30. Bölüm

7.3K 562 104
                                    

Bu bölümde neden yaşananları kesitler halinde gösterdiğimiz söyleyeceğim şimdi size.

Ben Ada ile Bulutu gerçekten doya doya yazmak istedim. İstedim fakat sadece istemekle kaldım. Çünkü içimden hiç gelmedi. Belkide en doğrusu onları bu şekilde bırakmaktır diye düşündüm. Ve küçük küçük kesitler halinde paylaştım 3 ayı.

Öyle işte. İyi okumalarr

———————

3 ay sonra;

"Ya hayır ya!" Dedim ve hınçla bir avuç kuru üzüm aldım avucuma. Hemen yanımda duran Bulut güldü. Bende masum masum kuru üzümümü yedim kitaba odaklanarak. Piknik yapmaya gelmiştik çimenlik ve açık alana. Tabi akşam 9 gibi gelmiştik. Ben öyle istemiştim. Geceler her zaman daha güzeldi. Sermiştik yere piknik örtüsünü.
Atıştırmalık ve içecekte vardı.

3 aydan beri sürekli bir şeyler yapıyorduk. Bowlinge gitmiştik mesela.

Bowling'den küçük bir kesit;

"Gerçekten hiç oynamadın mı?" Dedi bulut bana bakarak. Bende kafamı iki yana salladım. Güldü. "Öğretiriz o zaman güzelim." Dedi ve yanda duran sepetten bir bowling topu aldı.

Onun yanına gittim. Arkama geçti. "Tut bakalım." Dedi ve topu elimi tutuşturdu. Ammada ağır ha!

"Böyle tutacaksın." Dedi ve elimi düzeltti. "Ve. Böyle atacaksın." Dedi ve elimi tuttu. Aynı anda ittirdiğimizde ileriye doğru hızla gitti top. Mutlulukla gülümsedim. Ve dubalardan hepsi devrildi!

"Yaptık!" Dedim  mutlulukla ve ona baktım. Onun beni izlediğini görünce dahada gülümsedim. "Şimdi sen yap." Dedi gülümseyerek ve sepetten bir top daha aldı. Topu elinden aldım ve öğrettiği gibi atışa hazırlandım pozisyonumu ayarlayarak.

Biraz alıştırma yaptıktan sonra atmaya karar verdim ve elimdeki topu savurdum. Top yuvarlandı ileri dümdüz. Hevesle izledim. Bulutunda beni izlediğini hissediyordum. Top düz giderken bir anda yoldan çıktı. Yüzüm asıldı. Umutsuzca baktım. "Yapamadım sensiz." Dedim.

"Yaparsın bir daha dene." Dedi üzüldüğümü görünce. Kafamı iki yana salladım ve ona doğru döndüm. "Sensiz yapamam Bulut." Dedim ve ofladım. Bulut bu halime güldü ve yanıma geldi.

"Sen bensizde yapabilirsin Ada." Dedi ve elini yanağıma yadladı. "Diyelim ki yapamadın. Ben yardım ederim sana. Hep yanımda olurum." Gülümsedim yeniden kocaman. Hep yanımda olsun. Hep...

Sonra birde sinemaya gittik;

Burnumu çekerek koca ekrana baktım. Yanımdaki Bulut hiç memnun değildi halimizden. Çünkü ağlıyordum. "Ağlama artık güzelim. Bak onlar gerçek değil ki hem." Dedi ikna edici sesiyle.

Omuz silktim. "Ama Bulut öldü adam." Dedim ve dahada ağladım. Ona baktım. Kucağındaki mısır paketini yan koltuğa bıraktı ve ayağa kalktı. "Nereye?" Diye seslendim o çıkışa doğru ilerken. Bende hemen ayağa kalktım ve filmi umursamadan peşinden gittim.

Salondan çıktığımızda Buluta baktım aydınlıkta. "Ne oldu Bulut?" Diye sordum gözyaşlarımı silerek. Sıkıntıyla elini saçlarından geçirdi. "Ne olabilir sence? Ağlıyorsun. Ağlıyorsun ve benim canım sıkılıyor." Bu haline gülümsedim.

