10. Bölüm: Bakü'de Bir Gece Yarısı

148 11 1
                                    


 Thomas hışımla arkasını dönüp resepsiyona yürürken Addy dehşetle bir ona bir gitmekte olan Adriana baktı. Ryder'la aralarında bir şey olmasının imkansız olduğunu bilmesine rağmen duygularına söz geçiremiyordu işte. Onun yanına gitmek, yanlış anladığını söylemek, onu sev... 

Addy cümleyi tamamlayamadı. Tamamlamadı. Sadece derin bir nefes aldı. Ve sonra Avustralya'dan ayrılmak için otelden çıkış yapacak Red Bull kafilesine katılmak üzere odasına yöneldi. 

O gün Ryder'ı tekrar görmedi.

 * * * * * * * 

Addy, Bay Wang'in yönetmekte olduğu lüks İtalyan  markasının çekimleri ve diğer detaylarıyla ilgilenmeliydi. Ancak Thomas mailine asla dönmemişti. Son çare olarak ya Lily'den ya da Leon'dan yardım isteyecekti. Söz konusu Thomas olduğunda Leon'un kilitli kapıları açacağını biliyordu ve bu yüzden ilk uğrak noktası o olacaktı. 

Leon mailine hemen cevap vermişti ve kişisel asistanıyla birlikte kendisine uygun olan dönemleri işaretlediği bir takvim göndermişti. 

Thomas'ın ise elbette kişisel asistanı yoktu. Ve şimdi Red Bull'un  pilotlarının  sponsorluklarıyla uğraşma sorumluluğu olan Addy'nin bunu doğrudan Ryder'a sormaktan başka şansı yoktu.

Red Bull bir markaydı. Firmalar sponsorluk için Red Bull ile anlaşma yapardı pilotlarını afişlerinde en lüks ürünlerini sergilerken kullanmak için. Üzerlerinde Red Bull logolu yarış tulumlarıyla boy gösterirdi pilotlar. Bir pilot takımdan ayrılırsa onun yerine gelen kişi geçerdi reklam yüzü olarak. Kişisel reklam anlaşmalarıyla takım bazlı anlaşmaların farkı buydu. 

Şimdi Addy iki pilota da uyan zamanlar bulmalıydı ama işbirliğine yanaşmayan ve kişisel asistanı olmayan Thomas işi zorlaştıracak gibiydi. Fakat Addy buraya kadar tırnaklarıyla kazıyarak gelmişti. Ryder'ın kaprisleri onu yıldırmayacaktı!

Ajandasını ve kalemini kaptığı gibi otel odasından çıktı. Azerbaycan GP'si cuma günkü pratiklerle başlayacaktı. Henüz dün gelmişlerdi Bakü'ye. Şehri gezme fırsatı olmamıştı ama işlerinin yoğunluğuna göre zaten olmayacaktı...

Surat astı ve sonunda cesaretini toplayıp Ryder'ın telefon numarasını çevirdi. Kalbi küt küt atıyordu. İçten içe telefonu açmamasını diliyordu fakat şu çekim işinin altından kalkmak zorundaydı. Fakat genç pilot telefonunu açmadı. Addy yarı rahatlama yarı öfke eşliğinde telefonunu masanın üzerine bıraktı. Neden aptalca bir kapris peşindeydi ki? Çocuk gibi davranıyordu! Kollarını kavuşturarak somurttu.  Vakit Leon vaktiydi. Akşamüzeri Aldenberg'den Thomas'a ulaşma konusunda yardım isteyecekti. Ryder'ı enteresan şekilde Bakü'de hiç görmemişti, bu da yanına gitme imkanını ortadan kaldırmıştı. Fakat cumartesi günkü sıralama yarışlarında pol pozisyonunu istiyorsa İngiliz pilot buralarda olmalıydı.

Kısa bir an Addy'nin aklından Avustralya'da yaşananlar geçti... Kalbi çarpmaya başladı. Ferrari tırına yaslanışı, padok'un ıssız bir noktasında Thomas'ın ona yaklaşması... Ardından asansörde belini kavrayıp onu öpüşü... Dudaklarının ısısını ve yumuşaklığını hala birkaç saniye önceymişçesine hatırlıyordu.  Gözlerini kapattı ve bu anılardan silkinerek kurtulmaya çalıştı onun hayallerini çalmamak için ondan vazgeçmişti. Aptal kaprisler yapacak son kişiydi. Kendi kendini yanılttığını fark etti. Bir sorun olmasa Thomas sırf Adrian Benoit yüzünden telefonlarını açmazlık etmezdi elbette.

 Telefon rehberine geri döndü ve Leon'u aradı, şükürler olsun ki birkaç saniye geçmeden Alman pilot telefonu açtı, "Ja?"

"Merhaba Leon, ben Addy. Addy Grant?"

Don't RushWhere stories live. Discover now