8

71 10 29
                                    

"Çiçeklerini içimin derinliklerine göm."

Poison Tree-Grouper

Poison Tree-Grouper

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

***

(Bu bölüm hoseok'a odaklanmaktadır)

1 hafta sonra...

Yağmurlu hava seoul şehrini griye boyamıştı, pencereye değen minik damlaların çıkardığı ses ninni gibi geliyordu kulağa. Jung Hoseok, bedeninin yarısını kapatan örtüyü, uyku mahmuruyla biraz aradıktan sonra bulup bedenini bütünüyle kapatmıştı. Her sabah yataktan dinç bir şekilde kalkan genç adam, 1 haftadır bunu bile yapmakta zorlanıyordu. Akıp giden zamanın onu hissizleştirdiğini, dış dünyaya tepki vermediğinde anlıyordu. Melodik zil sesi kulaklarını doldurduğunda homurdandı, kimsenin yüzünü görecek hâli yoktu. Israrla çalan zil, küfürler savurarak yataktan kalkmasına sebep olmuştu. Odasından çıkıp geniş koridorda ilerledi ve ardından delikten bakıp kapıyı açtı. Elinde birkaç poşet tutan kurye selam verip poşetleri ona uzattığında anlamaz bakışlarını genç kuryenin üzerinde gezdirdi, "Ben sipariş verdiğimi hatırlamıyorum ama.."

Kurye cihazından siparişi kontrol ettikten sonra başını olumsuz anlamda sallamıştı "Hayır, sipariş buraya gözüküyor."
Hoseok tereddütle siparişleri aldı, kurye ile vedalaştıktan hemen sonra kapıyı kapattı. Mutfağa ilerleyip poşetleri mutfak masasına koydu ve poşetlerin içine teker teker baktı.Kahvaltı için birkaç atıştırmalık ve siparişi kimin gönderdiğini anladığı kalpli çikolata vardı. Ellerini beline koyup kafasını sallayarak gülümsedi, odasına adımlayarak yatağının üstünde duran telefonu alıp arama yaptı. Birkaç çalıştan sonra tanıdık ses "efendim" diyerek açtı telefonu. Hoseok geniş pencerenin önüne geçerek sessizliğini bozdu, "Bakıyorum da romantik günündesin namjoon." Karşıdan kıkırdama duyuldu "Özel gününde olan ve 1 haftadır yataktan çıkmayan arkadaşıma minik bir jest yapayım istedim." Namjoon'un ironiyle kurduğu cümleye göz devirdi Hoseok.

"Arkadaşın seninle buluşup, bacak arana tekme atmak için yanıp tutuşuyor. Jestine karşılık minik bir jest gibi düşün." Hoseok dağılmış saçlarını camdan yansıyan görüntüsüne bakarak düzeltmeye çalışırken bir yandan da kulağı arkadaşındaydı. "Bunu yapmayı gerçekten düşünmüyorsun değil mi Hoseok? Sen vicdanlı ve ünlü birisin, kariyerini de düşün."
"Sen merak etme her şeyi düşündüm, yan yana geldiğimiz anı bekliyorum." Telefonu kulağından çekmeyerek mutfağa doğru ilerledi Hoseok.
"O zaman çok beklemek zorunda kalmayacaksın, işlerim bitirip akşam sana geliyorum." Namjoon'un dediğiyle sıkıntılı bir nefes verdi esmer olan, onu bu hâlde görmesini istemiyordu. Namjoon durumu anlayarak ciddi bir şey tonuyla konuştu, "Nereye kadar kaçacaksın Hoseok? Olan olaylardan sonra zaten içine kapanmışken yine aynısını yapıyor ve uzaklaşıyorsun, bu sefer kaçmana izin vermeyeceğim." dedi ve Hoseok'un cevap vermesine fırsat tanımadan kapattı telefonu.

before sunrise || jihopeDonde viven las historias. Descúbrelo ahora