18.bölüm

40 3 74
                                    

Armağan ve Selin gruptan ayrılıp bir kafede oturalı yarım saat olmuştu. Onlardan ayrılırken Armağan içinde ne kadar hep birlikte gitmeyi düşlese de, Selin'e kabalık olur diye bunu teklif bile etmedi. Sonuçta Selin sadece kendisiyle zaman geçirmek istemişti. Bu bir kuzen buluşmasıydı.

Hem, geçen sefer onu diğerleriyle birlikte sinemaya gitmeye zorlayarak yeterince kabalık ettiğini düşünüyordu. Kuzeninin Teoman ile olan durumunu bilmiyordu ve zorla yanlarında tutmaya çalışarak kızı zor duruma sokmuştu. Selin'in ne kadar rahatsız olmuş olabileceğini düşünüp duruyor, bu yüzden pişmanlık ve üzüntü duyuyordu.

Selin avcunu yanağına yaslayıp kendinden emin bir tavırla kuzenine bakarak gülümsedi. "Anlat. Neler oluyor hayatta?"

Armağan da anında neşelendi ve gülümseyip, eline mikrofon almış gibi konuşmaya başladı. "Hayat güzel, hayat keyifli" dedi ışıldayan gözlerinin arasından. "Ben sana şeyi anlatmadım, dur anlatayım," dedi ve duruşunu dikleştirdi. "Biliyor musun, bizim sınıfa ikizler dışında bir çocuk daha gelmişti, adı Selim."

Selin ilgiyle dinlediğini belli edercesine oturma pozisyonunu değiştirdi ve ona yaklaştı. "Demin tanıştırdığın çocuk mu?" diye sordu.

"Evet o."

Selin kafasını salladı, ardından bakışlarını gözlerine çevirip, "Ee?" dedi devamını bekler gibi. "İyi anlaşıyoruz," diye yanıtladı Armağan kafasını yere çevirirken. Sonra tavırlarının yanlış anlaşılmaya müsait olduğunu kavrayarak, "Hepimiz yani, herkes iyi anlaşıyor. İyi çocuk çünkü," diye hızla toparladı söylediklerini.

Aklına gelen şeyle, "Batu dışında," diye ekledi. "Hani çocuğun iyi olduğunu o da biliyor ama sürekli bir didişme, bir gıcıklık peşinde. Niye böyle oldu bu çocuk ya," dedi çocuğundan dert yanan anne edasıyla.

Sessizce, "Acaba niye?" diye sordu Selin. Selin'in cümledindeki gizli imâyı hissetti, fakat farketmemiş gibi yaparak görmezden geldi. Kuzeni kesinlikle yanılıyordu. "Hiçbir fikrim yok," diye abartılı bir kesinlikle yanıtladı onu Armağan. Ardından kimse konuşmayınca ortaya rahatsız edici kısa bir sessizlik çöktü. Bıkkınca, "Aman, kim bilir niye," dedi ve konuyu kapatmaya yeltendi.

Selin kuzeninin huzursuz olduğunu farkedince konuyu toparlamak için sessizliğini bozdu. "Seni korumaya çalışıyordur, o yüzden herhalde."

Armağan gerek duyduğu şeyi duymuş gibi içten içe rahatladı ve coşkuyla onu onayladı. Sanki bu nedene, ya da bahaneye ihtiyacı vardı. "Evet, evet, kesinlikle o yüzden," dedi hızla.

Konu konuyu açıp dakikalar peşpeşe geçerken kızlar havadan sudan sohbetlere devam ediyordu. Lafın biri ikizlere çıkarken Armağan aklındakileri daha fazla tutamayacağını anlayarak sormaya karar verdi. "Selin," dedi ihtiyatla. "Biliyorum, bu konudan bahsetmeyi sevmiyorsun, kapatmamı da söyledin fakat asıl nedenini merak etmeden duramıyorum."

Derin nefes alıp gözlerine bakarak devam etti. "Sadece merak yüzünden değil. Senin içinde hangi duygularla baş ettiğini bilmiyorum ve iyi olduğundan emin olmak istiyorum." dedi dürüstçe.

Selin arkasına yaslanıp burukça gülümsedi ve gözlerini masaya sabitlerken, "Haklısın," diyerek bakışlarını kuzenine çevirdi. "En yakınımdaki tek kişi olarak bunları bilmeye hakkın var. Aynen senin hayatındaki gelişmeleri benim de bilmeye hakkım olduğu gibi..."

Boğazını temizledi ve tüm konuşma boyunca tepkisini ölçmek için ara sıra bakışlarını Armağan'a çevirdi. Masal anlatır gibi anlattı olayları. "Ondan hoşlanmıştım," dedi bir çırpıda, sanki hızlı söylerse daha az gururuna dokunurmuş gibi. Hemen ardından ekledi, "Tabi bu çok eskidendi, ilk tanıdığımda, çocuk aklımla... Daha doğru dürüst tanımamıştım bile," diye hafif bir telaşla açıkladı. "Sonra okulun çete gibi takılan çocuklarına katılıp onlardan biri gibi davranmaya başladığında olanlar oldu, ben de onu sildim." dedi kesin bir dille.

ArmağanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin