15🌼

505 22 11
                                    

Karşınızda Hüray

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karşınızda Hüray. Ne düşünüyorsunuz? Yorumlara yazarsanız sevinirim. 🙂

🌼

Hüray'dan

Selim'in odasından çıktıktan sonra Yadenur'a bakındım. Camdan dışarıyı izliyordu. Tepsiyi bıraktıktan sonra yanına gittim. Yanında olduğumu fark etmedi. Derin düşüncelere dalmış gibiydi.

"Ne düşünüyorsun?" dedim.

Korkmuş olacak ki irkildi. O koca gözleri mümkünmüş gibi daha da büyüdü ve kafasını kaldırdı. Aramızdaki boy farkı bazen komik olabiliyordu ve o anlardan biri de şu andı. Yadenur kısa değildi ben fazla uzundum. Çoğu kız yanımda küçücük kalıyordu. İki metre olmak bunu gerektiriyordu. Bu manzara karşısında tebessüm ettim.

"Hiç. Öyle dalmışım." dedi.

"Sana bir haberim var. Odana yeni bir hasta geliyor."

Heyecanla bana baktı. Gözlerindeki parıltı görülmeye değerdi.

"Gerçekten mi? Yalnız kalmaktan sıkılmıştım. Ne zaman gelir?"

"Yatış işlemleri yapıldı." Servis kapısı açıldı ve yeni hasta valizleriyle giriş yaptı.

"Bak geldi bile." dedim. Yadenur'un bakışları da baktığım yere kaydı. Gelen hasta da on sekiz yaşındaydı. Buraya genç hasta nadir geliyordu. Romatoloji bölümü genelde yaşlılara hizmet veriyordu.

"Ben gidip tanışayım o zaman." diyip odayı işaret etti.

"Tamam. Ben de az sonra geleceğim."

Odaya doğru hızlı adımlarla ilerledi. Arkasından bir süre heyecanlı halini izleyip güldüm. Bu kız beni güldürmeyi kolaylıkla başarabiliyordu.

"Hüray sen neye gülüyorsun öyle?" Bir el omzuma dokundu. Bu Kaan'dı. O da baktığım yere bakıyordu yani Yadenur'a.

"Aklıma bir şey geldi de ona gülüyordum." diyip geçiştirmeye çalıştım ama Kaan inanmamış gibi bakıp tek kaşını kaldırdı.

"Otursana sen bir." Banklara oturduk. Ne var der gibi baktım.

"Kim o kız? Hastane çalışanı olmadığı kıyafetinden belli. Öğrenci desem eşofmanla burada işi olamaz. Aklıma bir ihtimal geliyor ama es geçmeye çalışıyorum."

Kaan'a yalan söyleyemezdim. Öğrenmedikçe de peşimi bırakmazdı.

"Hastam Yadenur." dedim. Ellerimi birbirine bağladım.

"Sizi izliyordum. Kıza nasıl baktığını gördüm ve ben bu bakışların anlamını biliyorum Hüray. O senin hastan farkındasın değil mi?"

Kaan hep kaçmaya çalıştığım gerçekleri karşıma geçmiş söylüyordu. Kaşlarım çatıldı.

"Biliyorum." diyip ellerimi yumruk yaptım.

"Böyle bir şeyin olmayacağını da biliyorsun o zaman." Kaan'ın da kaşları çatıldı.

"Neden olmasın? Ben onun tedavisine karar veren doktor değilim. Tek yaptığım tansiyonunu ölçmek, kanını almak ve kontrol etmek."

"Hüray kendine gel oğlum. O kıza bir şey olsa duygularını devre dışı bırakıp diğer hastalara olduğu gibi müdahale edebilecek misin?"

Hızla yerimden kalkıp servis kapısına doğru yürümeye başladım. Ellerim hâlâ yumruk şeklindeydi. Duyduklarım beni sinir etmeye yetmişti. Daha fazlasına lüzum yoktu.

"Hüray nereye?" Kaan'ın seslenmesini umursamadan yürümeye devam ettim.

Terasa çıktım. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Kaan'ın dediklerini düşündüm. Yadenur'a bir şey olursa ne tepki verirdim diye hayal etmeye çalıştım. Hayali bile kalbimi acıtmaya yetti de arttı. Bütün sinirimi çıkarırcasına yumruğumu duvara vurdum. En son bu kadar çaresiz hissettiğim gün babamı kaybetmiştim.

Sadece işimi yapıp Yadenur'dan uzak durmam gerekiyordu. Bunu başarabilecek miydim? O iri ela gözlerden uzak durabilecek miydim?

Elimin acısıyla yüzümü buruşturdum. Kan yere damlıyordu.

Tekrar servise indim. Kaan ortalıkta gözükmüyordu. Hemşire odasına geçtim. Pansuman dolabına bakarken Kübra'nın sesini duydum.

"Hüray bey elinize ne oldu? İyi misiniz?"

"Önemli bir şey değil." diyip malzemeleri çıkarmaya başladım.

"Durun ben hallederim." dedi ve önüme geçti.

"Gerek yok." desem de beni dinlemiyordu.

"Oturun lütfen. Pansumanı tek elinizle yapamazsınız."

Sandalyeye oturdum ve elimi uzattım. Pansumanı yaparken arada bana bakıp duruyordu. Bakışlarındaki farklılığı anlayabiliyordum. Ne zaman Kübra'yı görsem bana bakarken yakalıyorum. Bu yüzden mesafe koymaya özen gösteriyordum. Bitirdikten sonra teşekkür edip sandalyeden kalktım.

"306'ya yeni bir hasta geldi. Onun hasta defterini doldurmanız gerekiyor. Sizi arıyordum ben de." dedi.

"Teşekkür ederim Kübra."

306'ya doğru yürümeye başladım. Kapısının önüne gelince boğazımı temizledim. İçeri girdiğimde yeni hasta ile birlikte sohbet ediyorlardı. Ben girince gözler bana çevrildi. Yadenur'a bakmamak için kendimle büyük bir savaş veriyordum.

"Geçmiş olsun. Damar yolunuz açılmış, güzel. İsminiz nedir?"

"Hale." dedi yeni hasta. Defterini doldurmaya başladım. Lupus ve skleroderma hastasıydı. Çocukluk yaşlarında teşhis konulmuştu. On dakika gibi bir süre geçtikten sonra nihayet bitmişti. Yadenur'a ufak bir göz attım. Sargılı elime bakıyordu.

"Size EKG çekeceğim. Yatağa uzanın hemen geliyorum." dedim ve odanın çıkışına doğru ilerledim. EKG çekmeyi sevdiğim söylenemezdi çok da yetenekli değildim bu konuda. Yadenur'la olan maceramı hatırlayınca güldüm. Süt beyaz bedeni ne kadar gerilmişti.

Aleti alıp odaya girdim. Hale'nin yanına gelip aradaki perdeyi çekecek iken Yadenur'a baktım. Yanakları kızarmıştı.

"Yadenur iyi misin? Ateşin mi var?" Ona doğru yaklaştım. Elimi alnına koydum ama normaldi. Galiba yine utanmıştı.

"İyiyim." dedi ve yanındaki komodinin üstündeki şişeden su içti. Ciddi kalabilmek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Diğer hastanın tarafına geçip perdeyi çektim. İşlem bittikten sonra Hale ve annesine "Doktorlar bir saat sonra gelirler. Tekrar geçmiş olsun." dedim ve odadan istemeye istemeye ayrıldım. Anlaşılan bugün zihnimi tamamen Yadenur işgal edecekti.



T.A.KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin