38. BÖLÜM

8 5 0
                                    

38. BÖLÜM

1992

Jason bir daha annesini oraya giderken takip etmemişti. Sürekli kavgalar ve dayaklara şahit olmuştu, ama eğer durumu anladıysa, babasını ruhu kafese hapsedilmeden o toplantı tekrar yapılmayacaktır. Annesi babasının ruhunu oraya götürmek zorundaydı, yoksa yedi kadının ruhu huzura kavuşamayacaktı. Bozulmaz bir bağlılıkla bağlanmışlardı ve hepsi görevini tamamlamadan kurdukları kardeşlik bozulmayacaktı. Jason bu süre içinde o altı kadını bulmak için çok uğraştı ama hiçbirini bulamadı. Hepsi hayattaydı ve yaşamlarını normal şekilde sürdürüyorlardı. Lider kadın öyle söylemişti, ama annesi gibi onlar da ruhlarını bedenlerinden ayırabiliyorlardı. Kadını söylediğine göre dünyanın bir çok yerinde bu kardeşlik dedikleri şey başkaları tarafından da kuruluyordu. Jason 13 yaşına bastığı sene annesi ölecekti. Bunu biliyordu ve dün gece Jason'un yeni yaşını bir pastayla kutlamışlardı. Zaman atlayarak ilerleyebiliyordu ve o gün okuldan gelip de annesini o halde buldu günün bir gün öncesine döndü. Odasına gidip uykuya dalmasını izledikten sonra anne ve babasının yatak odasına gitti. Babası arada bir çıkardığı homurtularla uyuyordu. Annesi yatakta yatıyordu ama ruhu bedeninden ayrılmak üzereydi, bunu hissedebiliyordu. Ruh pencereden çıkıp etrafa baktıktan sonra havalanıp ilerlemeye başladı. Yine ormana doğru gidiyordu. Yine aynı delikten geçip daha önce gittiği yere gitti. Bu sefer sadece lider kadın oradaydı, diğerleri yoktu. Annesi yine gidip önünde diz çöktü ve liderini selamladı. Altı adamın ruhları önceki sefer olduğu gibi çığlıklar atıp kurtulmaya çalışıyorlardı. Ama kurtulmaya her çalıştıklarında daha fazla acı çekip daha fazla bağırıyorlardı. Lider kadın omuzlarından tutup annesini ayağa kaldırdı.

"Melony, kardeşim. Seni buraya çağırdım çünkü yakın bir zamanda kötü bir haber aldım."

"Nedir efendim?"

"Aldığım habere göre, yarın öleceksin güzel kızım."

Jason duyduğu şeyin şaşkınlığı içinde iki kadına biraz daha yaklaştı, annesi de kendisi gibi şaşkınlıkla lider kadına bakıyordu.

"Geçmişten gelen, sizden daha önceki bir neferimiz gelip Will'in yarın seni öldüreceğini bildirdi. Biliyorsun ki bedenleri ölmüş olan ruhlar geçmişe ya da geleceğe yolculuk yapabilirler. Bunu engellemeyiz biliyorsun ama diğer kardeşlerin için yapman gereken bir görevin var. Bu görevi tamamlamazsan hiçbirimiz rahata kavuşamayacağız. Yapman gereken anladın değil mi?"

"Anladım efendim."

"Çok üzgünüm kızım. Şimdi gitti oğlumla vedalaş, çünkü yarın Çok geç olabilir."

Annesi tekrar selam verip oradan ayrıldı ve eve döndü. Bedenine girip uyandığın da babası başında ona bağırıyordu.

"Yine yaptın değil mi? Sana daha önce yapmamanı söylememe rağmen yine yaptın."

Babası bütün bunları biliyor muydu yoksa? Jason az önce yaşadıklarının şokunu atlatamadan yeni bir şok yaşıyordu.

"Hayır, sadece bir seferlikti, yemin ederim." Annesi babasının elini boğazından kurtarmaya çalışıyordu. Jason hiçbir şey yapamayacağını bildiğinden mecburen sadece izliyordu.

"Bana yalan söylüyorsun."

"Hayır, yemin ederim hayır."

"Nereye gittin, başka bir adamın yanına gittin değil mi?"

"Hayır." Adam artık boğazını daha sıkı tutuyordu. Annesinin altında çırpınması onu daha da tetikliyordu. En son ellerini kadının boğazından çektiğinde annesi ölmek üzereydi. Doğrulup öksürüğe boğuldu, zar zor nefes almaya çalışırken nefretle tekrar dönüp uyumaya çalışan kocasına baktı. Jason olanları anlamıyordu. Babası onu öldürecekti ama annesi bunu bildiği için kendini asmıştı? Lider kadının söylediği yapması gereken şey neydi? Her şey birbirine karışmıştı. Bütün bunların cevabını bulmak için yapması gereken tek şey annesinin ölüm anını izlemekti. O gecenin ertesi günü küçük Jason okula gitmek için evden ayrıldı. Bugün geldiğinde annesini ölü bulacağından bir haber onu okula götürecek olan otobüse doğru ilerledi. Jason içeriye girip mutfak kapısından oğluna el sallayan annesine baktı. Sonra da arkasından elindeki ipi iki eliyle tutmuş gizlice karısına yaklaşan babasına. Melony kapıyı kapatır kapatmaz babası tuttuğu ipi kadının boynuna geçirip sıkmaya başladı. Jason gördükleri karşısında korkunç bir dehşete düştü. Annesi kendisini asmamıştı, onu gerçekten babası öldürüyordu. İleriye atılıp engel olmak istedi, avazı çıktığı kadar bağırdı ama annesinin ölmesine engel olamayacaktı. Annesi ipten kurtulmaya çalışırken babası küfürler savuruyordu.

"Demek başka bir adamın yanına gidiyorsun seni sürtük. Beni aldatmanın bedelini ödeyeceksin."

Annesi çok denediyse de konuşamadı ve ölmeden sadece birkaç saniye önce ruhunu bedeninden ayırdı.

HAPSOLMUŞ RUHLARWhere stories live. Discover now