15. BÖLÜM

6.3K 334 275
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR...

Adamın kollarının arasındaki kadına hırsla, kıskançlıkla baktı Sara. Ağlayacak gibiydi, ağlayamazdı. Güçsüz biri gibi gözükemezdi. Özellikle bu manzara karşısında dimdik durması gerekiyordu. İkisine baktığında, geçmişe gitti bir anlığına. O yüzük ona da takılmıştı, o da böylesine mutluydu. Kabul ettiği gibi boynuna sarılmıştı Savaş' ın, tıpkı şu an Afra' nın yaptığı gibi. Şimdi onu bu evde istemeyen arkadaşları, o gün ikisini aynı böyle alkışlamıştı. Ne çok şey kaybetmişti Sara. Hiçbirine üzülmüyordu, Savaş hariç. Başkasını öpen dudaklarına, başkasının beline dolanan kollarına baktı. Söz verdi kendine, eninde sonunda tekrar kazanacaktı bu küçük sıçanla olan "savaşını".

Savaş kimse yokmuşçasına öptüğü kadından zar zor ayrıldı. Afra' nın pembeleşen suratına, şişen dudaklarına iç çekerek baktı. Diego' nun sesiyle o tarafa döndüğünde hafif dolu olan gözlerle çarpıştı gözleri. Bir sürü duygu barındıran gözlerde ağır basan öfke ve hırs adamı huzursuz etmeye yetti. Uğraşacağını biliyordu, boş uğraşlar olacaktı bunlar. Diego hevesle atıldı onlara doğru.

"Bu gece bu güzel olay için birlikteyiz, hadi kutlayalım."

Elindeki şampanyayı patlattı adam. Sara bacaklarının titrediğini belli etmemeye çalışmak adına şezlonglardan birine oturdu. Elindeki şampanyayı bardaklara doldurup hepsine uzattı teker teker Diego.

Savaş' ın elinden tutarak bir şezlonga yönlendirmesiyle oturdu Afra. Ayakları yerden kesilmiş gibiydi. Eline tutuşturulan bardaktan bir yudum aldı. Yüzünü buruşturdu önce, sonra tekrar yudumladı bardağını. Yanındaki adama çevirdi bakışlarını, hayran hayran baktı uzun bir süre. Göz göze geldiklerinde çekmedi bakışlarını üstünden. Savaş aşık olunası gülümsemesiyle soru sorduğunda iç çekmemek için kendini zor tuttu.

"Bir şey mi oldu?"

İki yana salladı başını Afra.

"Bu bakışları neye borçluyum?"

Omuz silkti.

"Bilmem."

Sıcak sudan yayılan buharlara baktı, tekrar adama döndü ardından.

"Girelim mi?"

Savaş başını salladığında durdurdu adamı eliyle.

"Önce bir lavaboya gideyim, elimi yüzümü yıkayacağım."

"Tamam. Üst katta soldan ikinci kapı."

Birkaç adımda bahçe kapısından içeri girdi. Merdivenlerden çıkıp Savaş' ın tarif ettiği şekilde banyoyu buldu. Arkasından açılan kapıyla şaşkınca baktı.

"Savaş?"

Cevap vermeden dudağına kapanan adama acemice karşılık vermeye çalıştı Afra. Nefes almadan öpüyordu Savaş, hırpalarcasına, susuzluğunu giderir gibi. Büyük elleri belinin iki yanından sarmaladı, kalçası sertçe vurdu lavabonun soğuğuna. Nefessiz kaldığını hissettiğinde geri çekildi, adamın dudaklarının kendininkilerden ayrılmasıyla bir boşluk hissetti. Savaş' ın gözlerinde gördüğü ifadeyle gülümsedi. Arzu, saf arzu. Ama aradığı başka bir şey vardı, bu kararmış bakışlarda aşk aradı. Kırıntısı bile yoktu.

Savaş kızın gülüşü solarken kaşlarını çattı.

"Ne oldu?"

Afra yersiz bir endişe yaşadığının farkındaydı, düşüncelerini aklından uzaklaştırdı hızlıca. Tekrar gülümsedi.

ZEMHERİ (+18)Where stories live. Discover now