7. Bölüm: Avustralya'da Olan Avustralya'da Kalır

163 12 1
                                    

Yeni bir yarış, yeni bir heyecan.

Ancak en önemlisi, Addy'nin ayarladığı röportajdı. 

Thomas ile o kadar kötü ayrıldıktan sonra ona bir röportajı olduğunu ve yarıştan sonraki gün editörle buluşması gerektiğini nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Yine de kaçış yoktu. Enine sonunda onunla konuşmak zorundaydı...

Çaylak pilotun efsanevi geri dönüşü dillere destan olmuştu ve dergi editörü bu yüzden Thomas ile konuşmaya ekstra hevesliydi. Ancak Addy biliyordu ki bu sadece Thomas'ın yeteneği değil, şans ve ekip işinin toplamıydı. Ya o çarpışmada pit stopa yakın olmasaydı? O halde 5. değil, 15. olurdu. Buna rağmen gizli bir köşede kaskını asfalta vurarak kırması sadece hırstan ibaret görünmüyordu. Ciddi bir öfke taşıyordu sanki bedeninden...

Herkesin beklentileri yükselmişken Addy de önceki hafta görüştüğü, lüks bir giyim markası olan Olech'in yöneticilerinden Bay Wang'in dönüşünü bekliyordu. Janet ona sakin olmasını ve Bay Wang'in eninde sonunda döneceğini söylemişti. Fakat kendinizi kanıtlama arzusu söz dinlemiyordu. Belki de Thomas Ryder ile yegane ortak yönleri buydu. 

Melbourne'deki otellerine yerleştikten sonra Addy odasından hiç çıkmadı. Antrenman turlarının olduğu cuma günü bile odasından ayrılmadı. Sürekli yeni sponsor kovalıyor, sözleşmesinin sonuna yaklaşan sponsorlar içinse randevular oluşturuyordu. Şimdiden bu sene sona erecek olan bir spor giyim markasının sözleşmesini yenilemek için Monako'da bir görüşme ayarlamıştı. Gözleri ağrıyana kadar mailler yazıyor, bir sonraki seneye sözleşmesini yenilemek istedikleri ama fiyatı yükseltmek istedikleri firmalara çeşitli akıl oyunları yapmaya uğraşıyordu. Hayır, Addy burada kötü karakter değildi. Babasıyla geçirdiği yaz aylarından biliyordu ki her yıl masraflar katlanırdı ve bu yüzden uzun süreli yapılmış sözleşmelerin değeri erirdi. Janet şirkete geldikten sonra her sözleşmeyi kısa süreli yapıyordu, böylece kolay revize edilebilirdi. Ne var ki Janet ve Addy gelmeden önceki kişiler uzun süreli sponsorluklar ve sabit fiyatlarla Red Bull'un ayağına prangalar takmıştı.

En sonunda derin bir iç çekip bilgisayarını kapattı. Televizyonda bugünkü sıralama turlarının sonuçları olmalıydı. Adeline bu kez ekip arkadaşlarıyla sıralama turlarını izlememişti. Telefonda Puma'yla ve Nike ile uzun görüşmeler yapmıştı. Hava kararıp ortamdaki tek ışık kaynağı bilgisayar olunca lambayı açtı ve televizyona döndü.

Pol pozisyonu yine Adrian Benoit'daydı. Babası Jacob Grant inanılmaz memnun olmalıydı, Mercedes formundaydı. Leon dördüncü sırayı almıştı. Thomas ise yedinci sıradaydı.  Bu çok iyi bir pozisyon sayılmazdı. Eğer Red Bull pilotuysanız... Ryder'ın şu an köpürdüğüne emindi.  

Cep telefonu titredi. Mesajlara göz attığında Lily'nin kendisini aşağıya çağırdığını okudu... Yaklaşık bir saat önce. 

Homurdandı ve elleriyle gözlerini ovuşturdu. Kendi takımı olduğu için değil fakat saatlerdir Red Bull içerek bilgisayar başındaydı. Gerçek yemek yemesi şarttı. Üzerini değiştirip odasından ayrıldı ve restoranın bulunduğu kata inmek üzere asansöre yöneldi. Zemin katı tuşladıktan sonra asansörün kapıları aheste aheste kapanırken ansızın araya bir el girdi ve kapının kapanmasını engelleyerek içeri adımladı. 

İçeriye giren kişi elindeki havluyla ıslak saçlarını hızlı hızlı kurulayan Thomas Ryder'dan başkası değildi. Üzerine yapışmış beyaz bir tişört ve koyu renk şort giymişti. Yeni duş aldığı pembeleşmiş yanaklarından belli olan Ryder havlusunu asansöre kadar getirmeye üşenmemişti.  

Ryder yeşil-mavi gözlerini kısaca Addy'nin üzerinde gezdirdi ama beklemeden bakışlarını aynadaki yansımasına çevirip havluyla saçlarını hızlıca kurulamayı sürdürdü. Addy üzerine sıçrayan su damlalarından kaçmak için Ryder'dan bir adım uzaklaştı. 

Don't RushKde žijí příběhy. Začni objevovat