Parmaklarımın arasında duran kalem birkaç kelimenin üzerini sertçe karalarken almak üzere olduğum nefesi sertçe vererek arkama yaslandım. Kalemi elimden virüslüymüş gibi defterin üzerine fırlattığımda başım arkaya doğru gitmiş, göz kapaklarım gözlerimin üzerine düşerek her şeyi karartmıştı. Zihnim bu karanlıktan beterdi çünkü yerine oturmayan kelimeler vardı. Beynim daima şarkı sözleri oluşturmaya müsaitti ancak yıllardır içime sinmeyen cümlelerden başka bir şey dökülmüyordu kalemden.

Uzun siyah saçlarım sandalyeyle sırtım arasında sıkıştığında rahatsız olarak oturuşumu düzelttim. Dersten çıkalı yirmi beş dakika olmuştu. Hocanın bir konferansı olduğundan çok uzatmamıştı dersi yoksa birkaç saat daha katlanmak zorunda kalacaktık. O vakti burada şarkımı tamamlamaya çalışarak harcıyordum. Aylardır bir şarkının üzerindeydim. Diğerlerini çöpe atmıştım artık dayanamayarak ancak bu şarkı için aynısını yapamıyordum. Eksik bir şeyler vardı ve ben o eksiği bulamıyordum.

Kahvemden bir yudum aldığımda soğumuş olduğunun farkına vararak yüzümü ekşitirken yavaşça ayaklandım. Dibinde kalan bardağı çöp kutusuna atarak kahve almakta olan kızla çocuğun arkasında durdum ve bir an onları inceledim. Boya olduğu belli olan sarı saçlara ve açık kahverengi gözlere sahip bir kızdı. Neşeli neşeli yanındaki sarışın çocukla konuşuyordu. Çocuğun saçları kıvırcıktı, gözleriyse masmaviydi. Çocukla neredeyse aynı boydaydım ancak kız benim yanımda minyon kalıyordu. Kızla galiba aynı sınıftaydık, yüzü tanıdık geliyordu. Pek insancıl biri olmadığımdan sınıfın yarısından çoğunu tanımıyordum.

Kantinci çocuğun bakışları üzerime çevrildiğinde, "Çay ve bitter çikolata," diye mırıldandım. Kahve almak için gelirken birden çay içesim gelmişti. Çocuk başını salladı. Çayımı hazırlamaya başlamadan hemen önce kızla çocuğun önüne iki bardak koyarak onlardan ücreti aldı. İkisi de bir bardağı alarak sessizce oradan uzaklaştıklarında arkalarından boş bakışlarla bakmış, önüme karton bir bardağın ve çikolatanın konulmasıyla ücreti ödeyerek bardağı ve çikolatayı elime almıştım. Tekrar yerime geçerken Buse'yi masamda otururken bulmuştum. Çantamdan benim orada oturuyor olduğumu anlamış olmalıydı.

Buse sınıf arkadaşım olmanın yanı sıra aynı zamanda ev arkadaşımdı. Arkadaş kelimesinin önüne hiçbir zaman yakın eklenemezdi veya dümdüz arkadaş da denilemezdi. Arkadaş değildik. Okulda benimle ara sıra takılırdı, genellikle diğer arkadaşlarının veya sevgilisi Furkan'ın yanında olurdu. Anlaşamıyorduk aslında, bazı şeyleri alttan alarak birlikte yaşamaya devam ediyorduk. Ben biraz ona göre fazla soğuktum. Yani sorun tamamen bendim. Buse de zaten hiç arkadaş olmayı denememişti. Deneseydi de sonuç değişmeyecekti ya neyse.

Karton bardağı masanın üzerine bırakarak yerime otururken kapağı açık olan defteri hızla kapattım. Göz ucuyla bile bakmasına, orada yazılan herhangi bir sözü görmesine tahammülüm yoktu. Sadece onun değil, hiç kimsenin. Aileme bile izin vermiyordum çünkü içime sinmiyorlardı yazdıklarım.

"Bakmadım," dedi Buse endişemi anlayarak. Koyu kahve gözleri çok kısa bir an yüzümde gezindi. "Bugün gelmeyeceğim eve, onu demek için geldim." Başımı salladım. Bunu mesaj atarak da söyleyebilirdi. Ancak Buse benim aksime nefesini yormaya bayılırdı. "Konser var bugün." Ve bir de detaylar vermeye. Mesela ona neden gelmediğini sormamıştım ancak anlatmaya başladı. Sorun değildi, rahatsız olmuyordum. Bunu yapan ben olursam rahatsız oluyordum. Birine böyle çok konuşarak rahatsızlık verdiğimi hissetmek ürpertici bir hisle kaplıyordu içimi.

"İyi eğlenceler," dedim kuru bir sesle.

"Teşekkür ederim. Bilet bulamadın değil mi?" Başımı iki yana olumsuzca salladım. Konsere gitmeyi her ne kadar çok istesem de haberim olduğunda biletler çoktan satılmıştı. "Olsun, gelecek sefere gidersin." Hiçbir şey demedim. Müzikle alakalı her şeyi çok severdim. Konserler de bunun arasındaydı ve şansıma çok sevdiğim bir grubun konserine gidemiyordum. İstanbul'daydım. Burada konserler çok gerçekleşirdi ancak zamanı düşündüğümde bugünkü konsere gitmek en uygunuydu. Daha sonrasında derslerime odaklanacaktım.

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | KIRMIZI Where stories live. Discover now