"Gözlerinin rengi." dedim sorar gibi. "Benim gözlerimden daha mı koyu bir mavi ne?"

"Hı hı!" dedi o da. Kaşlarımı sorara gibi çattım. Cidden öyle miydi? Sonra cevabını değiştirerek başını iki yana salladı. "Işıktandır."

Beni kendinden biraz uzaklaştırarak "Neden söylemeni bekledim..." diyerek sorduğum soruyu kast etti. Meraklı bakışlarım hı hı dercesine ona çevrildi yeniden. "Çünkü..."

"Çünkü?"

"Çünkü bu şehirde arkadaşlarından başka seni bekleyen bir kişi daha var." Dedi.

Yutkundum.

"Mavi." dedi ismimi söyleyerek. İsmim dudaklarından çıktığında çok değişik hissediyordum. Kalbim daha hızlı kan pompalıyordu mesela. Göğsüm daha hızlı inip kalkıyordu.

"Gittiğinden beri gelmeni bekliyorum. Demiştim ya. Sokakta, markette, bir kafede... Sana rastlama olasılığı bana kendimi iyi hissettiriyor..."

Ah! Deniz ne diyordu böyle?!

Elini tutmak ve ona ondan hoşlandığımı söylemek istiyordum. Onun da benden hoşlanıp hoşlanmadığını sormak istiyordum.

"Deniz..." dedim nazlı çıkmasını engelleyemediğim bir sesle.

Deniz'in mavi gözleri parladı. Ona adıyla seslendiğimde o da mı benim gibi hissediyordu yoksa? Ah, bilemiyordum.

"Söyle güzelim." dedi.

Dudaklarımı açmıştım ki yanımızdan geçen kalabalık bir aile omzuma çarptı. Yine sendeler gibi oldum ama toparladım sonra. Üç çocuğuna sürekli koşturmamalarını söyleyen bir kadın bana mahcup bir bakış attı. "Kusura bakma canım." dedi üzgünce.

"Yok önemli değil." dedim.

Deniz koluma dokunarak "Hadi dışarı çıkalım." dedi. "Buradan insanlar gelip geçiyor."

Birlikte onun arabasına binene dek memlekette neler yaptığımla ilgili konuştuk. Ona kardeşimden, annemden babamdan bahsettim. Beyazıt'ın aldığı kararı çok açmadan biraz o konuya da değindim.

"Yakında düğünümüz olabilir işte." diye mırıldandım.

"O zamana kadar davetli listesine yazılabilir miyim acaba?" diye mırıldandığını duydum ama gülümseyerek duymamazlıktan geldim.

"Aslında benzer durum bizde de var." dedi Deniz. O da konuyu pek açmadı. Sonuçta ailevi bir meseleydi ve onun çok soru sormayarak bu duruma saygı duyduğu gibi, merak etsem de ben de saygı duydum ailevi meselelerine.

Yaz geliyor, düğün sezonu gibisinden..." diye mırıldandım.

Deniz gülümseyerek başını salladı. "Gençler bazen enine boyuna düşünmeden hızlı karar alabiliyorlar. Biz büyükleri bu kararlarında onlara yol göstereceğiz işte."

"Sen böyle deyince kendimi yaşlı hissettim." dedim. "Henüz yirmi üçünde bir çıtırım."

Deniz bavulumu bagaja koyup kapıyı bana açarken "Öylesin." diye mırıldandı. Kapıyı tutarak "Sen kaç yaşındasın?" diye gözlerine bakarak sordum.

Dişlerini göstererek gülümsedi. Bir yandan da tepemde durmuş bana dikkatli bir şekilde bakıyordu.

"Niye soruyorsun?" dedi Deniz yalandan kuşkulu bir bakış atarak. Benimle uğraşıyordu işte.

"Merak ettim." dedim omzumu kaygısızca silkerek. "Söylemezsen söyleme."

"Yirmi altı." dedi. Sonra göz kırparak ekledi. "Üç yaş..."

Kalbim hızlanırken koltuğa oturup kapıyı kapatmasını bekledim.

Cidden...

Mavi

Bu Deniz de az değil

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bu Deniz de az değil...

Bir sonraki bölümde buluşmak üzere, sağlıcakla kalın. En kısa sürede yazıp yayımlamaya çalışacağım.

MAVİ DENİZWhere stories live. Discover now