12

6.2K 280 99
                                    

"güzelim, uyan hadi biriciğim."

gözlerim yavaş yavaş aralanırken görüş açıma giren yüzle istemsizce gülümsedim, eski odamın çiziklerle dolu duvarına bakmak yerine bu güzel yüze bakarak uyanıyordum artık.

gülüşümü görünce suratında tatlı bir tebessüm peydah oldu. "hadi kalk bakalım, bugün beraber gezeceğiz seninle."

onun odasında onun yatağındaydım, elimi ağzıma kapatıp esnerken yavaşça kalkmıştım ayağa. o ise ayakta durmuş kollarını açmış beni bekliyordu. kıkırdayıp ayaklarımı yere sürte sürte yanına gittim ve kolları arasına girdim.

başımın altında ki kalbinin ritmi değişip hızlanırken yutkundum, kalbimin onun kalbinden pek bir farkı yoktu. dudakları saçlarımı öperken "hadi" diye mırıldandı "elini yüzünü yıka, kahvaltı yapalım dışarı çıkacağız seninle."

geri çekilip gülümsedi, uzanıp yanağımı öpüp odadan çıktığında titrek bir nefes aldım. hızla banyoya koşturup elimi yüzümü yıkadım ve ısınan ensemi ıslatıp çıktım banyodan. heyecanlıydım, çok farklı hissediyordum.

hava kapalıydı ama umurumda değildi, onunla belki yağmurun altına ıslanırdık bile. heyecanla karnım kasılırken amerikan mutfağına doğru ilerledim, mutfağın ortasında ki adaya bir çok şey koymuş masaya oturmuştu ama başlamamıştı, beni bekliyordu.

sandalyemi çekip oturduğumda gülümsedi, gözleri yüzümde gezinirken elime çatalımı almıştım bile.

"ne içmek istersin?" diye sordu, masa da çay, süt ve portakal suyu vardı. dudaklarımı birbirine bastırıp süte bir bakış attım, içmek istiyordum ama beni bebek gibi görmesin diye "çay" dedim istemeye istemeye.

başını sallayıp eline süt şişesini aldı "tamam süt dolduruyorum o zaman." dedi büyük bir bardağa süt doldurup, kendisine ise çay doldurmuştu.

"çay içmek istiyordum" dedim süt dolu koca bardağı dediklerimin aksine kafama dikerken. soğuk sütü içerken yarısına kadar gelip bardağı masaya geri bıraktım ve onu boğuk şen kahkahasını duydum.

"kesinlikle çay içmek istiyorsun evet" diye mırıldandı, benim aksime nazikçe fincanından çay içerken. keyifle omuz silkip tabağıma koyduğu kahvaltılıklardan yemeye başladım.

"ballı ekmek yapayım mı sana?" dedi, fakat sorusunun cevabını beklemeden çoktan tereyağı ve balı bir dilim ekmeğe sürmeye başlamıştı bile, sabahtan beri gülümsüyordum ve buna engel olamıyordum.

ekmeği bana uzattığında alıp keyifle ısırdım, bu halime kıkırdayıp çayından içti, sabah kahvaltı yapmayı çok sevmiyordu, sadece biraz atıştırıyordu.

onu izleyip keyifli sohbetle geçirdiğimiz bir kahvaltı olmuştu ikimiz içinde, iki koca bardak süt içmiştim ve iştahla yemeğimi yemiştim, o da benim ısrarlarıma dayanamamış kahvaltısını dolu dolu yapmıştı.

...

pekâlâ, zengin olduğunu biliyordum.
ama bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum.

bindiğimiz araba babasınındı, kendi arabasını tamire yolladığı için babasının arabasını almıştı ve markasını falan bilmesem de oldukça lüks bir arabaydı. bizi alışveriş merkezine götürüyordu, ne kadar istemediğimi söylesem de bana çok kızmıştı.

sen benim güzel kızımsın demişti, sana dünyaları alacağım diye eklemişti.

alışveriş merkezine ulaştığımızda arabayı park edip inmiştik. yan yana yürürken birden elimi tuttuğunda bakışlarım ona kaymıştı ama bana bakmadan yürüyordu fakat yüzünde güzel bir tebessüm vardı.

mommy issues | gxgOnde as histórias ganham vida. Descobre agora