8. Bölüm -Geçmişten Kareler-

Start from the beginning
                                    

Sıkıntı ile nefes verip Aziz'in yanına geçip sırtımı yavaşça başlığa yaslayıp elimi saçlarına attım. Saçları yumuşacıktı bir an parmaklarım titreyip dokunmaya kıyamadığımda gülümsedim. Böyle çok masum duruyordu.

Bir süre daha saçlarıyla oyalandıktan sonra ayağa kalkarak odada dolanmaya başladım. Dışarı çıkamıyor daha doğrusu çıkmıyordum çünkü beni çiğ çiğ yiyecek yaratıklar vardı.

Elbise dolabını açarak dağınık duranları katlayarak düzledim ama çabuk bitmişti. Oflayark odada dolanırken dörtlü çekmeceye yaklaşrak sadece üst gözünü açarak geri kapattığım için diğer gözlerine de baktım. Bir altta havlular vardı. Ücüncü gözde ıslak mendil ve hasta bezleri bulurken en alttaki gözü açtım.

Gözüme dizüstü bilgisayar çantası takılırken üzeri bez ile örtülmüştü ve Aziz'in uyuduğundan emin olduktan sorna yerinden alarak koltuğa oturdum. Belki içerisinde oyun ve ya ilgilimi çekecek dizi film açardım ve böylece hem kafam dağılır hem de sıkılmama çözüm bulurdum.

Çantadan çıkarıp dizlerimin üzerine koyduğum bilgisayarı açarak ekranını açtım. Uzun süre açılmasını beklediğim bilgisayarın sonunda açılmayacağını düşünerek tam kapatacaktım ki ekranda Aziz gözüktüğünde eğdiğim ekranı geri açtım.

Aziz'in gençlik hali hatta nerden baksan on dokuz yirmi yaşlarındaki hali varmış gibiydi. Bir ekrama bir uyuyan adama bakıp ne kadar değiştiğine baktım. Ekranda daha da zayıftı.

Ana ekrandaki onlarca klasör dosyaya bakıp işime yarar bir şey görmediğim için belki ekrandaki gibi resimlerini bulurum diyerek resimler kısmına girdim. Karşıma yüzlerce resim ve videolar çıktığında ilk gözüme çarpan fotoğrafa baktım.

Aziz ekrana yaklaşmış Zelal ile fotoğraf çekilirken, gözlerinin ikisinide ortaya getirmiş ve dilini çıkarmıştı. Bu haline kahkaha atıp kendi telefonumu açarak ekrandaki fotoğrafı çektim.

Daha sonra en baştaki fotoğraflardan başlayarak tek tek bakıyor her fotoğrafta neredeyse beş saniye kadar durup inceliyordum. Yukarıdaki dört bin seksen dokuz fotoğraf benim için akşma kadar vakit geçirme aracıydı.

Bir süre daha komik fotoğraflara gülerken bir fotoğrafta Zelal'i omuzlarına bindirerek göl kenarı gibi yerde eğlendikleri bir fotoğraf vardı ve çok güzel gülüyordu. Yine çektiğim bir kaç fotoğraf gibi bunuda kendi telefonuma çekip diğer fotoğrafa geçtim.

Rahat bir pozisyon olsun diye koltuktan aşağıya sarkıttığım ayaklarımı bağdaş kurarak pozisyonumu bulurken belime yastık koyduğum anda Aziz ile göz göze gelmiştik.

Bir an kendimi suçlu hissedip ayağa kalkarken dudaklarımı ısırdım.

"Ben özür dilerim, izinsiz aldım." bilgisayar ve benim aramda mekik dokuyan gözler bende durduğunda daha fazla açıklama yapma gereği duymuştum.

"Ben sıkıldım öyle odaya bakınırken buldum çok meraklı olduğum için... sen uyuyordun. Ben hemen geri koyayım." çantayı yerimden alırken panikleme ile hızlı davranıyordum ama boğazından ses çıkardığında ona döndüm. Dudağının kenarını kıvırıp panikleyen halime güldüğünde dudaklarımı yaladım.

Gözleriyle yatağı gösterdiğinde anlamadan baktım. Önce bana sonra bilgisayara ve daha sonra yatağa baktığında çoktan vücudumu ele alan pişmanlık ile yavaşça çantayı bırakıp bilgisayarı alarak yavaş adımlarla yatağa ilerledim.

Ne vardı yani ortalığı karıştırmasam.

Yatağa otururken açık ekrana gözlerini gezdirdi ve dudağındaki gülümsemeyi silmeden yerleşmem için izin vermişti ama anladığım kadarıyla fotoğraflara beraber bakmak istiyordu.

BERDELWhere stories live. Discover now