde büyük bir gülümseme oluşuyordu. Olay sadece sevişmeden ibaret değildi.

Olay birbirini seven bir çiftin sevişmesiydi.

Gerçi sevişmek için çırpınması desek daha doğru olabilirdi. Her öpüşmelerinin sonunda illaki ortamı durduracak bir olay olması artık ikisini de rahatsız ediyordu. Durmadan, defalarca sevişebilmek varken onlarınki hep yarıda kalıyordu.

Ellerini karnının üzerine koydu. Kasıklarında belli belirsiz bir sızı vardı. Karakoldan çıkmış kafeye gelmişlerdi. Odasına çıkmamış aşağıda müşterilerin arasında oturuyorlardı. Kutay da Sumru kadar sessizdi. Aralarında neden bu sessizliğin olduğu ise bilinmiyordu.

" Oo, karakola düşen gençler gelmiş.. " diyen sesle o sessizlik tamamen bölündü. Berk ellerini Kutay'ın omuzlarına koyarak masaj yapmaya başladı. Yüzündeki çarpık gülümsemeye bakılacak olursa ağzının susmayacağı belli oluyordu. " Nutellanız nerede ya, karnım acıktı bir ekmeğe sürüp yiyeyim. Tabi kaldıysa bir yerlere sürülmekten.."

Sumru onun sözleriyle öksürmeye başladı. Berk'in hiç dur noktası yoktu. Kutay'ın annesi gibi hiç çekinmiyordu. Herkesin içinde istediğini dile getiriyordu.

" Nutella mı? " diyen ses Jessica'nındı. Kafe kalabalık olduğu için Berk de onlara yardım ediyordu. Masanın üzerine koyduğu tabakla kaşlarını çattı Jess. " O ne alaka? "

" Fantazi.." dedi Berk ikiliye konuşma izni vermeden.

Jess'in kaşları havalandı. David yanlarına doğru geldiğinde kollarını Jess'in bedenine sardı. Kafe dolu olduğu için huzurlu görünüyordu. Bazen kafeye hiç gelen olmadığı için pek kazançları da olmuyordu ama mevsim gereği işleri iyiydi. Sıcak hava çok müşteri demekti.

" Nutellayla mı? " gözlerini irileştirdi Jess ve David'e döndü. " Biz neden hiç yapmadık? " dudaklarını büzerek sorduğu soruyla birlikte Berk kahkaha attı.