"Ağlamayacağım tamam." Dedim ve ona yaklaştım. "Söz ver." Dedi bana bakarak. Kıkırdadım. "Yav tamam. Ağlamayacağım. Söz. Haydi içeri geçelim filmi kaçırıyoruz.

Sonunda onu ikna edip filmimize devam ettik.

Sonra birde kusma faciası yaşanmıştı arabada sahile gidiyorken;

Arabayı kenarda durdurmuştu ve ben içimde ne varsa çıkarmıştım. Şimdi ise utançtan yüzüne bakamıyordum. Çünkü arabasına kusmuştum!  "Ya Ada saçmalıyorsun şu an." Drdi Bulut ve bana bakmaya çalıştı. Ben ağzımı verdiği mendille silmeye çalışıyordum kafam ona ters yöndeyken.

"İyi misin biraz daha?" Dedi ilgiyle. Başımı salladım. Ofladı. "Senden önemli mi ha? Önemli mi Allah aşkına? Arabaymış." Güldü. "Ulan araba sana feda olsun be! Arabada ne?" Ona baktım. Gülümsedim. O da bana gülümsedi.

"Senin." Dedi ve elini kalbimin oraya koydu. "Kalbin." Dedi. "Benim." Elini kendi kalbine koydu. Sonra elini kalbimin oraya bastırdı ve "Benim kalbim." Dedi. Sonra elini benim kalbimin oraya yerleştirdi "Senin."

Gülümsedim. "Anladın mı?" Diye sordu ve elini indirdi. "Anladım." Gülümsedi "Güzel."

Ve daha birsürü şey yaşamıştık. Beni sevdiğini söylemişti mesajla. Her şey mesajla başlamıştı. Mesajla devam ediyordu. Bende ona onu sevdiğimi söylemiştim. Şu an birlikte kitap okuyorduk. Daha ne isteyebilirdim ki?

Ben dirseklerimin üstünde yatıyor pozisyonunda kitap okuyordum. O da tek dirseğinin üzerinde yatıyordu. Ben kitaba odaklanmışken konuştu. "Şimdi biz sevgili miyiz?" Bakışlarımı kitaptan çekerek ona çevirdim. Gülümsedim.

"Bilmem. Öyle miyiz?" Kaşlarını çattı. "Tabii ki öyleyiz. Onca yaşanmışlıktan sonra ne olacağız. Kayın birader falan mı?" Kahkaha attığımda o da güldü. "Peki peki. Kızma. Sevgiliyiz." Dedim. Gülümsedi hınzırca.

"Peki bu masum sevgililer birbirlerini öpebiliyorlar mıymış?" Dediğinde yanaklarım kızardı. Gülümsedim.

"Ben hazır hissedince olabilirmiş." Dedim. Kafasını anlayışla salladı ve kitabını kapattı. "1 buçuk saatten beri buradayız. Hadi eve bırakayım seni. Geç oldu. Baban merak eder."

Babamın umrunda değilim demek istedim. Bana tokat attığından beri yüzüme bile bakmamıştı. Belkide bakamadı.

"Lütfen biraz daha duralım." Dedim ve bende kitabımın kapağını kapadım. Ardından sırt üstü yere uzandım. Bulut bana bakıyordu gülümseyerek. "Hadi gel sende." Dedim yanımı göstererek. O da benim gibi sırt
üstü uzandı yanıma.

Gözlerimi gökyüzüne çevirdiğimde gözümün önüne siyahlar içinde küçük yıldızlarla donatılmış hava geldi. Ben yıldızları izlerken birden elimi tuttu. Kafamı ona çevirdim hemen.

Gülümsüyordu. Mutluydu. Bende gülümsedim. Mutluydum.

Gözlerinin içine baktım. Elini sımsıkı kavradım. Bir daha hiç bırakmayacakmış gibi.

Artık gecelerde yalnız değildim.

Artık denizlerde boğulmuyordu.

Artık mutluyduk...






Bana Öyle Bakma (Yarı texting)Where stories live. Discover now