Beklenen Paket

46 3 8
                                    

James heyecanla yeni güne uyanmıştı. İçi neşe doluydu bu gün. Sanki uzun zaman sonra ilk kez güneş bu kadar parlak, hava bu kadar güzel, kuşlar bu kadar cıvıl cıvıldı. Çünkü uzun zamandır beklediği an sonunda gelmişti: bugün büyük gündü!

Bugün yılın ilk Hosgmade gezisiydi ve James oraya ilk kez gidecek üçüncü sınıflardan bile daha heyecanlıydı belkide. Mannix'e verdikleri sipariş sayesinde yarın hiç eğelenmedikleri kadar eğeleneceklerdi. Bu onlar için o kadar büyük bir olaydı ki kaç gündür tek konuştukları ve düşündükleri şey buydu. Mannix'e bile konuştukları günden beri her karşılaştıklarında hatırlatıyor ve unutmamasını tembihliyorlardı. Neyse ki Mannix de en az onlar kadar heyecanlıydı çünkü bunu başka birine yapsalar karşılaşmamak için yol değiştirirdi.

James, her zamanki sabah rutinlerini gerçekleştirdikten sonra hızlıca arkadaşlarını uyandırdı. Gariptir ki Sirius bile bu sefer fazla nazlanmadan uyanmıştı. Hazırlanıp kahvaltıya inen dört arkadaş, Mannix ve arkadaşlarının oturduğu tarafa selam verdikten sonra her zamanki gibi kızların yanına oturdular.

Günaydınlaşma faslı bittikten sonra Doracas söze girdi. "Bakıyorum da çok mutlusunuz bugün."

Marlene de bu tuhaf hallerini fark etmişti ve Doracas'ı destekler biçimde konuştu. "Hem ne zaman abimle bu kadar yakın oldunuz?"

"Böyle söyleme Marls, Mannix'i her zaman sevmişimdir." Dedi James fakat hiçbiri tuhaf gülümsemelerini bastıramıyordu. Bu halleri kızları da gülümsetse de meraklandırmaya da devam ediyordu. Bu sefer de Lily şansını denedi. "Ama yine de bugün bir tuhaf gibisiniz. Bir şey mi oldu?"

Dört çocuk birbirine baktılar ve sonrasında kızlara doğru dönüp aynanda cevap verdiler. "Yoo"

"Öyle olsun bakalım." Dedi Marlene fakat bir şeyler karıştırdıklarını ve bunun abisiyle de ilgisi olduğunu anlamıştı.

Yemeklerini bitirdikten sonra Marlene hızla ortak salona çıktı. Bu gariplik Mannix'in de parmağı vardı ve Hosgmade'e gitmeden onunla konuşmak istiyordu. Neyseki abisi henüz çıkmamıştı ve bir köşede arkadaşlarını bekliyordu. Marlene bunu bir fırsat bilerek hemen yanına oturdu ve abisine sarıldı. "Dünyanın en iyi abisi nasılmış bakalım?"

"Sonunda bizi hatırladın demek Marley."

"Öyle deme! Arkadaşlarının yanında rahatsız etmek istemedim."

"Peki, öyle olsun bakalım." Dedi ve kardeşinin omzuna kolunu attı Mannix.
"İlk yılın nasıl gidiyor bakalım?"

"Gayet güzel. Peki sen ilk Hosgmade gezine gitmeyecek misin?"

"Tabii ki gideceğim. Thedore'u bekliyorum."

"Peki Simon, o gelmiyor mu?"

"O çoktan gitti." Mannix birden sırıtmaya başladı. "Randevusu var."

Bunun üstüne Marlene de kıkırdadı. "Merlin aşkına! Kiminle?"

"Huflepuff'tan bir kızmış. Daha bizi de tanıştırmadı. Umarım bugün tesadüfen karşılaşırız." Dedi muzipçe sırıtarak.

"Eminim bunu şansa bırakmazsın."

"Beni çok iyi tanıyorsun Marley."

"Peki sende bir hareketlilik var mı?" Diye sordu Marlene sonrasında imalı sesler çıkararak.

"Yok. Bana öyle bakma Marley yok cidden. Hem olsa ilk öğrenen sen olursun."

"Ben sözümü aldım o zaman!"

"Anlaştık ama sende bana söz ver."

"Hmm, düşünmem lazım." Dedi Marlene şakacı bir şekilde. Fakat Mannix belli ki bunu ciddiye almıştı.

𝓣𝓱𝓮 𝓶𝓪𝓻𝓪𝓾𝓭𝓮𝓻𝓼Место, где живут истории. Откройте их для себя