𝓣𝓱𝓮 𝓶𝓪𝓻𝓪𝓾𝓭𝓮𝓻𝓼

Noel Tatili

Hızla geçen kasım ve aralık ayının sonunda dört arkadaş sandıkları ellerinde Hogwarts trenine doğru ilerliyorlardı.

Son iki ayda isimlerinin hakkını vererek birçok türlü belaya bulaşmış ve cezalar almışlardı. Öncelikle Remus aklına koyduğu gibi Avery ve çetesi için bir plan hazırlamış ve akşam yemeği sırasında bağıra bağıra şarkı söylemelerini sağlayarak tüm okula rezil etmişlerdi.

Daha sonra James ve Snape arasındaki atışma daha da artmış, her iki taraf da gün geçtikçe çirkefleşmişti. Hal böyle olunca da çapulcular da arkadaşlarını yalnız bırakmamış sık sık Sümsükus lakabını taktıkları Severus Snape ile uğraşmışlardı. Bu bazen sadece laf dalaşı şeklinde oluyor bazen de minik şakaların kurbanı olarak onu seçiyorlardı.

Her şey ne kadar karşılıklı olsa da bir şekilde her zaman olay anına yetişen Lily, hep Snape'in tarafında oluyordu. Hatta gerçekten ilk Snape sataştığında bile! Fakat James be kadar ısrarla aynı binada oldukları için onların tarafını tutması gerektiğini sık sık dile getirip sinir olsa da hiç birinin pek taktığı söylenemezdi.

Aslında birlikteyken hiçbir şeyi fazla taktıkları söylenemezdi. Kimsenin ne dediğini umursamadan tüm Hogwarts'ın altını üstüne getiriyorlardı. En usluları ve gruba en zor adapte olan Remus bile onlarla birlikteyken içindeki minik haylazın çıkmasına izin veriyordu. Ama ne kadar geç alışsa ve bazen diğerlerini dizginlemek zorunda kalsa da çapulculuk konusunda diğerlerinden aşağı kalır yanı da yoktu. En ince düşünülmüş planlar genellikle ondan çıkıyor ve yüksek başarıyla tamamlanıyorlardı.

Tüm okulda iyi veya kötü bir nam salmış olan dört arkadaş profesörleri de iyice kendilerinden bezdirmişlerdi. Hatta o kadar ki Slughorn bile Sirius'la eskisi kadar ilgileniyor gibi görünmüyordu. Tabii bunda Sirius'un Slug Partilerinde ailesi hakkındaki sorulara verdiği soğuk cevaplarda etkiliydi. Ve hazır konusu açılmışken söylemek gerekirse, Sirius, doğum gününden sonra mektuplardan kimseye bahsetmemiş ve onları kendisi de fazla düşünmemeye çalışmıştı. En azından onlar için ağlamıyordu, mektupları ikinci kez okumamıştı veya yapması gerekenler hakkında ikileme düşmemişti. Ailesiyle ortak noktada buluşmayı hala her şeyden çok istiyordu ama onlarla iyi anlaşmak için kendisinden başka biri gibi davranmayacak ve arkadaşlarıyla arasını bozmayacaktı.

Ve dördünün dostluğunun yanı sıra kızlarla da araları oldukça iyiydi. Lily her ne kadar içten içe onlara sinir olmaya başlasa da Severus'a bulaşmadıkları zamanlarda arkadaşça vakit geçirebiliyorlardı. Marlene sonunda tüm arkadaşları birbiriyle anlaşabiliyor diye mutluydu. Doracas gitgide kendini gruba daha da ait hissediyordu. Mary de eskiye göre daha iyi sayılırdı. Sirius'la aralarını düzelttikten sonra kendisi de etrafındakiler de biraz huzur bulabilmişti. İkisi tam olarak arkadaş sayılmasalar da kavga etmiyor ve ortam bozmuyorlardı.

Ve ikisi de o günkü konuşmalarından diğer arkadaşlarına bahsetmemişlerdi. Sadece herkes bir şekilde aralarının düzeldiğini anlamıştı ve fazla üstünde durmamışlardı. ne de olsa çocuklar fazla sorgulamazlar, değil mi?

Sorgulanmayan bir diğer durumsa Remus'un aylık ortadan kaybolmalarıydı. James, Sirius ve Peter haylazlıklarla, şakalarla, planlarla ve -pek inandırıcı olmasa da- derslerle o kadar yoğunlardı ki, bu minik kaçamaklar fazla göze batmıyordu ve minik yalanlarla işin içinden çıkabiliyordu. Ne kadar gerçekten inandırıcı olmasalar da... Ama ne demiştik, çocuklar işte!

Ve işte şimdi de tatil zamanı gelmişti. İyisiyle kötüsüyle bitirdikleri ilk yarının ardından evlerine dönmek üzere Hogwarts trenine binmiş ve James'le Sirius'un eski kompartımanına oturmuştu dört arkadaş.

Bindiklerinde kısa bir süre konuştuktan sonra, Peter ve Remus uykuya dalmışlardı. Başını cama yaslamış olan Sirius'un da hali uyumaktan pek farklı sayılmazdı.