Altmış Dördüncü Bölüm

66.5K 5.5K 2.4K
                                    

Selam

Okuduğunuz saat ve tarihi not eder misiniz?

Girişte içerik uyarısı mevcut. Kelepçe işimiz vardı, ona bakıp çıkacağız dkdk En açık yazdığım içerik olabilir, emeğime saygı duyup okuyacaklara sevgiler :)

Satır aralarını boş geçmeyin lütfen.

*

!!İçerik Uyarısı!!

Dudaklarımı hafifçe aralanmış olan kalın dudaklara sürterek nefesimi o küçük boşluğa üflediğimde demir başlığa çarpan kelepçenin çıkardığı metalik sesle Savaş'ın sabırsız sesi kulağıma çalındı. "Asu sabrımın sınırlarındayım yavrum," dedi sert ve otoriter bir ses tonuyla. Sabırsızca verdiği nefesi tatlı bir esintiyle dudaklarıma çarpmış ve beni sersemletmişti.

Kelepçe yüzünden arkaya uzanarak gerilen kol kaslarındaki damarlar şişerek belirginleşmişti. Boğazımı kurutan bu görüntüyle yutkunma ihtiyacı hissettim.

Güçlü bir adamdı. Sarıldığında, kolları bedenimi kafes gibi sardığında bu gücünü, kuvvetini daha net hissedebiliyordum. Elimi tutarken bile hissediliyordu bu.

Ellerimin arasındaki pazularındaki kaslar kaskatıydı. Demire dokunuyormuşum gibi bir sertliğe bürünmüştü. Tırnaklarımı hafifçe tenine sürttüğümde yatak başlığının demirlerine sardığı parmaklarını sıklaştırdı. Daha sert sıktı tuttuğu demiri. Onu etkim altına almak göğsümü kabarttı. 

Çene kemiğini oynattı yoğun bakışlarıyla yüzümü tararken. "Ateşin var mı?" dedi ilgili bir ses tonuyla. "Hmm," dedim dudaklarımda oluşan arsız gülümseme eşliğinde. "Yanıyorum sanırım," 

Burnundan güler gibi bir nefes verdi. "Onu hissedebiliyorum. Hâlsizliğin geçti mi?" 

Alt dudağımı yaladım. "Evet, şu an bulunduğum konuma bakacak olursak geçmemiş mi sence de?" 

Çarpık gülümsemesiyle kucağında oturmakta olan bedenimi süzdü, "En son uyku bastırmıştı, kucağımda uslu uslu uyuyacaktın. Beni de yoldan çıkardın bir anda. Kendimi yatakta buldum," dedi boğuk sesiyle. "Bir de kelepçeli," diye eklediğinde dudaklarımdan sesli bir gülüş çıktı. "Senin de yoldan çıkasın varmış bunu sadece bana yıkma bence, adil değil." 

İnanılmaz bir enerji vardı içimde. Aldığım ağrı kesicilerin etkisiyle toparlanmış olmalıydım. Savaş da bebeği gibi ilgilenmişti benimle. Ayağa kalkmam zor olmamıştı. Umarım yarın da aynı enerjiye sahip olabilirdim. 

Gerginliğinden dolayı son derece sertleşen karın kaslarının üzerine yasladığım kalçamı basit bir hareketle geriye kaydırmamla birlikte başını kuvvetli bir hamleyle yastığa gömerek gözlerini sımsıkı kapattı. "Sikeyim, Asu hareket etme." Boynunda, alnında ve şakaklarında beliren damarlar şişerek belirginleşirken boğazından hırıltılı bir soluk döküldü. 

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin