Bölüm 9

245 19 9
                                    


 Multimedia da Huzur'un kurduğu sofra var.Valla ne yalan söyleyim canınız çeksin diye koydum.Şahsen benim ağzımın suyu aktı bile...Buradan Hataylılara selamlar...Bu arada size uzun bölüm demiştim ama bir an önce yayınlamak isteyince devamını yazmadan yayınladım kuzularım.Kızmayın ne olur.Bir an cümleyi yarım bırakıp yayınlıyordum kendimi son anda durdurdum.Yazım yanlışları varsa şimdiden özür dilerim.Düzeltmek için bile zaman kaybetmek istemedim.Hadi iyi okumalar canlarım.Neyi unutmuyoruz....Bol bol vote ve yorum.Hadi öptüm...



—SENEM—


Ertesi sabah uyandığımda üzerimden bir yük kalkmış gibi hissediyordum.Mehmet'in beni ikna edebileceğini sanmıyordum ama daha ilk günden ikna etmişti beni.Aslında doğru söylüyordu belki de benim için hayat bundan sonra başlayacaktı nereden bilebilirdim ki sonuçta.Çift kişilik yatakta iyice doğruldum.Dün gece konuştuktan sonra birlikte yemek yemiş daha sonra o kanepe bende yatağa geçmiştim.Ayaklarımı geniş yataktan aşağı sarkıttım.Hayatım boyunca yattığım ilk büyük yataktı bu.Her ne kadar kalkmak istemesem de gidip kahvaltı hazırlamalıydım.Dün gece bana istersem ormanda yürüyüş yapabileceğimizi söylemişti.Bende onunla biraz daha fazla vakit geçirmek için balıklama atlamıştım bu teklifine.Odadan çıkıp banyoya yöneldim.Diş fırçam yoktu.O yüzden kısa sürdü işim.Salona gittiğimde hala uyuduğunu gördüğümde bir an karşısına geçip onu izleme isteğiyle doldum.O sert gözleri kapalıyken o kadar tatlı duruyordu ki ! Küçük bir oğlan çocuğu gibi üzerindeki battaniyeye sarılmıştı.Üşümüş müydü acaba ? Geri adımlarla kaldığım odaya girip benim kullandığım battaniyeyi aldım.Daha sonra salona dönüp uyanmamasına dikkat ederek üzerine yavaşça serdim.Buram buram o erkeksi kokusu geliyordu üzerime doğru.Naneyle karışık bir şey daha vardı ama bir türlü anımsayamamıştım.Parmak uçlarıma basarak mutfağa doğru ilerledim.Önce çayı koydum sonra da dolaptaki kahvaltılıkları bir bir çıkardım.Güzel bir omlet de yaptıktan sonra Mehmet'i uyandırmak için salona döndüm.Tam kapıdan çıkacaktım ki konuşma seslerini işittim.

''Tamam aşkım.Akşama evdeyim işte.Hem sen beni çok mu özledin bakayım.''

''................................''

''Hımm....O zaman kocaman bir öpücük gönder bana ! ''

''................................''

''Geldiğimde birlikte yemek yeriz tamam mı balım ? ''

''................................''

''Görüşürüz.''

Arkasını döndüğünde kapının önünde dikildiğimi farketti.

''Ben hala uyuduğunu sanıyordum.''

''Erken kalktım.Kahvaltı hazırladım.''

''Tamam ellerimi yıkayıp geliyorum.''

Tamam anlamında başımı sallayıp mutfağa geçtim.İçime bir üzüntü çöreklenmişti.Nedenini anlamamıştım ama şuan Mehmet'e çok sinirliydim.Çay bardaklarını çıkarıp masaya koydum.Artık ne kadar sert koyduysam çay bardağının teki kırıldı.Masanın üzerine dağılan cam kırıklarını toplamaya çalışırken bir yandan da kendi kendimi azarlıyordum.Bana ne oluyorsa ! Genç adam istediğiyle konuşup istediğini yapabilirdi.Bir an gözümün önüne Mehmet'le başka bir kadının görüntüsü geldi.Tanrı aşkına ! O kadını öldürürdüm.Tıpkı şuan telefonda kiminle konuştuğunu bilsem gidip saçını başını yolacağım gibi.Bir yandan düşüncelerle boğuşup bir yandan da kırıkları toplarken elime bir cam battı.Ufacık bir kesik olsa bile bir anda acıyla inledim.Ne zaman geldiğini farketmediğim Mehmet koşar adımlarla yanıma gelip elimi ellerinin arasına aldı.Aramızdaki bu elektiriği bir ben mi hissediyordum.Sanki ondan bana doğru yüklü bir akım geliyordu da ben elektriğe kapılıp yanıyordum.Ellerim çoktan alev almıştı bile.Elimi çekmek isteyince sert bir hareketle yine elinin arasına aldı.Daha sonra beni musluğun yanına yürütüp parmağımı suyun altına soktu.Madem bir sevgilisi vardı niye bu kadar ilgili davranıyordu.O parmağımla ilgilenirken bende onun yüzünü inceliyordum.Kaç yaşındaydı acaba ? Evli miydi ya da ? Ama evli olsa parmağında yüzüğü olurdu herhalde.Kesin o kadın sevgilisiydi.O kaç yaşındaydı acaba ? Benim gibi sarışın mıydı ? Ya da doktor muydu ? Gerçi benim gibi bir lise mezunuyla sevgili olacak hali yoktu herhalde.Ne demişti Kemal,alanının en iyisi.Bu kadar başarılı bir doktorun mutlaka kendi gibi başarılı bir sevgilisi olmalıydı.Musluğu ne zaman kapatmıştı bilmiyorum ama şuan birbirimize bakıyorduk.Gözlerindeki o bakışların anlamı neydi be adam ? Gözlerinin rengi gittikçe koyulaşırken yüzüme doğru eğilmeye başladı.O yavaş bir şekilde üzerime eğilirken bende bu anın dejavusunu yaşıyordum.Tıpkı asansördeki gibi...Bir an sonra dudaklarımızın arasında santimler kala başımı çevirdim.Evet bu adamdan etkileniyordum.Ama sevgilisi olan bir adamla öpüşecek kadar da alçalmamıştım.Hemen geri çekildi.Eliyle ensesini kaşıyıp utançla başını öne eğdi.

Geceden Doğan Düşler #Wattys2015Where stories live. Discover now