37. Bölüm

5.3K 436 217
                                    

Özür dilerim sevgili okuyucularım. Baştan beri benim aklımda olan o şeyleri değiştiremem üzgünüm...

Bu son bölüm değil. İki bölüm daha var. O zaman...

iyi okumalar diyemeyeceğim yine...

——————

Bayılmışım. En son hatırladığım Buluta iyi geceler dilediğimdi.  Sonrası karanlıktı.

Bir kaç dakika önce açmıştım gözlerimi İlaydanın ağlayışıyla. Ayça onun yanındaydı. Duygusuzca bakıyordum dakikalardan beri boş hastane duvarına. Ölmüştü. Benim sevgilim sonsuza dek gitmişti. Bunun farkına vardığımdan beri kalbim acıyordu. Beynim uyuşuyordu. Dakikalardan beri Bulut ile olan hayallerim geliyordu gözümün önüne.

Mimar olacaktı. Baba olacaktı. Mutlu olacaktı ve mutlu olacaktık. Ne oldu?

Gitti. Sonsuza dek gitti.

Dayanamadım daha fazla o hastane yatağında boğulmaya. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Nefesime gitmeye ihtiyacım vardı.

Titreyen bedenimle zorla doğruldum. Önümdeki koltukta oturan İlayda ve Ayça ayaklandı. İkiside ağlıyordu. Dağılmıştı. Bitiklerdi.

"Nevra.." diye fısıldadı acıyla. Sertçe yutkundum. Ayağa kalktım ve ona ilerleyerek sarıldım sımsıkı. Ağlamamaya çalıştım ama yinede titreyen sesime engel olamadım.  "İlayda sen güçlü bir kadınsın. Sen güçlüsün. Bundan sonra kendine çok iyi bak olur mu? Abin ve benim yerimede yaşa." İlayda ayrıldı ağlayarak.

"Ne diyorsun sen Nevra?" Diye sordu zorla. Gülümsedim. Ayça acıyla baktı bana. Ona baktım. "Canım arkadaşım. İlk arkadaşım." Dedim gülümseyerek. Fakat o an nasıl gülümsedim bilmiyordum. Sanırım çok acı bir gülümsemeydi ki Ayça aniden sarsılarak ağlamaya başladı "Teşekkür ederim sanada." Ona yaklaştım ve onada sarıldım son kez. O bana arkadaşlık etmişti. İkiside son zamanlarımda arkadaşım olmuştu.

Oysa ne kadarda korkmuştum doğru dürüst arkadaş edinmeden öleceğim diye...

"İkinizide çok seviyorum. Beni unutmayın olur mu?" İkiside dediğime anlam veremedi. Sadece acıyla bir şeyler saçmaladığımı sandılar. "Şimdi nefes almaya gidiyorum." Dedim ve arkamı döndüm onlara. Arkamdan seslendiler. Ama aldırmadım.

Nefesime gidiyordum.

Bir taksiye bindim. Abiye adresi söyledim. Araba yolda haraket etti. Aklıma Bulut düştü. Bulutun gülümseyen yüzü. Gözlerimi sımsıkı kapadım. Çektiğim acı canımı çok yakıyordu. Kulağıma Bulutun "Ada'm diyen sesi geldi. İnleyerek kafamı arabanın camına vurdum. Canım çok acıyordu. Çok fazla...

Onsuz yaşayamazdım. Tek yaşama sebebim oyken bir saniye bile nefes alamazdım. Onu yalnız bırakamazdım. Taksici abi "Geldik Abla." Dedi. Gözümü açtım. O zamana kadar yanaklarımdan süzülen yaşları fark etmemiştim. Taksicinin bir şey demesine fırsat vermeyerek parayı ön koltuğa attım ve hızlıca kendimi dışarı attım.

Apartmandan içeri girdim ve titreyen bacaklarımla merdivenleri çıktım. Kalbim acıyordu. Canım çok fazla yanıyordu. Nefesim sıkışıyordu ve sürekli titriyordum. Ölmek böyle miydi?

Zili çaldım eve geldiğimde. Açan olmadı. Babam yoktu demek. Çıkmadan cebime attığım anahtarla eve girdim. Ev sessiz ve bomboştu. Bulut olmasaydı şu an ölü olacağım gerçeği ile yüzleştim.

Hiç bir yere uğramadan mutfağa yürüdüm. Tezgaha baktım. Geçen doğum günüm için yaptığımız pastanın bulaşıklarına öylece baktım. Daha yıkanmamıştı.  Gülümsedim dolan gözlerime rağmen. Dayanamıyordum yokluğuna. Kabullenemiyordum.

Yavaşça mutfaktaki çekmeceyi açtım. Çekmecedeki bal kavanozunu aldım zangır zangır titreyen elime. Gülümsedim yine acıyla. Çünkü her saniye Buluta kavuşmaya yaklaşıyordum. Bir tabak çıkararak içine döktüm. Bir kaşık aldım çekmeceden.

Yere oturdum. Gecenin sessizliği kulaklarımı tırmalarken kaşığı bala daldırdım. Ağzıma götürdüm. Ağzımda çiğnedim gözümden damlayan yaşları umursamayarak.

Ben sadece onunla nefes alabiliyorken o şimdi yoktu. Bana kızacaktı biliyorum. Çok üzülecekti, her şeye rağmen, tüm her şeyin sonunda intihar ettiğime. Ama dayanamazdım. Onsuz yapamazdım.

"Özür dilerim sevgilim..." Diye  fısıldadığımda beni öldürecek olan bal bitmişti.

Tabağı yere bıraktım ve boylu boyunca yere uzandım.

Boğazımı tırmalayan boğucu hissi umursamadım. Bedenime dolan acıya aldırış etmedim. Nefesimin azalmasınıda öyle. Bacaklarımı kendime çektim. Nefes almaya çalışarak Bedenime dolan acıyı yok saymaya çalışarak dakikalar geçirdim.

Çok acı çektim o dakikalar. Ama hiç biri Bulutun ölümü gibi acı vermedi. Bende bu yüzden sustum. Acı çekmeme rağmen sessizce ağladım. Sessizce ölümüme razı geldim.

Acı çekmekten korkarım ben

Yalnız ölmektende

Çok korkarım

Söylediklerim kulağımda çınladı. Acıyla titriyordum. Acı çekiyordum. Korkuyordum. Çok korkuyordum. Ama yalnız değildim.

Üstüme eğilen Bulut gerçek değilsede yalnız ölmüyordum işte.

Gülümseyerek baktı bana.  Gülümsedim bende acıyla titrememe rağmen. "Bulut..." diye fısıldadım zorla.  "Ada'm" dedi ve Saçlarımı okşadı uzun uzun. Ağladım sessizce ve acı içinde.  En sonunda nefesim bana yetmeyince Bulut yüzüme eğildi ve dudağıma bir öpücük kondırdu. Ben can çekişerek ağlamaya başladığımda "Şşş." Dedi saçlarımı okşayarak.

"Geçti sevgilim. Bitti her şey." Gülümsedi bana bakarak son kez. Benimse nefes almaya mecalim yoktu. Gülümsedim ama yinede.

"İyi geceler Ada." Dedi son kez.

"İyi geceler Bulut." Diye fısıldadım son kez kekeleyerek. Ve bilincim yavaşça işlevini yitirdi. Gözlerim yavaşça kapandı. Sonsuza dek nefesim kesildi. Anneme kavuşabildim. Buluta kavuşabildim...

Bana Öyle Bakma (Yarı texting)Where stories live. Discover now