76. Bölüm: "Savaşa savaş, kana kan Ata."

Bắt đầu từ đầu
                                    

"Akşam Aslıhan deli gibi sarhoş oldu-" sözünü kestim. "İyi de Aslıhan içmez ki?" dedim tek kaşımı kaldırıp. "Yoksa sen mi?" diye sorduğumda haince sırıttı. "Ya birazcık o da kafasını dağıtsın eğlensin istedim çok mu şey istedim!" dedi ama gülüyordu.

"Nasıl ikna ettin?" dedim merakla. Sanırım ofiste tek içmeyen kişi Aslıhan'dı ve bu tür buluşmalarda kola içmeyi tercih ediyordu. "İkna ettim demedim ki." dedi ve sırttı Mira. "Kolasına bir tık," işaret ve baş parmağıyla işaret etti. "Çok azıcık içki karıştırdım."

Gözlerimi kıstım. "Anlamadı mı?" cıkladı. "Azıcık kalmıştı zaten içinde, bir anda tekleyince anlamadı sanırım. Bir sürü abur cubur vardı zaten, ağız tadı mı kamıştır?" iyice yaklaştı, fısıldıyordu resmen.

"Sonra ne oldu?" diye sordum.

"Sarhoş oldu tabii salak."

"Hayatında içki mi içmiş ki bünyesi sağlam olsun?" diye kızdım Mira'ya. "Keşke yapmasaydın, çok mu sarhoş oldu." gözlerini devirdi. "Ay lütfen iyilik meleğine bağlama." dedi. "Birazcık eğlenelim dedim kötü mü yaptım?" homurdandı.

"Ağzından cımbızla mı alayım lafı?" diye kızdım. "Anlatsana!"

"Neyse işte." dedi, az önce düşen morali yerine gelmişti besbelli.  "Bu bayağı sarhoş oldu, baktık şarkı söylüyor, sürekli gülüp duruyor falan. Bir ara camdan aşağıya bakıyordu tamam mı, bu manyak kendini camdan aşağıya bırakır şimdi diye korktuk çekmeye çalışıyoruz, bağırıyor gelmeyeceğim diye." dedi. "Sonra ben Fırat'ı çağırmıştım tamam mı bu arada?"

Gözlerimi devirdim. "Gerçekten Fırat'ı mı çağırdın?" Fırat'ın bizim ofiste yürümediği kız olmadığı için genellikle onu gördüğümüz yerde kaçardık. "Ya çocuğu dışlamak istemedim." dedi.

"Hem zaten onun karakteri böyle. Bize bir zararı yok."

"Ee?" dedim. Şimdi bir de Mira'ya laf anlatmakla hiç uğraşamayacaktım. "Bu Fırat'a yürümeye başladı tamam mı?" sözünü böldüm. "Dur tahmin edeyim Fırat'ta karşılık verdi." başını salladı. "Neden engel olmuyorsun?" diye kızdım kendime engel olmadan. "Kızın kafası zaten dumanlı, piç Fırat'a mı bıraktın kızı?" homurdandım.

"Aman kimsenin kimseyi bıraktığı yok." dedi. "Ben bunları görünce zaten Mert'e söyledim. Mert hemen Aslıhan'ı aldı, Fırat'ın başından." duraksadı. "Sinir oldum zaten." diye bir anda sinirle yükselince "Neden?" diye sordum. "Aslıhan'a." dedi. "Parti onun yüzünden mahvoldu. Mert, Aslıhan'ı eve bırakmak için gitti bir daha dönmedi zaten." gözlerini devirdi.

"Diğerleri de böyle olunca ayrıldı." cidden sinirlenmişe benziyordu. "İyi de bunun sorumlusu Aslıhan mı şimdi?" dedim inanamayarak. "Bir de sen başlama şimdi." dedi Mira. "Beni yargılamadan dinleyen tek kişi sen olduğun için anlattım ama anlaşılan bundan sonra sana bir şey anlatamayacağım." diyerek triple masasına dönünce derin bir nefes aldım.

"Saçmalama Mira ya." dedim kızarak. "Ben kötü bir şey mi dedim şimdi?" omuz silkti. "Tamam tamam." dedim içimden taşan sevgiyle. "Sen haklısın oldu mu benim canım arkadaşım?" cıkladı. "İçinden gelerek söylemediğin için olmadı."

"Nazlanma bana." deyince güldü. "Tamam. Hadi işimize dönelim. Bu arada sana birkaç yazı getirmişlerdi düzenlemen için ama sen yoktun diye ben aldım. Sorun olur?" dediğinde duraksadım ama "Yok." dedim. "Sen halledebilirsin." deyip kendi masama oturdum ve alnımı ovuşturarak kaldığım işe devam ettim.

BÜYÜK KURAKLIK

Türkiye son yılların en büyük kuraklığını yaşıyor! Kuraklığın dört aşaması vardır, bunlar: meteorolojik, tarımsal, hidrolojik ve sosyo ekonomiktir. Türkiye şu an üçüncü aşamada ve çoğu insan dördüncü aşamaya gelene dek kuraklık tehlikesinin farkına varamaz. Barajların bu hali böyle devam ederse ve yağış yıllık miktarının daha da aşağısında kalırsa çok yakında su krizi baş gösterecektir...

ŞEYTANIN ÇIRAĞINơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