69 🔰 "Yastık savaşları 2"

En başından başla
                                    

"Yine de," dedi biri, tüm hücrelerim alev alev yandı. "o bir dörtlü grubun parçası. Şayet giderse eksikliğini hemen hissederler."

Bu ses tonu, bu üslup, bu...

"Tabii İsmail hoca daha iyi bilir ama başka sarışın da yok ki."

İsmail hoca...

Bedenim titremeye başladığında yatağın da titremesinden korkuyordum. Artık kendime hakim olamıyordum. Onca zaman içinde tek güvendiğim kişinin İsmail hoca olması ama şimdi...

Azami bir gayretle olduğum yere mıhlanmaya çalışırken "Neyse yalnız gördüğünüz başka biri olsun o zaman şimdilik. Herhangi bir sorun istemiyorum," dedi adam.

"Şu nasıl?" Bu da bir kadın sesiydi. O halde yatakhanede kaç kişiydiler? Benden uzaklaştıklarında gözlerimi çok az açtım ve yatakhanenin diğer köşesindeki topluluğa baktım.

Tepegöz, İsmail hoca, evlatlık almak için gelen kadın ve adam ve bir de kim olduğunu bilmediğim biri vardı. Diğer dördüne nispeten daha dik, sessiz ve saygıdeğer yürüyordu. Tüm bu dörtlünün onun için çepeçevre olduğunu net bir şekilde görebiliyordum.

"Bu sefer nasıl birine bakmıştınız efendim ona göre yardım edelim isterseniz?"

Kadın o tanımadığım adama sorduğunda "Bir soralım," dedi ve telefonunu çıkarıp aradı.
"Bu sefer nasıl bir çocuk isteniyor? Adnan Beye ulaşamadım ben. Melik Kandemir mi? Adli tıpçı olan mı? Tamamdır. Böbrek ve kalp. Anlaşıldı."

Telefon kapandığında ranzamız sallanıyordu. Alt katımda yatan Mehmet korkudan titriyor olmalıydı. Yine de bu titreşimi sadece benim hissediyor olmamı yeğlerdim. Tam da şu anda herhangi bir sakat hareket dördümüzü birden yok ederdi.

"Böbrek ve kalp. Şu an için en acilleri bunlar."

"Böbrek sağlıklıysa benzi renkli olmalı. Kalp sağlıklı olması gerekse o daa..." adını bilmediğim adam çocuklar arasında gezinirken "işte şuradaki," dedi Bahri'yi işaret ederek. "Hem etine dolgun hem de sağlıklı."

"Ahmak! Koyun mu seçiyoruz burada? Bir de dişlerine baksaydın. Alın işte bir tanesini zaten muayene edilecekler."

Kadınla birlikte gelen adam Tepegöz'e kızarken adını bilmediğim diğer adamdan çekiniyordu. Mümkünse sessizce fırçalamayı dilerdi ve daha profesyonelce iş yapmayı.

Yanlarında gelen diğer iki adam Bahri'yi yaka paça yatağından alıp götürürlerken gözlerimi çok kısık tutmaya devam ediyordum. Tüm yataklara son kez baktılar.

"Şu sarı çocuğun adı ne demiştiniz?"

Nefesim kesildi bir kez daha.

"Anıl efendim."

"Onu da alın listeye. Madem grup fark eder, o halde okuldan ayrılmadan hemen önce getirirsiniz."

Benim yatağıma doğru yaklaşmamaları için bildiğim tüm duaları okudum içimden. Allah hızla kabul etmiş olacak ki hiç uğramadan kapıya doğru yöneldiler. Sadece en son Tepegöz lazer ışığı gibi delici bakışları ile yataklara son kez bakıp kapıyı çekti.

Kapı çekildi, tüm ışıklar söndü.

Dördümüz de uyanıktık.

Dördümüz de ölü.

Dördümüzün de gözleri açıktı.

Dördümüzün de çenesi titriyordu.

Bedenlerimiz kaskatı kesilmiş, dişlerimiz dilimizi ya da yanağımızı kesiyordu. Nabzımız tüm bedenimizde atıyormuş gibi ritmik hareketlerle sallanırken güneş bir türlü doğmak bilmedi.

PROFESYONEL  [F•]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin