3. Bölüm | Operasyon

83 20 143
                                    

{Can yakan gerçekler değildi. Beklemediğin insanlar tarafından ihanete uğramak asıl acıtan şeydi.}

Gerçekler artık acıtmıyor. Bir yalan olma ihtimalini bile aklımdan geçirmiyordum. Çünkü artık kendimi avutacak yalanlara ihtiyacım yoktu. Benim ne yalan gerçeklere ne de güvenemediğim insanların sevgisine ihtiyacım vardı. Son birkaç gündür yaşadığım duygu karmaşası çekilmez bir hal almıştı. Tüm bunların neden yaşandığını sorguluyordum. Oysa tüm bunların yaşanma olasılığı o kadar düşüktü ki. Fakat hayat şaşırtmayı seviyordu. Elimde ki fotoğrafa uzun uzun bakıyor, geçmişe gidip geliyordum. Miraç ile benim görevdeki bir fotoğrafımızdı. Yazık etmişti bize.

Gözümden akan bir yaş ile birlikte fotoğrafı yerine bırakmıştım. Çekmeceyi kapattığım sırada telefonuma gelen arama ile birlikte ekrana bakmıştım. Adının hakkını veriyordu. Gerçekten bu adam yüzsüzün tekiydi. Açıp ile açmamak arasında kalmıştım. Önemli olduğunu düşünüp aramayı cevapladım. Çok kısa sürede sesi kulaklarıma ilişti.

"Günaydın." demişti çocuksu bir edayla.

"Uyanır uyanmaz duyduğum ilk ses seninki olunca pekte gün aymıyor." Diye cevap vermiştim.

"Kırıldım. Oysa beni senin sesine gömseler hiç şikayet etmem."

Kırılmak mı? İnan kimse senin beni kırdığın kadar kıramazdı. Diye geçirmiştim içimden. Tekrar konuştuğumda;

"Gömüleceğin şey sesim değil ancak toprak olur. Seni oraya seve seve gömerim." demiştim soğuk çıkan sesimle.

"Sende can atıyorsun beni toprakla buluşturmaya." Deyip gülmüştü.

"Hala neden senin sesini duymak zorunda olduğumu düşünüyorum. Buna bir cevabın var mı?" Uzunca bir süre sadece nefes alışlarını duymuştum. Tek bir kelime bile etmemişti.

"Gerçekten benden bu kadar nefret mi ediyorsun?" Bunu uzunca bir süre düşündüm. Fakat ona olan sinirim ondan nefret etmeme neden oluyordu.

"İlk fırsatta sana ihanet edecek kadar nefret ediyorum." uzunca bir süre ne o bir şey söylemişti ne de ben. Sadece birbirimizin nefeslerini dinliyorduk. Sessizliği bozarak;

"Bir şey söylemeyeceksen eğer kapatıyorum." Demiştim.

"Operasyon yarım saat sonra. Hazırlansan iyi olur." Cevap verme gereği duymayıp telefonu kapatmıştım. Birini hem bu denli sevip hem de nefret etmek canımı yakıyordu. Ortada sıkışıp kalmıştım.
Evde fazla oyalanmayıp hemen karargaha doğru yola çıktım. Karargaha vardığımda çoktan beni bekleyen ekibim ve o lüzumsuz insanı görmüştüm. Barış Binbaşı başlarındaydı. Beni görür görmez

"Dora'da geldiğine göre operasyona hazırız." Dün akşam hiç uyumamış dosyanın tüm detaylarını incelemiştim. O adamı hiç beklemediği anda kıstıracaktık. Tabi birileri önceden ona haber vermezse. O adamın ihanetini iliklerime kadar hissediyordum. Ona asla güvenemezdim. Ama durumu eşitleyeceğime emin olabilirdi. Bunu ona söylemiştim. Elime geçen ilk fırsatta ona ihanet etmekten geri durmayacaktım.

"Binbaşım biz hazırızda dikkat edelim Devran denen hainin operasyondan haberi olmamış olsun. Malum içimiz dışımız köstebek dolu." Bunu söylerken gözüm bir Semra' da bir de Demirel'de geziyordu.

"İçimizde köstebek falan yok Atak. Bir daha ekibinden birine bu sıfatla hitap etme cürretinde bile bulunma. Kişisel problemlerini görevine yansıtacak olursan seni görevden alacağıma şüphen olmasın." Buradaki düşman benmişim gibi davranıyordu. Oysa yakalayacağımız şerefsizin elinde neler çektiğimi bir ben bir de Allah bilirdi. Eğitimli olmam yaşadıklarımdan etkilenmediğim anlamına gelmiyordu.

KargaşaWhere stories live. Discover now