32. Bölüm

7.4K 601 285
                                    

Günün son bölümü ve en uzun bölümüyle geldim (yani bana fazlasıyla uzun geldi kdkdkdk)

Yarın büyük ihtimalle final günü olacak. 40. Bölüm final bölümü. Ve yarın Ada ve Buluta veda edeceğiz. Yani siz edeceksiniz ben zaten ettim kdkdkd

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmezseniz çok sevinirim. Normalde böyle söylemem ana içimden geldi kdkdkd

Bu arada hikayede kaçırmışım bu detayı. Adanın babası ve karısı kısa süreliğine seyahate gitti. Düzenlerken öyle sıkıntılar olabiliyor lütfen mazur görün.

Her neyse yine ve yine çok konuştum. iyi okumalarr

———————

Koltukta yatmış kanallarda geziniyordum. Hiç mi izlenecek bir şey olmazdı. Puflayarak televizyonu kapadım. Tam o sırada kapı çaldı. Kaşlarımı çatarak yattığım yerden doğruldum. Kimdi ki?

Kapıya doğru yürüdüm ve delikten baktım. Buluttu. Gülümseyerek kapıyı açtım. Elindeki çiçeğe baktım şaşkınlıkla. Sonra çiçekten zor görünen yüzüne baktım. "Hoşgeldin sevgilim." Dedim. Çiçeği yüzünden indirdi. "Öyle şeyler söyleme aniden Ada! Kalbime inecek bak." Dedi kızar gibi.

Sonra sonuna kadar açtığım kapıdan içeri girdi. Öylece mutlulula izliyordum onu. Kapıyı kapattım ve ona baktım. "Ne gerek vardı Bulut?" Diye söylendim. Ama o beni umursamayarak çiçeği bana uzattı.

"İyiki doğdun sevgilim.." gülümsedim kocaman ve çiçeği aldım. "Teşekkür ederim." Dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Birden bana sarıldı. Gözlerimi kapatarak bende doladım kollarımı ona. Bir kolumu yani. Elimdeki çiçek sarılmamızı engelliyordu.

Derin bir nefes aldı. "İyiki doğmuşsun. İyiki benimlesin." Dedi. Bense sadece kocaman gülümsedim. Sonra ayrıldı benden. "Pasta almadım. Çünkü birlikte zaman geçirerek yapacağız. Sana uyar mı?" Başımı salladım.

"Uyar." Dedim ve elimdeki çiçeği ilerideki masaya bıraktım. Kollarımı sıvadım. "E hadi o zaman." Dedim ve mutfağa yürüdüm. O da peşimden geldi.

Derin bir nefes aldım mutfağa girdiğimizde. "Eee ne yapacağız şimdi?" Hiç pasta yapmamıştım. Küçükken annemle yaptığım meşhur kurabiye harici hiç bir tatlı yapmamıştım.

"İlk önce kekini yapacağız. Sonrada süsleyeceğiz güzelim." Dedi ve buzdolabına yürüdü. Buzdolabının kapağını açarak 3 tane yumurta çıkardı. "Bana kapların yerini gösterir misin?" Dedi kibarca. Isıracaktım en sonunda he!

Gülerek dolaptan bir kap çıkarıp önüne bıraktım. "Bu olur mu?" Kafasını salladı. Yumurtaları güzelce kırıp Kabuklarını çöpe attı. "Meyveli mi yoksa çikolatalı mı?"

Diye sordu. Düşündüm. "Sen ne seversin?" Güldü önündeki sütü kapa dökerken. "Önemli olan sensin."

"Meyveli." Dedim. Gülerek başını salladı. "Benimde tercihim meyveli." Dedi. Benim aslında tercihim meyveli değildi. Sadece onun seveceğini düşündüğüm için meyveli demiştim.

Buzdolabına ilerleyerek çilek muz gibi meyveler çıkardım. O da kekin hamurunu hazırlamıştı. Ona çıkardığım yuvarlak kalıba döktü kekin içini ve fırına koydu. Onu izliyordum. Sonra kahkaha attım.

Bulut anlamayarak bana döndü. Fırına doğru ilerledim ve açtım. Fırını açmadığını fark edince güldü. Bende onunla güldüm. Ayarını yaptıktan sonra eğildiğim yerden kalktım ve ona döndüm. "Olur öyle şeyler." Dedim. Kafasını salladı bana hayranlıkla bakarken.

Bana Öyle Bakma (Yarı texting)Where stories live. Discover now