77. Bölüm: "Gerçek Oyun."

Start from the beginning
                                    

"Olsun Ada kız. Bak şimdi yine büyük bir haberin peşindeyiz." sırıttı. "Hah!" dedi. "Ata falan gitsin basit işlerle haber yapsın ama biz? Biz öyle miyiz...bizim yaptığımız her iş mi büyük olur ya?" diyerek kendi kendini yükseltmesine şaşkınlıkla güldüm.

"Gerçi şu röportaj meselesi var." dedi. Göz ucuyla bana baktığını hissetsem de gözlerimi yoldan ayırmadım. "Akın bir cevap verdi mi? Ne diyor bu işe?" dudaklarımı büzdüm. "O gün büyük ihtimalle beni kırmamak için bir şey demedi ama...ses seda yok. Kısacası bu işin oluru yok." deyip kestirip attım.

"Hadi ya." dedi üzüntüyle. "Keşke kabul etseydi. Bizim için çok iyi olurdu." omuz silktim. "Zaten yeterince uğraştı, daha fazlasını istemek istemiyorum." dediğimde "Gurur mu yapıyorsun?" dedi birden. "Yani bu bizim işimiz, gurur yapılacak pek bir şey yok ama diyorsan ben ona duygusal bir şeyler hissediyorum..."

Hızlıca Mira'ya dönüp koluna vurdum. "Saçmalama." dedim ters ters. "Öyle bir şey yapmam ben."

"Hoşlanmak, birini beğenmek, aşık olmak bunlar gayet olağan bir şeyler...hem!" bir anda arabanın içinde yükselen sesiyle irkildim. "Hem sen bir telaş mı yaptın sanki? Aha! Bir şeyler var. Kesin hoşlanıyorsun değil mi? Hoşlanıyorsun hoşlanıyorsun." gülüp dururken şaşkın bakışları ona çevirdim.

"Saçını başını yolarım bak senin." dediğimde dil çıkardı. Koluna vurmak için elimi kaldırdığımda çığlık attı. "Önüne bak!" ani bir refleksle direksiyonu kırıp olabilecek bir kazayı önlediğimde araba korna çaldı. "Sanki ben hatalıyım, bir de utanmadan korna çalıyor piç." diye öfkeyle söylenince Mira tedirgince "Kanka ters yola girmiştin." dedi.

"Ha?" duraksadım. "Öyle mi olmuş?" güldüm. "Hep senin yüzünden." elini kaldırdı. "İş yine bana patladı ya."

"Tamam tamam sus...bak bir yere giriyorlar." Arabaları toprak yola girdiğinde içimden defalarca fark edilmeme umuduyla beraber peşlerinden girdim. Aslında anlamamaları biraz zordu ama Batuhan, yanındaki kadınla nasıl ilgileniyorsa anlamıyordu bile. "Cidden işini biliyor." dedim dakikalar öncesinde söylenen Mira'yi taklit ederek

O kadar güzel bir yerdi ki...

Ormanlık alanın içinden bir araba alanı ve yürüyüş patikası geçiyordu. Göl, tüm vadiyi sarmıştı. Evler bungalov tarzıydı ve hepsi renk renk boyanmıştı. Araba yolundan görülmüyordu ama yüksek ihtimalle her evin kendine özel, ısıtmalı havuzu ve bir bahçesi vardı. "Bende birini aldatsam böyle bir yere getirirdim." dedi Mira.

Arabayı bir yere park ettikten sonra indik. "Neden?" diye sordum. "Sessiz sakin." dedi. Başımı salladım, haklıydı. Batuhan ve yanındaki sevgilisi de arabadan inince yürümeye başladık. "Kızın elinde bir buket gül görmesem sevgili olacaklarına hayatta inanmazdım." dedi Mira kısık sesle.

Kamerayla ayan beyan anlaşılacağı için sanki etrafı çekiyormuş gibi bir izlenim verip video kaydına alıyordu. "Bende." dedim aynı kısık sesimle. "Aralarında kilometreler var resmen."

"Neyse gidelim hadi." açık bir alana girdik. Sanki evdeki insanlar akşamları burada beraber vakit geçiriyorlardı. "Oha." dedim şok içinde. "Evlenme teklifi mi bu?" bir organizasyon tarafından tasarlanmış yere baktım.

"Bir saniye." dedi Mira. "Bu adam mal mı?" istemsizce güldüm. "Evlenme teklifini insan bu şekilde mi yapar? Sanki abi kardeş gibiler ya...E bunlar oturdu. Nerede evlenme teklifi?" bilmiyorum manasında dudaklarımı büzdüm.

"Hiçbir şey anlamıyorum şu an."

"Bende."

"Kamera hazır değil mi?"

"Merak etme."

"Akşama kadar bunları mı bekleyeceğiz?"

"Öyle görünüyor." dedi Mira sıkıntılı bir nefes üfleyip. "Neyse birkaç poz yakalıyım..." diyerek etrafı çeken Mira ile bende Batuhan ile yanındaki kadından gözlerimi çekmemeye çalıştım.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIWhere stories live. Discover now