3. Bölüm -Kibir-

Start from the beginning
                                    

Elimdeki tokayla saçlarımı ensemde toplayarak ayağa kalktım. Yemek hazırlamak için mutfağa gideceğimi ona bildirirken kapıyı açmamla Ömer'le karşılaşmam bir olmuştu.

"Aziz beyimin üzerini değiştirmek için geldim efendim, çıkmanızı bekliyordum." yine bana bakmadan kısaca konuştuğunda kenara geçerek ona yol verdim. İçeri geçip kapıyı kapattığında uzun koridorun sonunda gözüken avluya doğru ilerlemeye başladım.

Koridor boyunca kimseyle karşılaşmamak canımı sıkarken sonunda gördüğün kilolu elinde kovayla duran kadına yaklaştım.

"Merhaba, mutafağın yerini öğrenebilir miyim?" kadın güleç yüzle bana dönüp konuşacağı sırada bakışları arkamda bir yere takılarak gülüşünü soldurmuş ve başını eğmişti. Arkamda baktığı noktaya bakıp kaşlarımı meydan okurcasına kaldırdım.

Fatma Hanım yanındaki iki kadınla bir oturmuş dik bakışlarla bana bakıyordu.

"Mutfak ikinci kapı hanımım, Zelal hanım içerideydi." kafasıyla gösterdiği yöne bakıp teşekkür ederek yürümeye başladım. İki yandan açık olan kapıdan içeriye girdiğimde ağzına çikolata atan kıza baktım. Anında gülümsediğinde tebessüm ettim sadece mutfakta bir tane ocak başında yemek hazırlayan kadın vardı.

Zelal'in yanına gitmeden mutafağa bakındım ve yanına ulaştım.

"Ben hazırlattım kahvaltıyı, bu çorba abim için diğerleride senin için." eliyle tezgahın bir köşesinde duran tepsiye baktım.

"Bardaktaki ilaçlı su önce abime onu içir, tadı kötü olduğu için bazen içmiyor, daha sonrada diğer iki hapı ver ağızda eriyen haplardan ama hapların tamamen eridiğinden emin ol çünkü bazen içmek istemiyor." dediklerini onayladıktan sonra mutfağa girip tepsi tepsi kahvaltılıkları dışarı götüren kadınlara baktım.

"Fatma Hanım'ın yanındakiler kim?" az önce dışarıda gördüğüm iki kadını daha sorarken bıkkınca nefes verip yerinde dikleşti.

"Birisi yengem, diğeride annemin yiğeni." kaşlarımı çattığımda ben sormadan lafa girdi.

"Annemin kardeşi vefat edince yiğenini yanına aldı, annemden beterdir o da mümkün oldukça o üçlüye takılma. Hadi çok açım kahvaltı yapalım." sanki kendisi bu aileden değilmiş gibi onlardan bıkkınca bahsetmesi beni şaşırtıyordu. Dengesiz yerleştirilen tepsiyi tutup ayriyetten çorba kasesini iki parmağımla tuttum, diğer üç parmağımlada tepsiyi tutuyordum. Dengesiz yerleştirildiğinden çok sallanıpta dökülmemesi için böyle bir önlem almıştım.

Zelal önden ben arkadan şekilde mutfaktan çıkıp kenarda masaya yerleşen kadınlara baktım. Umursamadan önüme döndüp ilerleyecekken kadının bana seslenmesiyle durdum. Üzerinde altınlar olduğuna göre evin diğer geliniydi.

"Ay canım dur yardım edeyim." gelip tepsiyi elimden çekmesiyle yere devirdiğinde zorlukla tuttuğum çorba kasesine baktım. Az dökülmüştü ama tepsinin düşmesiyle tüm yemekler gitmişti.

"Ay! Özür dilerim, yanlışlıkla oldu." yalancı bir saşkınlıkla özür dilediğinde yerdeki bakışlarımı yüzüne çevirdim. Kibirle gülümseyip Fatma Hanım'a dönmüştü. Gözlerimin önüne gelen saç tellerimi kulağımın arkasına sıkıçtırıp dudaklarımı yaladım.

Aynı onun gibi tebessüm ederek eğildim ve tepsiyi ters çevirerek içindekiler döktüm. Elimdeki kaseyi üzerine koyarak ayağa kalktım.

"Hiç sorun değil canım, sen temizlersin burayı." kibirli konuşmaktan nefret ederdim ama onun gibi olmak için konuşup kadının bozulmuş yüzüne bakarak kalktığı masaya ilerledim. Tepsinin ucunu koyarken gözüme çarpan tabaklardan bir kaç tanesini kendi tepsime koyarken herkes hayretle izliyordu.

BERDELWhere stories live. Discover now