page 25: where am I?

6.8K 652 364
                                    

Gözlerim son derece tanıdık olan odanın içinde gezinirken bu odada ilk kez sorgulayan değil sorgulanan taraf olduğumu bilmek, ötesi bunu kendi kendi isteğimle yapmış olmak tüylerimi diken diken etti. Üstümüzdeki her birkaç dakikada bir cızırdayan lamba yine cızırdadığında ellerimi koyu gri masanın üstünde birbirine geçirdim.

İfadesiz gözlerim sorgu odasını kısaca izledikten sonra karşımda duran adama döndü. Gerçekten güvendiğim tek komiser olduğu için ona gelmiştim, söylediklerimin yanlış ellerde çürümemesi gerekiyordu.

"Şah hakkında bazı bilgiler bildiğini söylüyorsun, doğru mu anladım?"

Karşımdaki adamın beni teyit etmek için kurduğu cümle, başımı ciddiyetle sallamamı sağladı. Hafifçe uzamış saçlarımı alnımda hissederken söylediği şeye bir ekleme yapmaktan geri durmadım.

"Şah ve başındaki adam hakkında."

Direksiyonun üstündeki ellerim direksiyonu sağa kırarken aynı anda açtığım navigasyondan da istediğim konuma geldiğimi belirten ses duyuldu. Arabayı hemen kaldırımın yakınındaki boş yere tek harekette park ettikten sonra gözlerimi önünde durduğum binaya çevirdim.

Alfa'nın evine.

Bugün, yılın polisi seçimi ve bu seneki önemli birkaç operasyonu hatırlamak için bir gece düzenlenmişti. Yeni müdürün de gelmesi sebebiyle kapsamını ekstra büyüten bu organizasyona bizim karakoldaki herkes gibi adalette çalışan bazı kişiler, örneğin avukat denildiği anda akla gelen kişilerden olan Efken de elbette davetliydi.

Beraber geçeriz diye konuştuğumuz için davetten önce bana attığı konuma gelmiştim ama konumun yine bir depo ya da o tarz bir yer olduğunu düşünmüştüm, oysaki karşımdaki bina bildiğimiz apartmandı. Benim yaşadığım apartmandan hiçbir farkı yok gibi duruyordu.

Arabanın kapısını açıp çıkarken bana attığı '8. kat.' mesajını okuyarak apartmana doğru ilerledim. Yürürken aynı anda üstümdeki koyu füme gömleği de düzelterek oturduğum için oluşan kırışıklığı giderdim.

Üstünde 'Çiçek' yazan apartmanın kapısı açıktı, direkt olarak itip en azından on beş yıllık gibi duran apartmandaki asansöre ilerledim. Kalbim, göreceğim adamın etkisiyle kendini belli etmeye başlamışken hızla asansör kabinine girdim ve sekize bastım. Bu sırada sanki çok bir değişiklik olacak gibi elimle kısa saçlarımı düzeltmeye çalıştım.

Kısa bir sürenin sonunda asansör sekizinci kata ulaştı. Oyalanmadan kapıyı açtığımda, iki tane dairenin bulunduğu katta birisinin kapısının açık olduğunu gördüm. Sonra da önünde omzunu kapının kenarına yaslayarak beni bekleyen adamı.

Fazlaca yakışıklı olmuş adamı.

Derince yutkunarak gözlerimi boyalı ayakkabılarından kollarını kıvırdığı siyah gömleğe kadar yavaş yavaş ilerlettim. Bacaklarını hafifçe boldan saran pantolonu gibi gömleği de çok yapışık değildi vücuduna, buna rağmen vücudunun fitliği belli oluyordu. Gömleğinin iki düğmesi açıktı ve boynunda kombine uymamasına rağmen sanırım geçen gün gördüğüm kolye vardı. Göğsünün kenarında ise bir dövmenin kenarı gözüküyordu ama dövmenin neredeyse tamamını gömlek kapatıyordu.

Ağzımın içi, onu süzdüğüm her saniye biraz daha kururken sonunda bakışlarımı yüzüne çıkarttım. Ama beklediğimin aksine alayla bakmıyordu bana, tam tersi hafifçe kıstığı gözleri aynı benim gibi vücudumda oyalanıyordu. Bu, zaten dokunsan ortamdaki elektrikten etkilenecek olan bedenimi zorlarken hafifçe boğazımı temizledim ve "Yedin bedenimi." dedim. Sesim keyifli çıkmıştı.

Şah [bxb]حيث تعيش القصص. اكتشف الآن