4. BÖLÜM

18 11 0
                                    


4. BÖLÜM

22 Ağustos 2007

Ian 00;45 de eve varmış, aracını park edip eve girmek için evin bahçesindeki taş yoldan ilerlemeye başladı. Anne ve babası arayıp bu gece gelemeyeceklerini söylemişlerdi ve evde de kimse kalmamıştı. Kapıya geldiğinde anahtarlarını arabada unutup unutmadığını hatırlayamadı ve ceplerini yoklamaya başladı. Kafasını yere indirdiğinde kapalı kapının altından sızan koyu sıvıyı fark etti. Yere eğilip parmağına bulaşmasına yetecek kadar dokundu ve bunun kan olduğunu anlamıştı artık.

"Lanet olsun."

Etrafına baktı, kimsecikler yoktu. Kendisinin de tehlikede olup olmadığını bilmiyordu. Telaşla anahtarlarını aramaya devam etti ve nihayet cebini karıştırırken anahtarlarının şıngırtısını duydu. Kapıyı açıp açmamakta tereddüt ediyordu, içeride hala bir tehlike var mıydı, dışarı mı yoksa içeri mi daha güvenli? diye düşünürken anahtarı yuvasına sokup yavaşça kapıyı açtı. Bir şey kapının açılmasına engel oluyordu. Biraz kuvvet uyguladıktan sonra girebileceği kadar aralık bırakmayı başarmıştı. İçeri girmeden önce tüm dikkatiyle etrafta birilerinin olup olmadığını dinledi. Hiçbir ses yoktu, kafasını yavaşça içeri uzattı ve yerde kanlar içerisinde yatan Gory amcayı gördü.

Artık içeride biri varsa da umurunda değildi, zavallı adam yerde büyük bir kan gölünün içinde yatıyordu. Boynunda kocaman bir delik vardı ve belki de vücudundaki bütün kan bu delikten dışarı çıkmıştı. Ian bu manzara karşısında kusmamak için kendisini zor tuttu. ne yapacağını bilmiyordu. Burayı hemen terk etmesi mi gerekiyordu? Yoksa, evet yardım çağırmalıydı. Polis, ambulans birilerini çağırmalıydı. Titreyen elleriyle telefonunu cebinden çıkarıp 911'i tuşladı. En yakın merkezden gelmeleri 15 dakika sürmüştü. Ian kendine gelip Noah'ı aradığında Noah da eve doğru yola çıktı.

Noah gelirken Jason'u da alıp gitmek için evine doğru ilerliyordu. Eve vardığında Jason hazır şekilde kapıda bekliyordu. Jason arabaya bindiğinde kızarmış gözleri uyuyamadığını ele veriyordu.

"Neler olmuş böyle, Ian'ın söyledikleri doğru mu?"

"Sanırım evet, merkezden 3 ekip arabası çıktı. Sanırım ciddi bir durum. Ian böyle bir konuda şaka yapmaz diye düşünüyorum."

"İyi de Gory amca 60 yaşında kendi halinde birisi, ondan kim ne istesin ki?"

"Gidince göreceğiz dostum, gidince göreceğiz."

Kapıda bir an önce gelmeleri için Tanrı'ya dua ederken, sokaktan gelen polis arabasının kırmızı mavi ışıklarını gördüğünde şükretti. Hemen oradan uzaklaşmak istiyordu. Sürekli sağa sola bakarak etrafında hala birisinin olup olmadığını anlamaya çalışırken kafayı yemek üzereydi, neyse ki artık güvendeydi. Koşarak gelen araçlara doğru ilerledi ve kendisini birinin önüne atana kadar da durmadı. Bir daha o eve girip giremeyeceğini bilmiyordu. Şu an tek istediği şey bu lanet yerden ayrılmaktı. 0lan biteni tekrar hızlı bir şekilde anlattıktan sonra kafasını sokaktan gelen tanıdık arabaya çevirdi. Noah'ın arabası gelene kadar Ian da diğer polis ekiplerini olay yerine doğru yönlendiriyordu.

"Ian, iyi misin neler oldu?" Sesin geldiği yere döndüğünde Noah ve Jason'un kendisine doğru geldiğini gördü ve başının dönmesini durdurmaya çalıştı. Arkadaşları yanına geldiğinde daha fazla dayanamayıp kendini karanlığa bıraktı.

Uyandığında bir ambulansın içinde sedyede yatıyordu, kalkıp etrafa baktı. Oradan oraya koşturan insanların içinde tanıdık bir yüz bulmaya çalıştı. Evin kapısının önünde Noah ve Simon bir şeyler konuşuyorlardı.

"Ian kendine gelmişsin."

"Ne oldu bana?"

"Geldiğimizde bayıldın, çok korkmuş olmalısın dostum. Neler yaşadığını tahmin edemiyorum."

"Of, başım çok ağrıyor. Şu an bunlar gerçekten yaşanıyor mu?"

"Maalesef, evet."

"Hadi gidelim, Gory amcayı oradan kaldırdılar mı?"

"Evet sen ayılmadan önce aldılar. Gitmek istemiyorsan zorunda değilsin seni anlarım dostum."

"Annem ve babam?"

"Noah onları arayıp olanları anlattı. Bu gece gelmemelerini yarın gidip ifade verebileceklerini söyledi. Onlar için endişelenmene gerek yok."

"Sadece bir bakmak istiyorum."

Gittiklerinde yerdeki kan hala duruyordu. Gözünün önünde Gory amcanın o hali geldi. Tekrar başı dönmeye başlamıştı ama bu seferki bir öncekinden daha dayanılabilirdi. Kendisini zorlayarak Noah'a döndü.

"Kısa bir özet geçer misin lütfen?"

"İyi misin dostum, dinlemek istediğine emin misin?"

"Neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum."

"Etrafta kimseyi göremedik, Gory amcayı götürdüler, maalesef acı bir ölüm yaşamış. Henüz elimizde bir şey yok ama bulacağız merak etme."

"Bunu kim yapar ki?"

"Henüz bilmiyoruz, sen kendini yorma dinlenmelisin. Bütün bu olanları düşünmemeye çalış olur mu?"

Rylee Simon'la beraber karşıdan geliyordu. Görünüşe göre o da olanlardan bir hayli etkilenmişti. Yanlarına gelip biraz konuştuktan sonra Noah Rylee'e Ian'ı götürüp götüremeyeceğini sordu.

"Tabi, haydi Ian bu gece seni yalnız bırakmamalıyız."

Arabaya giderken düşündüğü tek şey bütün bu olanları unutup bir an önce normal hayatına dönmekti. Acaba kendi hayatı da tehlikede miydi, o eve bir daha nasıl girecekti? Ailesinin yıllar önce aldığı ve arada bir kafa dinlemek için kaçamak yaptıkları dağ evlerine varmalarına az kalmıştı. Rylee'nin onunla beraber kalması biraz da olsa onu rahatlatıyordu. En azından rahat uyuyabilecekti. Uyuyup bir daha uyanmamak istiyordu. Ya da uyandığında bütün bunların kabus olmasını...

HAPSOLMUŞ RUHLARWhere stories live. Discover now