0.4

309 32 38
                                    

Geniş L koltuğumda uzanmış dondurmamı yerken Grey's Anatomy izliyordum. Daha doğrusu Karina malına olan sinirimi unutmak için beynimi oyalıyorum da diyebiliriz. Tam ameliyat sahnesine geçecekken çalan kapı ile diziyi durdurdum. Pizzam sonunda gelebilmişti. Hızlıca kapıyı açmaya gittim. Okulda bir şeyler yemediğim için oldukça açtım. Daha fazla bekletmeden kapıyı açtım fakat karşımda elinde pizza kutusuyla kapımın kirişine yaslanmış bir meşe odunu beklemiyordum.

Suratında her zamanki sırıtış vardı. "Selam kelebek." Kelebekmiş, götüne girsin o kelebek. Kapıyı suratına tekrar kapayacakken hızlı bir hamle ile araya ayağını koyup engellemişti. "Pizzacı çocuğa kutuyu bana vermesi için para verdim aç şu kapıyı." Pekâlâ şu an kendi açlığım bu aptaldan daha önemliydi.

Kapıyı girmesi için açık şekilde bırakıp salona geçtim. Bu sefer iki öpücüğe affetmeyecektim. Bana resmen Beomgyu aptalından hoşlandığım imasını yapmamalıydı. "Hatırlat şu kapıyı yağlayayım bir ara, kulak diye bir şey kalmadı." Cevap vermeden dizimi tekrar başlattım ve izlemeye başladım. Arkamdan dolanıp salonun içindeki amerikan mutfağıma girmişti. Ne yaptığını merak ettiğim için çaktırmadan baktım. Pizza dilimlerini tabağa koyuyordu. Takmamaya çalışarak dizime devam ettim.

Birkaç dakika sonra gelip yanıma oturmuştu. Tabağı bana doğru uzattı. "Yemeğini ye sonra trip atarsın, okulda da yemedin bir şey." Tanrım... hâlâ pişkin pişkin sonra trip atarsın diyor. Pekâlâ Winter, sakin ol kızım. Önce yemeğini yemelisin. Uzattığı tabağı alıp diziyi tekrar durdurdum.

— Ben pizzamı yerken sen de yaptığın aptallığı düşünsen iyi edersin.

Pizzamdan bir ısırık alırken o derin bir nefes verip koltuğa daha da yayılmıştı. "Tüm gün düşündüm zaten." Duyduğum şeyle bir anlığına durdum. Bu benim için bile beklenmedikti. Karina söylediklerinin etkisini pek düşünen bir tip değildir, zaten şu ana kadar da anlamışsınızdır. Yine de benim için denemiş olması içimi hafifte olsa yumuşatmıştı. "Sana öyle bir imada bulunmamalıydım, özür dilerim." İstediğim şeyi aldığımda gülümsedim.

— Affedildin.

Kaşları havanmıştı. "Uzun süre sürünürüm diye düşünmüştüm." Tek istediğim sadece hatasının farkında olup bir daha yapmamasıydı. Özür dilediğine göre ortada sorun da kalmıyordu.

— Özür diledin, uzatmanın alemi yok.

Gülümseyip bacaklarını patpatladı. "Gel." Tabağımı da alıp araladığı bacaklarının arasına yerleştim ve bağdaş kurdum. Kolları hemen belimi sarmıştı. Dün yaptığı gibi kafasını boyun girintime gömüp kokumu içine çekti. "Bir daha beni kendinle cezalandırma." O kadar kısık sesle mırıldanmıştı ki zar zor duyabilmiştim.

— Bir daha aptallık yapma.

Hafifçe güldü. Hâlâ boynumun orada olduğu için huylanmıştım. Bir süre sessiz kaldıktan sonra iç çekmişti. "Şirketi batırıyorlar Minjeong." Duyduğum şeyle kaşlarımı çattım.

— Ne?

