4.3

4.2K 183 48
                                    


Keremcim Potter: Yavrum kapıyı açar mısın

Kaşlarımı çattım. Ne?

Bal Böceği: Eve mi gittin sen

Bal Böceği: Ben evde değilim ki ya

Keremcim Potter: Evde değilim güzelim

Keremcim Potter: Kapı :)))

Aniden sandalyeden kalktım ve gülümseyerek odadan çıktım. Bu koridor, öğretim görevlilerinin odasının olduğu koridordu. Birçok oda vardı, yanlarında isimler de yazıyordu fakat ben henüz öğretim görevlisi olamadığım için ismim yazmıyordu. Yanında yardımcı olarak bulunduğum hocamın odasındaydım bu yüzden.

Koridora çıktığımda etrafıma bakındım.

Birkaç adım ilerde onu gördüm. Gözlerinde gözlük vardı. Uzaktan bakınca, onun Kerem Aktürkoğlu olduğunun anlaşılması zordu.

Gülümsemem büyüdü ve kimsenin olmamasını fırsat bilerek, "Pişt," dedim.

Öğrencilerim beni görse epey alay ederlerdi cidden.

Kerem'in bakışları benden tarafa döndü. Gülümsediğini gördüm. Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde, öne doğru atılarak ona sarıldım.

"Yaa," dedim erir biçimde. "Sen beni görmeye mi geldin?"

"Hıhım," dedi ve elleri belimdeyken geri çekilip yüzüme baktı. "Ve kaçırmaya."

"Allah Allah," dedim gülümsemeye devam ederken. "Nereye kaçıracaksınız beyefendi?"

"Kaçırılmaya pek bir hevesli gibisiniz," dedi o da gülümseyip.

Elinden tuttum ve odaya girdik. "Şimdi biri gelir falan uğraş dur," dedim açıklama yapmak istercesine. Daha sonra masadaki dosyalara göz attım. "Çok az işim kaldı. Şunlara bakacağım ve bir de maillere göz attım mı, işim bitiyor."

"Beklerim, balım."

Derin bir iç çektim.

Senin balım diyen ağzını...

Odağımı işlerime vermek için birkaç derin nefes aldım ve dosyaları önüme yığdım. Bakışlarını bana diken Kerem, işimi kesinlikle kolaylaştırmıyordu.

"Ya izlemesene beni," dedim huysuzca. "Dikkatim dağılıyor."

Güldü. "Tamam hocam. Siz işinize bakın. Ben de biraz sosyal medyada takılayım."

Ben de güldüm ve önümdeki dosyalara bakmaya başladım. Aradan geçen bir on beş dakika sonra, dosyalarla işim bittiğinde, belimi esnettim ve bakışlarımı karşımda oturan adama diktim.

Göz göze geldik.

"Ya," dedim huysuzca yine. "Beni mi izliyordun sen?"

"Bir şeye odaklıyken çok tatlı oluyorsun," dedi masum masum. "Sana değil de telefona bakmak haksızlık olurdu."

Utanarak bakışlarımı kaçırdım. "Mailleri kontrol edeyim, çıkalım."

"Bekliyorum, güzelim. Acele etme gerek yok."

Sandalyeyi kaydırdım ve masanın ucundaki bilgisayara doğru getirdim. Maillerin çokluğuyla yüzüm buruşurken, mail konularına bakarak öncelik olanları teker teker inceledim.

Gözlerim bilgisayar ışığından dolayı kısıldığında, öğrencilerin aynı şeyleri yüz kere atması biraz moralimi bozmuştu. Sınıf temsilcileriyle iletişime geçmeleri yeterliydi, onlar bizzat mesaj yoluyla bize ulaşıyordu fakat yine de vazgeçmeyip sürekli mail atanlar vardı.

Telefonum aniden çaldığında, irkilerek masaya döndüm ve masanın üstündeki telefonumu aldım.

"Kim?" diye sordu, Kerem.

"Annem," dedim ve gülümseyerek telefonu açtım: "Annecim."

Annemin kurduğu cümlelerle yüzümdeki gülümseme solarken, mimiklerimi izleyen Kerem'in kaşları çatıldı.

"Ahsen? O çocuğun başka bir sevgilisi varmış. Kızım, sen naptın? Nasıl inandın bu çocuğa? Hayatında başka biri varken nasıl senle olabilir?"

*

Ya ben final yapacaktım noluyo ya

Oyyyy

Okuduğunuz için teşekkür ederiimm🥹💖

carpe portus|textingWhere stories live. Discover now