Yaşlı adam elini pelerinin cebine attı ve yanında getirdiği küçük bir kutuyu gözler önüne serdi. Ardından, oyalanmadan işlemeli kapağı kaldırdı.


Altında, zümrüt bir bileklik vardı.


        "Eğer," dedi Rahip genç kızın gözlerine bakarak. "Çok zor bir durumda kalırsan, bu bileklik işine yarayabilir. Sana nasıl kullanman gerektiğini anlatacağım. Fakat, kullanmadan önce öğrenmen gereken bir sorun var."


Marinette şaşkınlıkla kutuyu eline aldı ve kafasını yana yatırdı. "Bir... sorun mu?"


"Evet, hem de büyük bir sorun. Bu nedenle, bilekliği kullanırken çok dikkatli olmalısın."

 ‿̩͙‿ ༺ ♰ ༻ ‿̩͙‿


        "Sınırdaki askerlerin sayısı her geçen gün artıyor." Nino elindeki raporu masaya bıraktı ve birkaç adım geri çekildi. Ardından, prensin odasını süsleyen koltuklardan birine yaslandı. "Yakında," dedi üniformasının yakasını düzeltip. "Harekete geçeceklerdir."


"Bizim ordumuz ne durumda?"


"Son çatışmadan dolayı çok fazla yaralımız var. Böylesine büyük bir savaşa hazır olduğumuzu sanmıyorum."


         Sarışın genç duydukları üzerine elindeki bardağı sert bir şekilde masaya bıraktı. Derin bir nefesi içine çektikten sonra, ayağa kalkıp odadaki tek pencereye doğru yürüdü. "Kendi başlattığımız savaşta yenilecek miyiz yani?"


       Bir süre ikisi de konuşmadı, sessizliğin odaya çökmesine izin verdiler. Ardından, Nino neşeli bir şekilde elini havaya kaldırdı. "Hadi ama," dedi her zamanki pozitif havasıyla. "Ben sadece ihtimallerden bahsediyorum. Kazanmamız da mümkün."


        Adrien ise arkadaşının yorumu üzerine kaşlarını çatıp arkasına döndü. Sırtını soğuk pencereye yaslarken, bakışlarının masanın üzerindeki raporda gezinmesine izin verdi. En sonunda, kafasını kaldırıp ciddi bakışlarını esmer gence yöneltti. "Feiyan sınırındaki kasabalardan asker alımı yapıldı mı?"


"Hayır, olası bir tehdide karşı oradaki erkekleri yedekte bıraktık."


        "O zaman muhafızları sınırdaki köylere gönderin." dedi ve gözünün önüne düşen sarı bukleyi geriye attı Adrien. "Yirmi yaşının üzerindeki sağlıklı tüm erkekleri toplayın."


        Nino'nun neşeli ifadesi endişeye dönüşürken, esmer genç kollarını açtı. "Saçmalama," dedi karşısındaki kişinin konumunu umursamayan bir tavırla. "Eğer sınırdaki erkekleri savaşa çağırırsak, kim bizi Feiyan'ın olası bir atağından koruyacak?"


"Güney sınırlarımızın güvenliğini garantilemediğimiz sürece, Feiyan hakkında endişelenme lüksümüz yok."


"Ancak-"


        "Bu son kararım, General." dedi ve otoritesini göstermek istercesine gözlerini Nino'ya çevirdi Adrien. Ardından, odadan çıkmak için kapıya doğru yürümeye başladı. "2 gün içerisinde askerleri toplayın. Ordunun başına ben geçeceğim, diğer komutanlara haber verin. Erzak ve silahlar konusunda da yarın Felix ile görüşeceğim."

a heavenly way to die [adrienette]Where stories live. Discover now