3.6

4.7K 204 34
                                    


"Kübra'nın kardeşiymişsin. Biz geçenlerde size yemeğe gelmiştik, seni göremedim yavrum."

Korktuğum sorulardan biri dillendirildiğinde, dudaklarımı yaladım ve, "Dışardaydım, Remziye teyze. Ablam son anda haber verince ayarlayamadım," dedim yalan söylemekten utanırken.

O an Kerem ile göz göze geldiğimizde muzipçe gülümsedi. Ben ona kaşlarımı çatarak bakarken, aklına o akşam gelmiş olmalı ki, göz kırptı.

Remziye teyze yandan yandan Kerem'e baktığında, göz kırpışını görmesiyle gergince belimi dikleştirdim ve bakışlarımı yemeğime indirdim.

"Kerem de çok kalmamıştı, dışarı çıkmıştı o gün," dedi ve Kerem'e baktı. "Sahi öyle aceleyle nereye gitmiştin oğlum?"

Bu kadın çok fenaydı. Hemen nasıl bir şeyleri anlıyordu? Annelik skilli falan mıydı bu?

"Çok önemli bir mesaj aldım da annecim, acil çıkmam gerekti, ondan."

Remziye teyze bana bakıp gülümsedi ve yemeğini yemeye devam etti. "O önemli mesaj, oldukça önemli birinden gelmiş sanırım."

Ağzımdaki lokmalardan dolayı boğulmamak adına hemen çiğnemeyi durdurdum ve büyümüş gözlerimle tabağıma baktım.

Bana rahat ol diyen Remziye teyze, her fırsatta beni utandırıyordu.

Yemek boyunca çok güzel sohbet etmiştik ve arada yine gerilip utansam da, Remziye teyze buna müsaade etmeden beni güldürmüştü.

Sevmiştim onu. Onun da beni sevdiğini düşünüyordum. Umarım düşüncemde yanılmıyordum.

Yemeklerimizi yediğimizde hep beraber masayı topladık ve Remziye teyze her ne kadar hayır dese de, bulaşıkları Kerem ile beraber hallettik.

Zaten bugün kendini yeterince yormuştu.

Mutfak nihayet toplandığında, Remziye teyze bize kahve yaptı ve kendisi örgüsünü alıp salona yerleştiğinde, bizi mutfakta baş başa bıraktı.

"Annen beni sevmiş midir, Kerem?"

Dudaklarımı büzerek sorduğum soruyla Kerem bana yaklaştı ve kısa bir an dudaklarıma baktıktan sonra gülümsedi. "Sevmiştir. Sevdi. Hem... Öyle tatlısın ki, seni sevmemek zor."

"Yaa," dedim karşısında erirken.

"Yaa," dedi benimle aynı tonlamayla.

"Ahsen," dedi daha sonra ve bana daha da yaklaştı.

"Hım?" diyiverdim.

"Seni öpsem..."

Kaşlarımı kaldırdım. O dudaklarıma bakarken, onu öpmeyi ben de her ne kadar istesem de, yanağına ufak bir tokat yapıştırdım ve geri çekilerek ondan uzaklaştım.

"Sen misin beni gün boyu utandıran? Yok sana öpmek falan."

"Sevgiliye vurmak ha..." dedi ve bana doğru adımladı.

"Hak etmiş sevgili." Şu an çocuk gibi onunla uğraşasım vardı.

"Seni öpmeyi de hak ediyor o sevgili," dedi kaşlarını çatarken.

"Ediyor tabii," dedim ve yüzünde bir gülümseme belirdi. Daha sonra cümlemi tamamladım: "Ama bugün değil."

Gülümsemesi silinirken, "Görüşürüz," dedi tehdit eder gibi.

Güldüm. "Görüşelim, balım. Görüşelim."

Ona balım dememle yumuşamıştı. Bunu görmüştüm fakat kendini hemen toparladı.

"Bir öpücük alacağım var senden."

*

Sahurda bi bölüm daha atarımm (inş)

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıın

💖

carpe portus|textingKde žijí příběhy. Začni objevovat