4.4

4.2K 181 48
                                    


"Anne, dur. Dinle bi'. Öyle bir şey yok."

Annem hiddetle konuşmaya devam etti: "Nasıl yok? Gözlerimle gördüm. Kızım sen böyle biri değilsin, kendini bu konuma düşürmezsin, bilmediğimiz bir şey mi var? Bak söyle varsa. Ve derhal o çocukla iletişimini kes."

"Anne..." Gözlerim dolmuştu. Dudaklarım titrerken, annemin söyledikleri bir bıçak gibi zihnime batıyordu.

Kerem karşımda endişeyle bana bakarken, ondan gözlerimi kaçırdım ve daha fazla oturamayacağım için ayaklandım.

"Anne, beni dinle," dedim sesimin titrememesi adına çaba sarf ederken. Ama işe yaramamıştı tabi.

Annem ses çıkarmayınca, konuşmaya devam ettim. "Anne o haberler yalan. Nerde gördün, kimden duydun bilmiyorum ama..."

Annem sözümü kesti: "Teyzene anlatıyordum, mutlu mutlu. Ayşenur gösterdi. Gayet doğru gözüküyordu."

Ayşenur kuzenimdi. O da haberi gerçek sandığından benin için endişelenmiş olmalıydı.

"Anne, haberim var o haberlerden. Ama düşündüğün gibi bir şey değil. O gün tüm takımla yemektelerdi. O kadın da takımın menajeri."

Kerem de ayaklanıp yanımda bittiğinde, konunun kendisiyle alakalı olduğunu fark etmişti. "Siktir," diye fısıldadığını duydum.

"Ahsen..." dedi annem, ne dese bilemiyor gibiydi.

"Anne, bana güvenmiyor musun? Yemin ederim öyle bir şey yok. Öyle bir şey olsa... Ben hayatında başka biri olan biriyle ilişki yaşar mıyım? N'olur yapma."

"Biliyorum. Yapmazsın, kuzum benim. Ben..." Derin bir nefes aldı. "O haberleri öyle görünce... Kızımsın sen benim, evladımsın. Kalbime iniyordu."

Gözlerimde bekleyen yaşlar birer birer yanaklarıma dökülürken, dudaklarımdan bir hıçkırık koptu.

"Özür dilerim, kızım. Biliyorum sen yapmazsın ama haberin yoktur, gözün bir an kör olmuştur... Nefis bu, insanız hepimiz, yanlışa düşebiliriz. Korktum senin için. Yoksa biliyorum, sen böyle bir şey yapmazsın."

"Anlıyorum, anne," dedim titrek sesimle. "Özür dileme lütfen."

Telefonu görüşürüz diyerek kapattığımda, daha fazla konuşmaya titrek sesim müsaade etmeyecekti.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim. Benim yüzümden... Benim yüzümden ağlıyorsun şu an. Annen... Kahretsin."

Kerem'e baktım. Kaşları çatık, bakışları hüzünlü bir şekilde bana bakıyordu.

Gözyaşlarım şiddetlendi. Bir şey diyemedim. Sanırım tanınmış biriyle ilişki yaşamanın, görünmeyen kısmıydı bu.

Annemin söyledikleri beni incitmişti. Biliyordum, benim için söylemişti, endişelenmişti fakat yine de insan kırılmadan duramıyordu. Üstelik ben öyle bir haber görsem, ben de inanır ve endişe ederdim. Oldukça haklıydı.

Haberi neyseki babam görmemişti çünkü direkt buraya gelir ve ortalığı birbirine katardı.

Derin bir nefes almaya çalıştım.

"Güzelim?" dedi Kerem. "Şey... Ben gideyim istersen. Sen tekrar ara anneni, konuşun."

Bir şey diyemedim. Onun da suçu yoktu ki. Ona da kızamıyordum.

Kollarımı boynuna doladığımda, bunu beklemiyordu ki, sendeledi. Elleri direkt belimi bulurken, daha sıkı sarıldı.

"Halledeceğim," dedi fısıldarken. "Haberleri halledeceğim. Şevvali de. Annenin içi rahatlayacak, yemin ederim. Ve sen de istersen, ilişkimizi tamamem tanıtmak istiyorum sosyal medyadan. Herkes görsün. Bu ancak böyle çözülür."

Kollarımı daha da sıklaştırdım. "Bilmiyorum," dedim yalnızca. "Senin de bir suçun yok ki. Annemin de yok." Sesim titriyordu ve çatallıydı. Üstelik göz yaşlarım da akmaya devam ediyordu.

"Bir anda annem öyle diyince... Annemden duyunca..." Cümlelerimi tamamlayadım.

Saçlarımı sevdi. "Biliyorum, güzelim benim. Biliyorum. Lütfen ağlama. Halledeceğim. Lütfen."

"Ben annemle konuşayım tekrar sakinleşince," dedim. En mantıklısı buydu. Anlatacaktım o haberin olayını.

"Anlat her şeyi," dedi Kerem, parmakları ıslak yanağımdaydı. "Ama lütfen ağlama."

Kafamı onaylar biçimde salladım.

"Ben gideyim," dedi Kerem. "Eğer kötü hissediyorsan kalayım ama sanırım yalnız kalmak isteyeceksin. Ben de takım yönetimiyle konuşacağım. İki güne hallolmuş olur bu mevzu."

"Annemle yalnız konuşsam daha iyi, eve geçerim zaten," dedim ve ekledim: "Sonra konuşuruz."

Yanaklarımı sevdi. Şakağıma bir öpücük kondurduğunda, elimi elinin üstüne koydum.

"Seni çok seviyorum," dedim fısıltılı sesimle.

"Seni çok seveceğim," dedi karşılık olarak. Belki benim kadar sevmiyordu ama sevecekti.

Severdi değil mi?

*

Bilemem askim görcez

Seviyo gibi sanki ama

Final falan yalan oldu uzuyo bu kitap mdşwkdşwkdls

💖

carpe portus|textingМесто, где живут истории. Откройте их для себя