14.bölüm

24 3 54
                                    

"Şimdi ben iyi polis olacağım, sen kötü polis."

"Hayır ama ben kötü olamam," diye çocuk gibi mızmızlandı Batuhan. "Benim fıtratımda kötülük yok bir kere, ben nasıl kötü olunur bilmem ki..."

Kaşları şaşkınlıkla havalanınca, "Ha ben kötülüğe âşinayım yani?" diye sordu Armağan elini göğsüne yaslayıp kendisini göstererek.

Başını olumsuzca sallayıp, "Ya orasını karıştırma şimdi," dedi konuyu değiştirmeye çalışarak. "Teoman benim kankam."

Armağan gözlerini kocaman açıp abartılı oyunculukla, "Hani kankan bendim?" diye sordu dramatik bir tavırla. Onun hangi karakteri taklit ettiğini anlamak Batuhan için hiç zor olmamıştı.

"Sen Barney değilsin, kendine gel." diyerek geçiştirdi onu ve kollarını sıvayıp rolüne girmek için hazırlandı. Armağan da kendisine kalan "Kötü Polis" karakterini el mecbur kabullenerek boğazını temizledi ve ses tonunu ayarladı. Uzaylı görmüş masum köylü gibi sessizce onları izleyen Teoman'a döndü ve kız birden ellerini sertçe masanın üzerine çarptı.

Bunun öncesindeki dakikalarda sorgunun yatakta otururken ciddi şekilde gerçekleşemeyeceğine karar verip Teoman'ı çalışma masasına geçirmiş, masa lambasını da yalnızca Teoman'ı aydınlatacak şekilde yukarı bantlamıştılar. Gerçekçi bir sorgu için tüm mümkün koşullar sağlanmıştı.

Teoman Armağan'ın ani hareketinden irkilip şaşkın bakışlarını onlara çevirdi. "Konuş." diye emretti kız karakterine tamamen girmiş bir şekilde. "Ne konuşayım?"

"Dur bekle, önce biz bildiklerimizi anlatalım o da devam ettirsin," dedi Batuhan Armağan'ı biraz geri çekmeye çalışırken. Kızın kulağına eğilip, "Çocuğa öldürecekmişsin gibi bakmaya devam edersen bizi psikopat zannedip evden kaçacak." diye fısıldadı. Armağan başını sallayıp gerçek dünyaya döndü ve sert yüz ifadesini toparlayarak masadan biraz uzaklaştı.

Batuhan, "Pekala," dedi Teoman'a bakıp. "Öncelikle, kız sana öfkeliymiş, ama gerçekten öfkeli." dedi eliyle büyüklüğünü anlatmak için işaretler yaparak. Teoman bunu duyunca buruk bir şekilde gülümsedi ve onaylarcasına başını salladı. Kendisi de bunun çok âlâ farkındaydı.

Ardından Armağan devam edip, "Bi de, senin hakkında, 'onun hayatımda yeri yok' demiş," diye ekledi. "Üzücü bir cümle, ama söyleyenin Selin olduğunu da hesaba katmak gerek," diyerek durumu biraz toparlamaya çalıştı. "Sinirlendiğinde gerçekliği olmayan kırıcı sözler sarfedebiliyor."

Batuhan düşünceli bir biçimde Teoman'ı izlerken, Armağan tekrar sessizliğini bozup, "Öfkesinin nedenini sorduğumda, bana, öfkeli olmadığını, sadece her seferinde karşısına çıkmandan hiç hazetmediğini söyledi." diye devam etti.

"Evet, bildiklerimiz bu kadar." dedi Batuhan ellerini birbirine vurarak. Teoman ellerini göğsünde çarpazladı ve arkasına yaslanıp gözlerini masaya dikti. Batuhan istemsizce iç geçirerek odanın ışığını açtı ve Armağanla birlikte yatağa oturdular. Teoman dönen sandalyeyi yatağa doğru çevirerek yüzünü onlara döndü ve sırayla bakışlarını ikisinin de yüzünde gezdirdi.

"Nereden başlasam bilemiyorum..." dedi sıkıntıyla nefesini verirken. Teoman'ı tanıyalı çok uzun zaman olmamıştı ama onu ilk kez bu kadar ciddi görüyorlardı. Her zamanki güleryüz, espirili halinden eser yoktu.

"Selin'le tanıştığımda liseye yeni başlamıştık." diyerek girdi konuya. "Durum şu ki, o dönemler ben her şeyi dalgaya vuran, kendini beğenmişin tekiydim malesef." Kafasını olumsuzca sallayıp gözlerini yerden ayırmadan devam etti. "Selin'in de kimseyle bir sorunu yoktu, ama benim kalitesiz arkadaşlarım sessizliği yüzünden onunla hep uğraşırdı..." Farkında olmadan yumruklarını sıkmış, öfkesi hafiften belli olmaya başladığı halde kendini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Sadece o çocuklara değil, hem de kendisineydi öfkesi. İçinde yatan suçluluk duygusu onu tekrar esir almıştı.

ArmağanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin