↭ İhanet (8. Bölüm) ↭

119 84 5
                                    

  

——————✧◦♚◦✧——————⋆ ——————✧◦♚◦✧——————⋆ ——————✧◦♚◦✧——————⋆

Bir kabus terler içinde uyanmama neden olmuştu. Rüyağımda Toprak'ı görmüştüm. Yardıma ihtiyacı vardı. Ama bu rüya da, tıpki diğerleri gibi kısa süre sonra zihnimden uçup gitti. Etrafıma bakındım Perdeden içeri sızan kırmızı ışık sayesinde güneşin yeni doğduğunu anladım. Perdeler kapalı olduğu için balkonu göremiyordum. Kasvetli bir havası olan bu oda düne nazaran daha az kötü kokuyordu.

   Cafer odada değildi. Belki balkondadır diye balkona çıktım. Yüzünü avuçlarının içine almış, oturuyordu. Beni duyunca ellerini yüzünden çekti ve bana döndü. "Günaydın!" dedi. Cevap veremediğim için gülümsemedim.

   Yanındaki sandalyeye oturdum. Gözleri kıpkırmızı olmuştu ve göz altları mosmordu. Sanki tüm gece boyunca bir gram uyumamıştı. Acaba Kate yüzünden miydi?

   Çıkarken yanıma aldığım not defterine 'Diğerlerini kurtarmaya gitmeliyiz' yazıp Cafer'e uzattım. "İkimiz mi? Saha silah kullanmayı bile bilmiyorsun." dedi bana doğmak üzere olan güneşe bakarak.

    'O zaman öğret' yazıp ona uzattım. Okuduktan sonra hiçbir şey demeden kalktı ve odaya girdi. Odaya girince "Toparlan. Gidiyoruz" dedi. İçeri girdim, toplandım ve not defterimle kalemimi de yanıma aldım.

  Otelden çıktık ve bir arabanın önünde durduk. Cafer arabanın camını dirseği ile kırdı. Dirseğinden kan süzülmeye başlamıştı ama bir kaç saniye sonra durdu. Ona 'ne yapıyorsun' dermişçesine bir bakış attım ama o bana bakmadı. Araba camı kırıldığı için ötmeye başlamıştı. Kapıyı açıp arabaya girdi ve yolcu koltuğunu benim oturmam için içerden kapıyı açtı.

  Arabaya oturduğumda direksiyonun altındaki kablolarla bir şey yaptığını gördüm. Arabaya doğru gelen birini gördüm ve Cafer'e o kişiyi göstermeye çalıştım ama o ilgilenmedi. Bize doğru gelen kişi bize çok yaklaşmıştı. Tam o anda Cafer arabayı çalıştırdı ve kaçtık. Bir süre konuşmadık ta ki boş bir arazide durana kadar. Cafer arabadan inince ben de indim. Cafer yolun kenarına atılmış bir kaç plastik şişeyi yere dizdi. Şişelerin karşısına geçti ve belindeki tabancayı çıkarttı. "Yanıma gelsene." derdiğinde yanına gittim.

   Silahı elime verdi. "Böyle tutmalısın ve hedefine bu şekilde bakmalısın." Anlatırken aynı zamanda da gösteriyordu. İlk denememde başarısız olunca arkama geçti ve silahın üstünde duran ellerime ellerini koydu. "Sana yardım edeyim." Sesi netti. ve zerre titrememişti. Şu an Toprak bana gösteriyor olsaydı ikimiz de domates kadar kırmızı olurduk ve Toprak'ın sesi mutlaka titrerdi. Yani Cafer bana aşık değildi. Teni tenime değiyordu. Cildi buz gibiydi. Ölü gibi...

  Duruşumu düzeltti ve ateş etti. Şişelerden birini vurmuştuk. İkinci ateş etmemden sonra arkamdan çekildi ve benim vurmammı bekledi. Hepsini vurmayı başardığımda "Tebrikler." dedi mekanik bir sesle. Güldük. Silahı ona uzattım ve silahı aldı. İçindeki kurşunları kontrol etti. Silahı bana doğrultunca ikimizin de gülümsemesi soldu.

   "Herkese güveniyorsun Bilge. Bu bir gün başına bela olacaktı. İşte o gün geldi." Gözlerim doldu. Cafer'in bana ihanet edeceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Ona Toprak'a güvendiğim kadar güvenmesemde onun bana silah doğrultacak kadar aptal olduğunu düşünmemiştim. Beni öldürdükten sonra ne yapacaktı ki?

  Silahı indirdi. "Şaka yapmıştım Bilge. Sadece dalga geçiyordum." dedi ve bana sarıldı. Ona geri sarılmadım ve beni bırakmasını bekledim. "Gerçekten özür dilerim. Kötü bir amacım yoktu. Lütfen beni affet." Bir süre bekledim ve başımı salladım. "Yani beni affettin." Başımı tekrardan salladım.

•Ö𝐥ü𝐦𝐞 𝐊𝐚𝐟𝐚 𝐓𝐮𝐭𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫 (Sesli Kitap)•Where stories live. Discover now