Sürpriz

55 4 0
                                    

14 Mayıs 2016
İstanbul/Cihangir
11.00

Üstümdeki düz kesim siyah mini elbiseye baktım. Vücuduma tamamen yapışıyordu ve bugün Atalay Reklam Şirket’i ile toplantımız vardı. Adamlar bana hazırladıkları projeyi sunacaklardı ve ben ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Çünkü hiçbir fikrim yoktu. Bana sundukları şey benim için aynı olacaktı. Bu yüzden sekreterlerin bizi yönlendirdiği toplantı odasına girmeden önce Burak’ın kolundan tuttum.

“Sunum bitince sana bakacağım. Eğer beğenmediysen bana tek kaşını kaldırarak bakman yeterli. Tamam mı?”

“Tamam, Derin Hanım. Siz bana güvenin. Ama şu geriliminizi atmanız gerekiyor.” Dedi. Başımla onaylayıp derin nefes aldım ve Sekretere kapıyı açmasını söyledim. Burak’la içeriye girdiğimizde adamlar tamamıyla hazır bizi bekliyordu. Hepsiyle tek tek profesyonel şekilde tokalaştık ve sandalyelerimize oturduk. Bir iş kadını endamıyla oturup ayaktaki adamın açtığı slayta bakmaya başladım. Adam her slaytta bir şeyler anlatıyordu. Ona söylediğimiz ürünü reklama nasıl aksedileceğini anlatıyordu. Bundan korkuyordum, ama adamın anlattıkları şey kulağa harika geliyordu. Ama yine de karar vermeden önce bakışlarımı Burak’a çevirdim. Bana hafif gülümseyince koltukta arkama yaslandım. Babam olsa bu duruşumla gurur duyardı.

“Anlattıklarınız kulağa hoş geliyor.” Dedim. “Babamın bana devrettiği bu işi hakkımla yapmak için uğraşıyorum ve o size güvenirdi. Bu yüzden bende sizinle bu işi devam ettirmeye karar verdim. Şimdi bu kararımın yerinde bir karar olduğunu anladım ve tamamdır, diyorum!”

Adamlar rahatlayarak birbirlerine baktı. “Bize güvenmeniz bizi gururlandırdı, Derin Hanım!” dedi.

“En kısa zamanda bunu televizyonlarda görmek dileğiyle!” dedi Burak.

Şirketteki ofisime geldiğimde çantamı konuk koltuğuna bırakıp ofis koltuğuma geçtim ve babamın ajandasını çıkarıp çok önceden ayarladığı bu görevin not ettiği yerinde üstünü çizdim. Kafam davul gibiydi. Ama sanırım yavaşça buna alışıyordum. Her ne kadar işlerle Burak ilgilenip, o didinip dursa da yine de alışmıştım işte.

Esin, odama girdiğinde yanında iki adam duruyordu. Bunlarda Almanya ile anlaşma yaptığımız şirketti. Hemen ayağa kalkıp ellerini sıktım ve oturmaları için onları yönlendirdim.

Uzun süren konuşmadan sonra onları yolcu etmek için kapıyı açtığımda karşımda Seth’i görünce koşup üstüne atlama isteğimi bastırdım. Adamların ikisine dönüp “Burak Bey, sizle en yakın zamanda iletişime geçecektir. Geldiğiniz için teşekkürler!” dedim.

“Bizde size en hazırlıklı şekilde Döneceğiz, Bayan Kutlu!” dedi ve ikisi de asansöre doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Ama ben Seth’in elinden tutup hızla odaya soktum ve kapıyı kapatıp kilitlemeden önce Esin’e beni kimsenin rahatsız etmesini istemediğimi söyledim. 
Seth’i bütün özlemimle ve aşkımla öperken oda belimden sıkıca kavradı. Beni kucağına alıp konuk koltuğuna oturdu ve bende dizlerimi kalçasının iki yanına koyarak onu öpmeye devam ettim. Kucağındaydım ve onu deli gibi öpüyordum.

Dudaklarında “Ne zamandır orada bekliyordun?” diye fısıldadım.

“Fazla değil!” dedi. “İşin ne zaman biter?”

“Şimdi!” dedim ve onu öpmeye devam ettim. Allah’ım! Onu deli gibi özlemiştim. Konuşmak istemiyordum. Vaktimizi kesinlikle konuşarak geçirmek istemiyordum. “Ne kadar kalacaksın?”

“Telefonum bana hemen gelmemi söylediği zamana kadar!”

Ateş saçan gözlerine bakıp “Eve gitmek için vaktimiz var mı?” dedim.

“Kesinlikle!” dedi ve beni kucağından indirdi. Bende çantamı alıp elinden tuttum ve kapıyı açtım dışarıya çıktığımda Esin’e eve gittiğimi söyledim. Ama bunu yürümemi kesmeden söylemiştim. Çünkü eve gitmek için sabırsızlanıyordum.

Taksiye bindiğimizde Danny’nin olmadığını fark edince Begüm için üzüldüm. Ama şimdi Seth’le bu konuyu konuşup zamanımdan çalmak istemiyordum.

Daireme girdiğimiz an, Seth beni kucağına alıp duvara yasladı ve elimdeki çanta gürültüyle yere düştü. İçindeki parfümlerim kırılmış olmalıydı. Ama umurumda değildi. Umurumda olan şey şuanda beni öpüşüyle delirten adamdı. Deri montunun omuzlarından tutup aşağıya doğru indirdim ve Seth’te montunu anında yere attı. Mini elbisemin eteği de yukarıya doğru tamamen sıyrılmıştı. Ama o da umurumda değildi. Elleri bacaklarımı okşuyor beni bedeniyle daha da sıkıştırıyordu. Dudaklarımızı ayırmadan bluzunu yukarıya doğru çekiştirdim ve o anda dudaklarının eksikliği ile dondum. Ama o bluzu da yere atınca dudakları anında dudaklarıma yapıştı. Antrede seslerimiz dans ederken de vücudumuz birbiriyle uyum içinde hareket ediyordu.

Elimi kürek kemiğinden aşağıya doğru sertçe kaydırdım ve o mükemmel beline gelince ellerimi birbirine sıkıca bağladım. Onu kendime daha da hapsettim. Onunda dudakları çenemden boynuma doğru indi. Büyük bir açlıkla öpüyordu. “Seth!” diye fısıldadım. Ama sesim daha çok inleme gibiydi. Bunu duyunca daha da fazla öpmeye ve dokunmaya başladı. Şimdi bayılabilirdim. Kafamı geriye doğru attığımda kafam duvara çarptı. Seth, anında kafasını kaldırıp yüzümü inceledi.

“Şuanda mükemmel göründüğünün farkında mısın?”

Nefeslerimin arasından “Aptal gibi göründüğümün farkındayım!” dedim.

“Seni yatağa götürmeliyim. Yoksa kafanı yaracaksın!” dedi ukalaca ve beni kucağından indirmeden odama çıkardı. Ama beni ayaklarımın üstüne bıraktığında beni baştan aşağı süzmeye başladı. “İnceciksin!”

Hayatımı Geri Verebilir Misin? (Komando Serisi-ll-)Where stories live. Discover now