İyi geceler felix-Ceketinle uyuycam

1K 107 38
                                    


Evine girdiğimden beri her şeyi inceliyordum. Ne var ne yok aklıma kaziyordum. Gerçi bu evi çok kez görücek gibiyim👩‍❤️‍💋‍👨

"Çok ıslanmışsın sana kıyafet lazım. Gel sana giyicek bir şeyler veriyim." Dediğinde kafa sallayarak peşinden merdivenlerden çıktım ama çok üzgünüm gözümü o güzel popondan çekemedim. Keşke fotoğraf çekseydim ya.

Odaya girdik. O dolap ile uğraşırken ben etrafa bakıyordum yine. Bu yatakta mı yatıcaz? Çok büyük. Yeterde artar bile bizim için.

"Al bunları giy sen." Diyerek uzattı. "Ben saç kurutma makinesini alıp geliyim." Diyerek odadan çıkınca verdiği kıyafetlere baktım. Üzerime verdiği siyah tişört o kadar büyük gelmişti ki. Nerdeyse elbiseydi. Biraz yukarı çeksem iç çamaşırım gözükürdü. O kadar uzun yani.

Kapıdan hızla giren prensime baktığımda gözlerini kapatarak arkasını döndü.

"Kapıyı çalmalıy-" derken kolundan tutup çevirdim.

"Şuna bak elbise gibi oldu." Diyerek etrafımda döndüm. Uçtu mu lan acaba tişört. İç çamaşırımı gördün mü? Görsende sorun olmaz yiğidim sen içindekini görmek için bekle asıl. Senin için büyüttüm bu çocuğu. 

Gülerek yatağın kenarında olan prize taktı saç kurutma makinesinin fişini.

"Elbise de yakışırmış sana." Dedi gülerek ve yatağa oturdu. Sağol gülüm. Biliyorum💅

"Gel otur hadi saçını kurutayım." Hadi canım! Sen mi? Hiç güleceğim yoktu. Çikolata görmüş bir çocuğun heyecanı ile yanına gittim hızla.

Yere bacaklarının arasına oturdum. Çıplak bacaklarımı uzatıp kafamı geri yatırdım. Islak saçlarımın arasında hissettiğim eli ve saç kurutma makinesini sıcaklığı ile mayışıyordum resmen.

"Uykumu mu getirdi?" Karşıda olan dolabın aynasından beni görebiliyordu bende onu. Aynadan ona bakarak kafa salladım. Biraz sonra saç kurutma makinesinin sesi durdu.

Gözlerimi yavaşça açtım. Zaten saat 00.00 olmuştu ve benim iyice uykum gelmişti.

Parmaklarını saçlarım arasında masaj yaparken hissettiğimde geri gözlerimi kapadım.

"Ne yapıyordun burda?" Diye sordu merakla.

"Yolumu kaybettim." Dedim kısık bir ses ile.

"Peki şu A planı nedir?" Diye sorduğunda uyumamak için direniyordum. Gözlerimi açmalıyım belki ama yapmak istemiyordum. Çok rahattım şuan.

"A planı mı vardı?" Diye sordum. Ah! Doğru ya buraya gelirken plan yapmıştım. Unutmuşum.

"Sen demiştin. Teyze ile konuşurken." Dedi gülerek.

"Önemli bir şey değil." Diyerek başımı bacağına yasladım.

"Senin çok uykun var galiba." Dedi. "Hocan olarak bir tavsiye. Bir daha bilmediğin sokaklara girme. A planı yada b planı fark etmez."

"Dışarıda çok fazla kötü insan var. Kimin ne olduğunu bilemeyiz. Hem de senin gibi çocukların gece dışarıda dolaşması hiç iyi değil."

"Uyudun mu?"

"Felix?"

"Ah! Uyumuş. Boşuna konuşuyorum."

Hyunjin felix'in uyuduğunu fark edince ayağa kalktı ve onu kucağına aldı. Bir eli Felix'in çıplak bacağında bir eli ise ensesinde.

Yakından bakınca çillerinin olduğunu fark etti hyunjin küçük çocuğun. Çilleri olduğunu bile bilmiyordu hyunjin. Yatağa yatırdı ve üzerini örttü.

"İyi geceler Felix." Diyerek geri çekildi. Kendisine bir pike ve yastık alıp aşşağı salona ilerledi.

İçinden geçirdi. Öğrencimi dışarda kayıp bir şekilde bulup evime alıcağımı ve uykuya dalıcağını hiç düşünmezdim.

Jisung'tan (22.08)

Bir kaç saatir burdayiz ve artık o kadar stresli değilim. Felix beni önceden arayıp büyük ihtimal on birde dışarıda olucagini ve ulasamiycagini söylemişti.

"Soğuk mu? Üşüdün mü?" Diye sordu Minho.

"O kadar soğuk değil." Dediğimde ceketini çıkardı. Yavaşça omuzalarıma bıraktı ve geri önüne döndü.

"Filmleri sever misin?" Diye sordu. Kafa salladım.

"Komediye yada aksiyona bayılırım." Dedim. Sonra devam ettim. Kendimi durdurmayarak. "Ama romantik ren nefret ederim. Bilim kurgudan hiç haz etmem zaten. Korkuyu da pek sevmem çünkü korkarim. Bir kere Felix ile izlediğinizde nerdeyse altıma edicektim. İkimizde sevmiyoruz. Animasyonları da severim. Çok tatlı olabiliyor. Bir tane üzücü animasyon izlemiştim çok güzeldi. Üzücü şeyleri pek sevmem aslında ama çok guzel bir ders veriyordu. Komediye bayılırım çünkü-" derken yine kendi kendime sustum.

"Çünkü?" Sorma işte ya. Yine başlarım konuşmaya.

"Eğlenceliler." Dediğim sırada yavaş yavaş yağmaya başlayan yağmur ile havaya baktım.

"Yağmur yağıyor galiba bu günkü buluşma bu kadardı." Dedi ve ayağa kalktı. Elini uzatınca tereddüt ile tuttum ve ayağa kalktım.

Beraber arabaya ilerledik ve yağmur çok hızlanmadan arabaya bindik.

Arabayı sürerken konuştu.

"Bir dahakine film izlemeye gitmeye ne dersin?" Diye sorduğunda heyecanlandım. Benden hoşlanmış mıydı? İkinci bir randevu mu istiyor? Sence sana hayır diyebilir miyim?

"Olur." Dedim gülümseyerek. Bir saniyeliğine bana bakıp geri döndü önüne.

Eve geldiğimde yağmur hızlanmıştı bu yüzden hızla el salladım ve eve girdim.

"Anne ben geldim!" Diyerek odama koştum. Bu dünyanın en iyi randevusuydu. Yılıydı. Ayıydı ve günüydü. Hatta saati, dakikası, saniyesiydi.

Ceketimi çıkarırken yere düşen ceketin Minho'nun olduğunu hatırlayarak yerden aldım.

"Ceketinle uyuycam." Diyerek iyice kokladım ve kendimi yatağa attım.

ÖğReTmEnİm CaNıM BeNiM - HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin