7.KORKU SAÇAN PORSELEN BEBEK

Start from the beginning
                                    

Her an tetikte bekleyip birinin kınar bakışları üzerimde gezindiğinde neler yaşadığımı bilirdim.

Sonrasında ne kadar bunu atlatmış ve rahatıma bakmış olsam bile; içimde bir yerlerde susmayan Ceylan, devamlı bağırırdı.

Bir gün onun susması, benim daha çok işime gelecekti; bunu biliyordum...

🪶

"Mesela," dedim gözlerine bakarak. "Bitter çikolata mı, sütlü çikolata mı?"

Harika!

Kimsenin aklına bile gelmeyecek bir muhabbet açmak, ana temadan sıyrılmanın en muhteşem yoluydu kesin!

Devrim, peçetesiyle dudaklarına bulaşan çikolatayı sildi ve yutkunduktan sonra, "Bitter tabi ki," dedi. Bana ayak uydurup ne konuşuyor bu kız saçma sapan diye düşünmeden cevapladığı ifadelerinden okunuyordu. "Sen şimdi bana zıt gitmek için kesin sütlü çikolata dersin zevksizce."

"Saçmalama, damak tadı olan herkes bitter seçer."

"Ortak noktamız var yani," dedi sorguya düşmüş gibi.

Önümdeki pastaya çatalımı saplarken, onu onaylayıp, "Demek ki," dedim. "Ara sıra ben de şaşırıyorum, Devrim. Nasıl oluyor da bu adamla aynı fikirde buluşuyoruz diye ama oluyor işte."

İç sesim, asıl soruyu sormam için bağırıyor, saçını başını yoluyordu fakat kulaklarımı öyle bir tıkamıştım ki, saçma konulara odaklanmak daha iyi bir seçenek gibi geliyordu.

Bitirdiği pastanın tabağını hafifçe ileriye ittirdiğinde filtre kahvesine uzandı. Geçen gün geldiğimiz pastaneye getirmişti beni, oysa sıra bendeydi ve benim onu bir yerlere götürmem gerekiyordu. Fakat durduk yere arayıp spontane bir plan yaptığı için sıralamayı bozmuştu.

Devrim kahvesini yudumlarken çantamda titreyen tuşlu telefonu hissedip çantama uzandım ve iş telefonu olarak kullandığım cihazı çıkarttım.

Geçen gün portföyleri gönderdiğim adam arıyordu ve umarım işi bana verirdi. Yoksa ay sonu hali harap bir Ceylan olarak arabamı bile yerinden kıpırdatamayacaktım.

"Buyurun Ersan Bey," diyerek oldukça resmî bir konuşmayla telefonu açtığımda orta yaşta sıkışmış, eskiyle yeniyi henüz ayırt edemeyip günümüz şartlarına ayak uyduramayan iş sahibini dinlemeye koyuldum.

Hala el broşürleriyle iş yapabileceğine inandığı için marka çekimi, sosyal medya üzerine kurulu bir iş hayatı ona göre değildi ve konuşmaya başladığı kelimelerle bariz belli ediyordu.

"Anladım," dedim sıkıntıyla. "Sorun değil, ne zaman isterseniz dönüş sağlayabilirsiniz."

Asılmış yüzümle telefonu kapatıp çantama geri attığımda kaç gün yaşarsam paramla idare edebileceğimin hesabını yaparken, "Çakal," dedi Devrim. Girdiğim ruh hali, üstümden çekilip kaşlarım çatıldığında, "Yedek telefon ha!" diye bir tepki verdi gülerek. "Çok ayıp Ceylan, beni aldatsan haberim olmayacak."

"Birini aldatmak için önce arada ilişki olması gerekiyor yalnız."

Güldü, kocaman bir gülüş yüzüne sinsice oturduğunda arkasından gelecek konuşmanın izleri hüküm sürdü. "Yani önce manita olalım diyorsun?" Gözlerini asma tavana kaldırıp bir iki saniye kadar bekledikten sonra yüzüme baktı ve "Ciddi ilişki bana göre değil aslında," dedi. "Ama ne yapalım, madem sen istiyorsun biz de sevgili oluruz."

Fütürizm EtkisiWhere stories live. Discover now