"Belki de ihtiyacım olan sadece bunlar değildir."

"Ne?" diye sordum. Bir cevap verecekken içeriye giren Enes'le birbirimizden uzaklaştık. Gözleri direkt Ateş'in gözlerine dokunurken, "Karar verdiniz mi?" diye sordu. Ateş ellerini dizlerine hafifçe vurarak ayaklandığında ben de ayağa kalktım.

Gözlerim Enes'in dövmelerle kaplı vücudunda gezindi. Tolga ile benziyordu. Yüzünü incelerken farkına vardığım şey buydu. Bir alakaları var mıydı bilmiyordum. Üzerinde kolsuz siyah bir tişört vardı. Kolları ve açıkta kalan boynundan görebildiğim kadarıyla tahminen tüm bedeni dövmelerle kaplıydı. Dövmeci olduğundan bu çok normal geliyordu.

"Ben biraz düşüneceğim, ona kadar Zeynep'in dövmesini yapacağım." Kaşlarım son kelimesiyle sertçe çatılırken hızla ona dönmüştüm. Enes'in şaşkınlık dolu sesle, "Sen mi yapacaksın?" diye sormasıyla Ateş alayla güldü. "Ne şaşırıyorsun oğlum? İlk defa mı dövme yapacağım?" Daha önce kaç defa dövme yapmıştı? Bu işte Enes kadar iyi miydi? Ateş'in dövmemi yapmak istemesi beni biraz daha gerdi.

Simsiyah gözleri en sonunda üzerime çevrildiğinde tedirgin bakışlarımı fark ederek, "Sorun yok, bebeğim," diye mırıldandı. "Çok kez yaptım. Acırsa tırnaklarımı sol koluma geçirmene de izin veririm." Yanımda durup elimi tutmasını daha çok isterdim. Bunu ona söylemedim. Sessizce kafamı salladığımda bu sefer konuşan kişi Enes oldu.

"Endişelenmene gerek yok, bu piç benden de iyidir bu işte."

Gözlerimi kıstım. "Niye şaşırdın o zaman?"

"Uzun zamandır yapmaktan zevk almadığını söylüyordu. O yüzden şaşırdım. Neyse. O zaman burayı size bırakarak yemeğe çıkıyorum." Göz kırptı. "Sevgilileri yalnız bıraktığım için sevap kazanırım umarım."

"Dövme yaptırmak bildiğim kadar günah. Sen ekstra günah kazanmış oluyorsun," dedim gülerek, ardından kaşlarımı çattım. "Ve biz sevgili değiliz." Enes kaşlarını kaldırarak alayla güldü. "Şimdilik," dedi Ateş. Ona ters ters bakmam yetmedi, dirseğimi karnına geçirdiğimde kısık sesle inledi. Siktir. Yanmıştı çocuk. "İyi misin? Acıtıyor mu?"

"İyiyim, sorun yok."

Enes, "Ben kaçtım. En fazla yarım saate gelir, seninkini hallederiz," dedi Ateş'e. Kısa bir an bana baktı. "Memnun oldum, yenge." Ona yengen değilim diyecektim ki odadan çıkmıştı. Arkasından ağzı açık bakarak kaldığımda kafamı iki yana sallayarak kendime geldim. Dudaklarımı birbirine bastırmadan önce, "Tolga'ya benziyor," diye mırıldandım.

"Abisi." Yenge takıntısı belli oldu.

Kaşlarım çatılırken, "Ne?" diye sordum. "Abisiyle yakınsın ama kendisiyle düşmansın?" Seslice nefesini vererek başını salladı. Başka bir şey sormama fırsat vermeden elimden tutarak beni odadan çıkararak dövme yapacağımız yere geçmiştik. Böylece soru sormamı istemediğini yeterince belli etmişti. Tolga'dan bahsetmek hoşuna hiç gitmiyordu.

"Uzan buraya." Gösterdiği yere uzanarak sol kolumu koltuğun kolçağına yasladım. Ona dövmenin olacağı noktayı göstermemin ardından bir spreyi alarak oraya sıktı. "Dezenfektan," diye mırıldanarak açıkladı. O iğneleri ayarlarken biraz daha gerilmiştim. Bunu fark ettiğinde duraksadı. "Güzelim, gerginliğin benim yapmamdan dolayıysa Enes'i çağırayım."

Başımı iki yana salladım. "Yok, sadece hiç yaptırmadığım için bilmiyorum acısını." Ofladım. "O kadar dövüştüm, fiziksel acı çok da önemli değil benim için. Ama ne bileyim. Gerici geldi."

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | KIRMIZI Onde histórias criam vida. Descubra agora