Farklı sebeplerden aynı şehire gelen jimin ve hoseok birbirlerini tanımamalarına rağmen gitmeden hemen önce paris'te bir gece geçirmeye karar verirler.
"Dünya için görünmez olduğunu düşünen jimin, şimdi fark edilmenin verdiği yaşam soluğunu bu yirmi...
"Hâlâ hissetmeye başladığında, bunun aşk olduğunu söyle bana..."
Heavenly-cigarettes after sex
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
****
Ara sokaklarda usul usul yürümeye devam ederken, havada garip hir sessizlik hâkimdi. İkisi de yaklaşık 5 dakika önce gerçekleşen ani öpücükle sarsılmış, birbirlerine söyleyecekleri sözlerin, göz göze gelmelerinin arkasında bulunan o cesareti yitirmişlerdi. Jimin, hoseok'un ne hissettiğini deli gibi merak etse de, uzun saçlı bu zarif adamın sessizliği karşısında boyun eğdi. Hoseok onu öpmeden önce güveniyorum dese bile jimin, rahatsız olmuş olabileceği ihtimalinden ötürü huzursuzdu. "Yapmamalıydım belki de..." diye geçirdi içinden. Bunu derken kalbi çarptı istemsiz. Kendine henüz itiraf edemediği bazı duyguları, bedeni ona sunuyordu.
Jimin, kaçmak ve yüzleşmek arasında bir seçim yapmak zorundaydı ama nasıl olacaktı bu? Hoseok'un ne düşündüğünü dahi bilmezken onu öptüğü zaman hissettiği o narin ve heyecan verici duyguyu önce kendine, sonra hoseok'a nasıl anlatabilirdi? Hoseok'tan kaçsa bile, onun ruhunda yaratmış olduğu bu bilinmez histen kaçamazdı. Ve bu her ne kadar kulağa olumsuz bir şeymiş gibi gözükse de jimin, kendi ruhunu daha önce hiç bu kadar yakından görmemişti.
Hoseok, jimin'in sessiz oluşundan ötürü nasıl adım atacağını bilmiyordu. Dokunsa onu incitecekmiş gibi hissediyordu. Yaşadıkları bu beklenmedik olay, onların iki yabancı olduğunu hem unutturmuş hem hatırlatmıştı. Hoseok, jimin'in onu öpeceğini düşünmemişti, hazırlıksızdı. Dudakları birbirine değdiği ilk anda kalbinin ritmi, jimin'in ritimlerine eşlik etmişti. Minik bir öpücüktü lâkin onların nefesini kesecek kadar güçlüydü. Biraz daha sürseydi, kalbinin yerinden çıkacağına yemin edebilirdi hoseok. Ama bu hisler onu korkutuyordu. Tanıdık gibiydi fakat gittikçe yeni, bilinmeyen hislere adım attığını fark etti.
Oyunculuk kariyeri onu zararlı ilişkilere sürüklemiş ve bunu izleyen olaylar yaşatmıştı. Içinde bulunduğu sektör yüzlerce bilinmezlikle doluydu. Ama hoseok, hayalleri için o bilinmezliği kabul etmişti. Namjoon olmasa, belki de bu kadar ilerleyemezdim diye düşünürdü hep. Çünkü ününden faydalanmak istediği insanlar sırayla onu uçurumdan itmeye başladığında, hoseok gözlerini yeni açmaktaydı. İlk önce 3 yıllık ilişkisi bitmiş ardından oyunculugu üzerinden iftira atılmıştı. Hepsinin anlaşır gibi üst üste olması, hayat hep böyle acımasız mıdır? sorusunu sordurmuştu ona.
Derin düşüncelere daldığını fark edip, sıyrıldı hemen. Önce etrafına, sonra da oldukça düşünceli gözüken jimin'e baktı. Bir şeyler yapmalıyım diye düşündü hoseok. Nedenini bilmese de, genç olana hissettiği şefkat ve güven şu an her şeyi bir kenara itip, ona odaklanmasını sağladı. "Sessizlik dolu anılar mı elde edeceğiz yoksa?" Gülümseyerek jimin'e baktığında, biraz da olsa rahatlamasını ve onunla konuşmasını istiyordu. Jimin onu ele geçiren düşünce silsilesinden, hoseok'un her yere sinen sessizliği nihayet bozması sonucunda çıkmıştı. Dalgın olduğu için ne dediğini anlayamamıştı ama hoseok'un yüzündeki gülümseme rahatlamasını sağlamıştı.
