80. Bölüm: "Biz aynı gemideydik."

Start from the beginning
                                    

Akın'ın haberini yapan muhabir olup olmadığımı mı merak etmişti yani? Bunun altında ya bir şey vardı ya da ben aşırı şüpheci davranıyordum.

"Misafirimizi kapıya kadar eşlik et, Ali." dedi Sibel hanım. Ali'nin gösterdiği yerden ilerleyip dış kapıya ulaştık. Arabaya biner binmez düz bir surat ifadesiyle çalıştırdım ve mahalleden ayrılır ayrılmaz çığlık attım. Şimdi Ata görürdü, eve gider gitmez gerekirse yirmi saat uyumaz yine de bunun haberini yapardım.

Ata'nın yüz ifadesini görmek için nelerimi vermezdim ama yarın hafta sonuydu maalesef. Yine de umrumda değildi. Bundan ölesiye nefret edeceğini biliyordum. Elimdeki ses kayıt cihazına kocaman bir öpücük bırakıp çantama yerleştirdim ve evime sürmeye devam ettim. Daha kiminle uğraştığının farkında değildi Ata bey.


🍀


Siteye gir.

Kullanıcı girişi.

Şifre.

Sayfayı yapıştır.

SİBEL BİRSEN'İN BÜYÜK SIRRI!

Ve enter.

Tuşa basar basmaz gülümseyerek geriye yaslandım ve koca kahve kupamdan büyük bir yudum aldım. Kahvemi höpürdete höpürdete içerken gözlerim yorgunluktan kapanıyor, göz altlarım uykuya ihtiyacım var diye bas bas bağırıyordu ama bunun nasıl çilesini çektiysem öylede zevkini yaşamalıydım.

Esnediğim esnada telefonum çalmaya başladı. Arayan kişi Mira'ydı. Hemen açtım. "Kızım ne yaptın sen!" diye cırladı. Yüzümü buruşturdum. "Ne diyorsun Mira ya?" dedim yeniden esneyerek. "Kızım Ata delirdi delirdi!"

Kaşlarımı çattım. "Ata mı? Ata'nın yanında mısın?" onaylar mırıltılar çıkardı. "Dün tüm ofis beraberdik. Seni de çağıracaktım ama gelmezsin diye..." sözünü kestim. "Her neyse." dedim umursamamaya çalışarak. "Nasıl? Sinirlendi mi?"

"Sinirlenmek mi? Sinirlenmek mi!" kahkaha attı. "Resmen sinirden gözü döndü. Hemen birilerini aramaya başladı, ulaşamayınca küfür kıyamet koptu. Onun işini elinden almışsın öyle dedi.. ofistekiler biraz kıl kaptı sana." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Ee?" dedim ayaklarımı uzatarak. "Haberin altına benimde adımı yazmışsın ya, tabii herkes bana döndü. Üstüme gelmeye başladıklarında haberin bana ait olmadığını söyledim." gözlerim kısıldı. "Müdüre de söylersin o zaman." dedim sert bir biçimde.

Duraksadı. "Anlamadım?"

"Diyorum ki madem beni onların içinde korumak yerine, benim senin için yaptığım şeyi görmezden geliyorsun. O zaman müdüre de söylersin Mira." dediğinde bir süre ses gelmedi, ardından derin bir şekilde iç çekerek "Bu mu yani?" dediğinde "Evet Mira. Bu." dedim.

"Senin yüzünden bu hale düştük zaten ama merak etme ben kendi başımın çaresine bakarım." dediğinde "Sürekli şunu söyleyip durma." diyerek yüzümü ekşittim. "Hala ayakta duruyorsak bunun sebebi benim, bunu unutma." güldü. "Öyle mi?" dediğinde "Evet." dedim sertçe. "Eğer Akın'ı ikna edip o röportajı yapmasaydım şu an ikimizde medyada çalışmıyorduk."

Güldü. "Bunun ekmeğini sadece sen yedin Ada." kaşlarım kalktı. "Medyada hala çalıştığına göre sadece ben mi yedim?" derin bir nefes aldı. "Baş editör olup herkesin dikkatini üzerine çeken sensin, tüm başarıyı üstelenen de sensin."  deyip bir anda telefonu yüzüme kapadığında sinirle gülerek alt dudağımı yaladım. İki keyfim vardı onun da içine sıçılmıştı. Ne harika ama!

Haber sitesine girdiğimde daha yarım saat olmasına rağmen binlerce kez tıklandığını görmek biraz olsun keyiflenmemi sağlamıştı. Yine de biraz uyuyup kendime gelmeliydim, daha çok işim vardı. Mesela akşam ki Alaska partisi için hazırlanmak gibi...

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now