2.8

5.2K 234 112
                                    


Mutfakta yemekleri ısıtırken yüzümde anlamsız bir gülümseme vardı.

Onun evindeydim. Ona yemek yapmıştım. Beraber yemek yiyecektik.

Onunlaydım.

Bu, benim için ulaşılması zor bir hayaldi yalnızca. Rüyalarımı süsleyen küçük anlardan ibaretti. Gerçek olduğuna bazen inanamıyordum.

Cesaret edip ona yazdığım için bir ara kendimi kutlama yemeğine çıkarmalıydım.

Yemekleri özenle servis ettiğimde, masaya bakışlarımdan kalpler akarak baktım.

Birkaç dakika sonra Kerem de odasından çıkıp yanıma geldiğinde, önce bana baktı gülümseyerek.

Islak saçları gel beni sev diyordu.

Gülümsedim.

Bakışları masaya kaydığında, küçük bir ıslık çıktı dudaklarının arasından.

"Çok güzel görünüyor," dedi beğeniyle. "Ellerine sağlık Bal Böceği."

"Yaa teşekkür ederim," dedim mırıl mırıl.

"Hadi oturalım," dedim ve sandalyemi çekerek oturdum. O da karşıma oturduğunda, ona bakarak gülümsemekten yemek yemeyi unutacaktım.

Yemeklerden birer kaşık aldığında, "Seni kaçırmamam lazım," diye mırıldandı.

Yemek az daha boğazımda kalacaktı.

"Ne?" diyebildim.

Güldü. "Ne değil, bence de kaçırmamalısın falan demen gerekiyordu."

Bakışlarımı tabağa indirdim. "Senle yüz yüzeyken öyle olamıyorum ki."

"Çok tatlısın," dedi gülmeye devam ederken.

"Ya, Kerem."

"Ya, Ahsen Zeynep."

Gülüştük.

"Beğendin mi yemeği?"

"Çok beğendim," dedi gözlerime derin derin bakarken. Gözlerimi kaçırmadım bu sefer. Memnunca gülümsedim. O da gülümserken, "Tatlı da yapmıştım," dedim.

Kaşlarını kaldırarak gülümsemeye devam etti. "Onu sonra kahveyle falan yeriz, olur mu?" dedi ve ekledi: "Birkaç gündür bu kadar çok yemek yememiştim. Şiştim."

"Olur," dedim harfleri uzatırken.

Sonra sofrayı beraber topladık. Komik şeyler söylüyor beni güldürüyordu. Ve kendine alıştırmaya çalışıyordu.

Çocuğa yazan bendim, o benim için uğraşıyordu resmen.

Bulaşıkları makineye o dizerken, yardım etmeyi teklif etsem de reddetmiş, beni mutfaktaki sandalyeye oturtarak bulaşıkları toplamıştı.

Becerikliydi de.

Hızlıca bitirdiğinde, "Film?" dedi ve tezgaha yaslanarak bana baktı.

"Harika olur ama çok yorgunsan... Uykusuz kalma."

Gülümsedi. Birkaç adımda yanıma geldiğinde, bir anda yanağımdan makas aldı ve, "Kalmam," dedi.

Nefesimi tutmuştum yine. Ne zaman geçecekti şu saçma heyecan?

"O zaman sen film seç, ben kahve yapayım bize," diyerek kahve makinasının başına gittiğinde, ben de bir şey demeden salona ilerledim.

Netflix'e girip en son çıkan filmlerden ilgimi çekeni ve Kerem'in de beğeneceğini düşündüğüm bir tanesini açtım.

Altyazı ayarını yaparken, Kerem'in ingilizce altyazıyla izlemesi beni şaşırtmıştı.

Birkaç saniye sonra Kerem salona girdiğinde, ellerinde kahve yoktu.

Bir kutu vardı.

"Kahve?" dedim şaşırarak.

"İçeriz..." dedi ve yanıma ulaştı. Yanıma oturduğunda, "Ama önce..." diyerek elindeki kutuyu açarak bana uzattı.

Oha.

Oha.

Forma? Fatih Terim imzalı forma?

Şaka?

"Kerem? Bu... Şaka mı?"

Gülümsedi. "Hocama dedim ki, biri var. Hemen imzaladı."

"Ya Kerem!" diyip dolu gözlerimle ona sarıldığımda, o da sıkıca bana sarıldı.

"Çok teşekkür ederim. Gerçekten çok."

"Diğerini de aç."

Formanın yanında duran kutuyu elime aldığımda, heyecanla açtım.

Geçenlerde twitter'da beğendiğim kolyelerden biriyidi!

"Sen gerçekten şaka yapıyor olmalısın..." dedim şaşkınca kolyeye bakarken.

Bir şey demedi.

Kolyeyi kutudan çıkarıp, "Takayım," diye fısıldadı. Anında arkamı döndüm ve saçlarımı topladım. Kolyeyi kolayca taktığında, dönmemem için kolları belimi sardı.

Ben de ellerimi elinin üstüne koydum.

Bedenini iyice yanaştırdı. Omzuma kafasını koyduğunda, fısıldadı: "Benimle çıkar mısın, Bal Böceği?"

Oha.

Oha.

Titrek bir nefes aldım.

Kafamı onaylar biçimde salladığımda, "Çok seviyorum seni," diye fısıldadım.

Karşılığında boynuma bir öpücük bıraktı.

Olanlar rüya gibi geliyordu. Ama o kadar gerçekti ki...

Çok seviyordum onu.

*

Eheheh

Çok güzeller ya ayyyy

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfeen

🥹🥹🥹🥹🥹💖

carpe portus|textingWhere stories live. Discover now