12. Bölüm: Mesaj

144 9 2
                                    




Addy şok içerisinde, arkası dönük biçimde uzaklaşan beyaz yarış tulumunun içindeki Adrian'ı izledi. Hareket edemiyordu... Olduğu yere çivilenmişti. Fransız pilot konuşmaların ne kadarını duymuştu?

Kalbi güm güm atarken titremeye başladı korkudan. Yavaşça ayağa kalktı ve ağır adımlarla yürümeye başladı.

Eğer Benoit, Addy'nın babasının Jacob Grant olduğunu öğrenmişse... Ve bunu babasına söylerse... Çok kötü şeyler olurdu. Babasının öfkesini ve bu öfke içerisinde öç almak için ne derece yıkıcı şeyler yapabileceğini biliyordu....

Yutkundu ve yürümeye devam etti. Peki Benoit, o ve Thomas'ı da birlikte görmüş müydü? Görmüş olamazdı değil mi?

Addy hala kendinde değildi ancak bir yolunu bularak oteline ulaşmıştı. Akşamki kutlamaya katılması gerekiyordu.

Havuz başındaki parti inanılmazdı! Sezonun ilk birinciliğiydi. Herkes kahkahalar ve tezahüratlar eşliğinde şarkılar söylüyor ve Thomas'la Leon'un suratının olduğu bir poster sallıyordu. Müzik bangır bangır çalıyor ve herkes ellerindeki kadehleri kaldırıyordu. Addy zoraki de olsa gülümseyerek etrafa uyum sağlamaya çalıştı. Hava çoktan kararmıştı ve müziğe eşlik eden renkli ışıklar

Ansızın bir şapırtı sesi ve etrafa saçılan su damlalarıyla bir adım geriye sıçradı. Bu kez sahiden sırıtarak suya baktı, ekipten bir grup kişi tarafından havuza fırlatılan kişi Thomas'tan başkası değildi. Daima mesafeli, soğuk olan genç pilotu ilk kez -Addy dışında birilerine- bu kadar gülerek baktığını görüyordu. Ekip de sonunda Thomas'ın soğuk tarafını değil, içten tarafını gördükleri için mutlulardı.

Siyah ıslak saçlarını geriye atıp sudan çıkmaya çalışan Thomas'ın bakışları Addy ile buluştu. Bu kes tebessümü değişti. Havuzdan ağır adımlarla çıktı üzerine yapışan Red Bull tişörtüyle birlikte...

Belki kalabalık yeterince zafer sarhoşu olduğundan belki de ekip bu sefer havuza Leon'u atmaya karar verdiğinden midir bilinmez, konuşma imkanı yakaladılar.

"Geciktin..."

"Annem aradı." dedi Addy kısık sesle. Sonra devam etti, "İlk kupan, nasıl hissediyorsun?" diye sordu Thomas'ın elindeki (suya birlikte düştüğü) Bakü GP birincilik kupasını işaret eederek.

Thomas kupayı hafifçe kaldırdı ve özlem dolu biçimde baktı, "Uzun zamandır bunun hayalini kurmuştum. Şimdi ellerimde olması... Rüya gibi geliyor."

"Başaracağını biliyordum."

Ryder'ın gözleri parladı, "Sahiden inanıyor muydun, yoksa sadece beni mutlu etmek için mi bana inandığını söylemiştin, Adeline Grant?"

"Ah, Ryder... Çok zorsun." dedi Addy ancak gülüyordu, "Sezon sonunda ilk üçe girdiğinde lütfen bana on şişe daha Ferrari Trento getir." dedi arkasını dönerek. Fakat Thomas onu hemen yakaladı ve kendine çevirdi. Bu anda genç adamın ıslak saçlarındaki sular Adeline'e sıçramıştı bile.

"Yanına ıslak gelmek istemezdim ama.." Ryder arkaya baktı ve bu kez Alman pilot Leon bağırışlar eşliğinde suya gömüldü, "Havuzun azizliğine uğradım."

Addy çekingen biçimde gülümsedi, "Önemli değil..." ve sonra cüretkarlık hissedip devam etti, "Bence tişörtün böyle daha çok yakışmış." dedi bedenine yapışan nemli tişörtün altından beliren kaslarını ima ederek.

Thomas kısa bir an anlamaya çalışırcasına duraksadı ama çok geçmeden dudakları yukarı doğru kıvrıldı, konuşmalarının normalden uzun sürmediğinden emin olmak için hafifçe etrafa bakındı ve Addy'nin kulağına eğildi, "Gece yarısı yanına uğramak istiyorum."

Don't RushWhere stories live. Discover now