2. Bölüm -Ezilmeye Başlamak-

Start from the beginning
                                    

Başımdaki tülü örtüp kalabalığa döndüm. Karşımdaki Hakan Ağa'nın davullara işaret vermesiyle sesler yükselip ortada Fuat abi ve bir kaç adam oynamaya başladığında hepsine tiksinerek baktım. Bir gün herkesten bunun acısını çıkaracaktım.

Benim merhametimi kulanıp öfkeye çevirmemeliydiler.

Ve ben Suna Torhan, bu evden dışarıya intikam ateşiyle yanarak adımımı atıyordum, bu evdekilerin elbet bana yalvaracağı günler gelecekti ve ben bu gün olduğu gibi arkama bakmadan çıkıp gidecektim bu evden.

Arabaya binip bakışlarımı ellerime çevirdiğimde herkesin arabalara geçmelerini bekliyordum. Burnumu çekerken arkamdam sevinerek bakan insanlara bakmadım bile. Yanımdaki kapı açılıp Ağa'nın eşi yani kaynanam bindiğinde sertçe yutkundum.

Sessizce kibirli bir halde bana bakmayıp önüne döndüğünde bir süre sonra hareket eden arabayla sessizce göz yaşlarımı akıtmaya başladım. Araba gittikçe, annemden uzaklaşıyordum. Araba gittikçe çocukluğumdan, hayallerimden, belkide özgür hayatımdan uzaklaşıyordum.

"Ağlamayı kes." yanımdaki kadın sert sesiyle konuştuğunda elimin tersiyle yanaklarımı silip nefesimi tuttum.

Yol boyunca başka konuşmamış bende sessizce için için ağlamaya devam etmiştim.

Korna sesleri yükseldiğinde kafamı kaldırıp etrafıma bakındım. Kalabalık bir konağın kapısının önünde durmuştuk. "Sakın orda yaptığın gibi bir densizlik yapma." yine sert sesiyle uyarıp kapıdan çıktığında son kez burnumu çekip açılan kapıdan dışarıya çıktım.

Etrafıma doluşan kadınlar konuşuyor, gülüşülüyorlardı. Göz yaşlarımı kurutarak konaktan içeriye adımımı attım. Adım attığım için zılgıtlar çalınıyor, yüzüme bakmaya çalışanlar önümde hafif eğiliyordu. Konağın bir tarafında yemekler dağıtılırken diğer tarafında halaylar çekiliyordu.

İnsanların içinde hiç bekletilmeden direkt içeriye sokulduğumda düz koridordan yürümeye başladık. Arkamdan konuşanların sesleri ilaşıyordu kulaklarıma ama o konuşmayı kesen sert sesle Hamınağa'ya döndüm.

"Bu evde Aziz'in karısı değil hizmetçisi olacaksın, hele bir sesinin çıktığını duyayım o zaman görüsrürsün buranın nere olduğunu." bir kapının önünde durup kolumdan tutarak konuştuğunda  sertçe yutkundum. Ordaki zulüm burda da devam edecekti anlaşılan.

Kapının kolunu indirip önden kendisi girdiğinde arkamdaki zılgıt sesleri yükselmişti. Adımımı yavaşça atıp girdiğimde. Yatağın üzerinde arkası dönük oturan kıza baktım. Yataktaki sözde kocam olacak kişiyi görmemi engelliyordu oturuş biçimi.

Kapı kimse girmeden kapandığında kadın ayağa kalkıp bana döndü. Zelal'di bu, Fatih abimin eve getirdiği kadın. Sırf ölmesinler diye beni ölüme iten kişiydi.

Başımdaki tülü açtığımda güzel tebessümünü bana sundu ama ona düz ifade ile baktım.

"Artık burası senin odandır, kocanın hizmetçisinden başka bir şey olmayacaksın bu konakta şimdi değiştir üstünü yemeğini yedir." kadın sertçe konuşup odadan çıktığında göğsüme binen ağırlıkla bir süre bakışlarımı kapıda tuttum.

"Hoşgeldin, ben Zelal. Annemin kusuruna bakma ben daha bir ay burdayım düğün ertelendi biliyorsundur. Seni ondan korur abimin işlerinide ben yaparım." tebessüm ederek konuşurken bana doğruda yaklaşmıştı.

Hiç bir şey söylemeden odada bulunan koltuğa oturdum.

"Hayatını mahvettiğim için özür dilerim, ama bende yavrumu düşünmek zorundaydım."  elleriyle karnını tutup yanıma geldiğinde omuzlarına düşen saçlarına baktım. Onunda çok güzel saçları vardı tıpkı benimki gibi.

BERDELWhere stories live. Discover now