Belimdeki kolları beni kendine daha çok çekti. "Park'larla ortaklık yapmaya başladığımızdan beridir hisseler düşüyor, hemen feshedilmesini söyledim fakat kuruldan yeterli oy çıkmadı." Kuruldan yeterli oy çıkmaması demek babası ve Irene'in, Karina'nın aleyhine oy vermiş olması demekti. Büyük ihtimalle şu an sik gibi hissediyordu ve ben bugün yanında olmak yerine onu kendimden itmiştim. Elimde duran tabağı kenara bırakıp bedenimi ona doğru çevirdim. Bu hareketim kafasını doğrultmasını sağlamıştı.

— Toplantıdan sonra üzerine konuştunuz mu?

Kafasını iki yana salladı. "Sinirim üzerimdeydi ve sana ihtiyacım olduğunu düşünüp çıktım hemen." Burukça gülümsedim. Bazen insanların kendi hayatında neler yaşadığını bilmeden yargısız infazda bulunmak pişman edebiliyordu.

— Pekâlâ o zaman bugün bende kalıyorsun, yarın okuldan sonra birlikte konuşmaya gideriz.

Gülümseyip kafasını sallamıştı. Kollarımı boynuna doladım ve sıkıca sarıldım. Şu an ikimizin de ihtiyacı vardı. Parmakları belimde daireler çizmeye başladığında kıkırdadım. "Pizza yerken PES oynamaya ne dersin?" Kollarım hâlâ boynundayken bedenimi geri çektim.

— Yenilgiye hazır ol Yu Jimin.



*****



"Koşmuyor anasını satayım, yemin ederim konsolu kıracağım şimdi!" Demesiyle kahkaha attım. Karina yaklaşık yirmi dakikadır takımını suçlarken ben dördüncü golüme gitmekle meşguldüm. Kaybeden diğerinin istediğini yapacaktı ve bu fırsatı asla kaçıramazdım. Kaleye çektiğim şut fileleri bulduğunda gülerek arkama yaslandım. İki dakika sonra maç bitmişti ve skor 4-1. "Benim takım da seninle oynadı."

— Sus ve yenilgiyi kabullen.

Elindeki konsolu yanına fırlatırcasına bıraktığında bu hâline güldüm. Pes eder gibi sırıtını koltuğa yasladı. "Pekâlâ kaybettim, ne istiyorsun?" Dün yaptıklarından sonra aklıma gelen şeyi denemek istedim. Madem benimle şarkılar aracılığı ile flörtleşiyordu, bu sefer ne söyleyeceğini merak ediyordum.

— Şarkı söyle.

Gözleri boşluğa takıldı. Sanırım ne söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Birkaç saniye sonra mırıldanmaya başladı. "Tell me it's love, tell me it's real." Pekâlâ sanırım gerçekten benimle flörtleşiyordu. Düşüncesi bile kalbimin hızlanmasına neden oldu. "Touch me with a kiss." Gülümseyerek yanağını göstermişti. Gülüp gösterdiği yere minik bir öpücük kondurdum. "Feel me on your lips." Söylerken bir yandan da gülümsemeye devam ediyordu. Şu an kalbime fazla zararlısın Jimin. "Cause this is where I want to be, where it's so sweet and heavenly." Söylemeyi bitirdiğinde heyecanımı gizlemek için onu küçük alkışlarla kutladım. Bu hâlime gülmüştü.

— Bir ara bunları telefonuma kaydetmeliyim.

Kaşlarını çatıp kafasını iki yana salladı. Onu reddedip kafamı onaylar şekilde salladım. Tekrar aynısını yaptığında ben de aynısını yapmıştım. "Kaşınıyorsun Kim Minjeong." Yine kafamı onaylar şekilde salladığımda üzerime doğru gelip gıdıklamaya başlamıştı. İkimiz de deli gibi gülüyorduk. Onun bu mutlu hallerini izlerken aklımdan sadece tek bir şey geçti. Yu Jimin kesinlikle bana karşı bir şeyler hissediyor.



...



Bizim mal Winto akıllanıyor gibi, ne diyorsunuz chat?

Merak edenler için Karina'nın söylediği şarkı -> Cigarettes After Sex - Heavenly

Çevirisi:
Bunun aşk olduğunu söyle bana, bunun gerçek olduğunu söyle.
Bir öpücükle dokun bana,
Dudaklarında hisset beni.
Çünkü olmak istediğim yer burası.
Çok tatlı ve cennet gibi bir yer.

pray for me • winrinaOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz